2.Kurtuluş Savaşı

Ancak deprem sonucu bazı çevrelerin kullanmış olduğu dil, tahammül sınırlarını zorlamaktadır. Sosyal medyayı takip edenler bu durumu yakından gözlemektedir.

Deprem bölgesinde ekiplerimiz, halkımız ve devletimiz şu anda bir savaş vermektedir.

 

 

Bu yönüyle yapılan haberler ve propagandalar, savaşı kazanmaya yönelik olmalıdır, bozguna değil. Yapılan haberler arama kurtarma ekiplerimize moral verip, kahramanlarımızın azmini yükseltmeye yönelik olmalıdır. Depremde yapılan haberlerle bozgunculuk yapmaya çalışanların benzerlerini Kurtuluş Savaşı'mızda da yapılmış, ordumuz geri çekilmeye başladığında, “Ordu ve Mustafa Kemal bu işi yapamıyor, yenilecekler, Kemal görevden alınsın.” propagandası yapılmış, Mehmetçiğimizin savaşma azmi yok edilmek istenmişti.

Bugünde bazı çevrelerin yapmış olduğu bozgunculuk başta Mehmetçiğimiz olmak üzere arama kurtarma ekiplerimizin, kahramanlarımızın moralini bozmaya yöneliktir.

Ancak tüm kara propagandalara rağmen milletimiz birlik ve beraberliğini sağlamış, ABD'nin “kaos  planı”nı boşa çıkarmıştır.

 

 

DEPREM HERKESİN GERÇEK YÜZÜNÜ ORTAYA KOYMUŞTUR

Tabiî bu noktada deprem, herkesin gerçek yüzünü de ortaya koydu. “Tarihin en büyük felaketinde” bile Amerika'nın “kaos planı”na alet olup bozgunculuk yapanlar oldu.

Bir tarafta canla başla, yorgun, uykusuz olarak insan hayatını kurtarmaya çalışan kahramanlarımız varken diğer tarafta ise sadece eleştiride bulunup, yapılan işi küçümseyenler de olmuştur.

Elbette çeşitli eleştiriler mutlaka olacaktır ama eleştiriler her türlü zorluğa rağmen canla başla çalışan Mehmetçiğimizin, arama kurtarma ekiplerimizin yani kısaca kahramanlarımızın mücadele azmini sekteye uğratıp, şevkini kırmaya yönelikse bu eleştirilerde sorun vardır.

Düşman sadece dışarıdan taciz ve saldırıları planlamakla kalmayıp, aynı zamanda iç cepheyi de hedefleyen bir takım girişimlerde bulunmaktadır. Kaleyi içden fethetme stratejisini uygulamaya çalışmaktadırlar.

 

 

Uyaralım; mücadeleyi küçümseyip, bozgunculuk yapmak ancak düşmanın işine yarar.

Böyle zamanlarda medyanın ve siyasilerin yapması gereken en önemli görev; kahramanlıkları yüceltip, vatandaşlarımızın ve arama kurtarma ekiplerinin moralini ve mücadele azmini yükseltmek olmalıdır.

15 TEMMUZ SON DEĞİL BİR BAŞLANGIÇTIR

Diğer taraftan yaşadığımız felaket “15 Temmuz'un bir son değil bir başlangıç.” olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Batılı ülkeler ve FETÖ ile mücadelemiz bitmiş değildir.

15 Temmuz 'dan sonra Batılı ülkeler ile mücadelemiz devam etmekte ve düşmanda aynı bizim gibi uyumamaktadır.

Bu nedenle 15 Temmuz ve arkasından getirmiş olduğu  süreç devam etmektedir.

Vatandaşlar olarak tüm tehditlere karşı uyanık olmak zorundayız.

Depremde uygulanmak istenen “kaos planı”nı vatandaşlarımızın, büyük milletimizin, büyük dayanışmasıyla beraber geri püskürtmeyi başardık. Ancak ülkemize diz çöktürmek isteyen güçler amaçlarına ulaşmak için her yolu deneyecektir.

Tehditi bertaraf etmemizin en önemli yolu içeride birlik, beraberlik ve dayanışma ruhunu güçlü kılmaktır. Bunu başardığımız an hiç bir güç bize zarar veremeyecektir. Ülkemizde “Aydınım, siyasetçiyim, gazeteciyim, kanaat önderiyim, vatanseverim...” diyen herkes iç cephede birlik ve beraberliği sağlamak için elinden gelen gayreti göstermelidir.

Tüm saldırılara karşı; gerçek dindar millicilerin, gerçek Atatürkçülerin ve gerçek ülkücülerin yani, tüm vatanseverlerin birbirlerini anlayarak, Türkiye’nin savunulmasında dayanışma içerisinde olması gerektiğini belirtmek istiyorum.

İkinci Kurtuluş Savaşı'mızda atalarımız gibi mücadele edip ve bu mücadelemizden zaferle ayrılacağız.