ÇÖKÜŞ..!
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimlerinde yaşandığı gibi..
Siyasi bir çöküş ve ortaya çıkan sonuç: siyasi enkaz ve enkazlar..! ‘Çöküş’ün her dilde karşılığını biliriz. TDK sözlüğüne göre, ‘çöküş’ çökme işi, yıkılma, çökelip yere oturuş ve Devletlerin veya uygarlıkların son bulması, İnhitat, Dekadans anlamlarında kullanılır.
Her çöküş’ün sonu yıkım olmayabilir ama her çoküş’ün sonunda tanık olunacak şey bellidir. O da ‘enkaz’..!
14 Mayıs ve 28 Mayıs
Kendi içinde rezil ve belalı bir seçim süreci yaşadığımız için işim olmasına karşın bu süreçte yazmadım ve yazmaktan da şiddetle kaçındım. Çünkü. ülkemizde iktidar ve muhalefetiyle yaşanan siyasal yol ayrımının siyasal bir ayrışmaya ve bunun da ötesinde siyasal ötekileşmelere, sert polemik ve çatışmalara neden olacağını görüyordum. Olası bir iç savaş yorumlarının bile dile getirildiği bir ortamda akıl çıktığı tatilden dönmeyecekti.Öyle de oldu.!
Türkiye,14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta siyasal anlamda sert bir hesaplaşma yaşadı ve bu hesaplaşmanın daha fazla ertelenecek durumu yoktu. Oysa ki, daha 1. rauntda yani 14 Mayıs seçimlerinde Cumhur İttifakı ve Ak Parti/ MHP ortaklığı bu hesaplaşmayı galibiyetle sonuçlandırmış ve TBMM’de 300’ü aşkın vekillik kazanarak, Cumhurbaşkanlığını da kılpayı kaybedip, Kılıçdaroğlu’na 5 puan fark atıp kazanmış, bitirmişti.
Dedik ya, akıl bir kez tatile çıkmaya görsün, 28 Mayıs’ta yinelenen 2.tur seçiminin zaten anlamı yoktu.
Ben,28 Mayıs 2.tur Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılan ve seçimi kaybetmiş Kemal Kılıçdaroğlu’nun içine sürüklendiği duruma üzülüyorum.Yükselen milliyetçilik değerleri ve söylemlerini komik buluyorum.Çünkü, Kılıçdaroğlu’nun seçimleri kaybetmiş olmasının ana nedeni, seçimlerin ilk gününden başlayarak HDP ve PKK ile kurduğu dirsek teması ile FETÖ’cülerle yakınlaşmasından öte içselleşmesiydi.
İblis ile yatağa girenden umut beklenmez..!
Siyasi çöküş’ün ve çöküşün siyasi bir enkaz haline dönüşmesinin ve yaşananların birden fazla nedeni var.
HDP ve PKK’nın, YPG’nin ve FETÖ’cülerin gerçek sahibi, ABD’dir. NATO ve Batı’dır. Türk halkının binlerce evladının katillerine el verip, bel bağlaması düşünülemez. Arada kan var.!
14 Mayıs ile 28 Mayıs’ı onlarca kez yineleseniz de sonuç bellidir ve değişmez. Anımsayın, HDP ve PKK yöneticilerinin seçim boyunca ağızlarından dökülen ibretlik sözleri, tehditleri.
Bu halk ve seçmen bunları unutmaz..! Sessiz ve sakin bekler ve günü geldiğinde hesabı görür, gördü de.! Acı olan,binlerce milyonlarca CHP’li de bu yalın gerçeği görmesine ve bilmesine karşın kaçınılmaz sonucu kabullendi.
Suçlu Kemal Kılıçdaroğlu demek, yenilginin sorumluluğunu bir kişinin, liderin üzerine yıkmak kolaycılık değil mi? Ya Kılıçdaroğlu’nun her sözünü alkışlayanlar ve ‘yürü..kim tutar seni’ diyererek sırt sıvazlayanlara ne demeli.? CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun 28 Mayıs seçimleri ve yenilgisi sonrasında etrafında kim varsa uzaklaştırıp, parti içi yetkileri kendinde toplaması tesadüf mü?
Kuşkusuz, ortada bir sonuç var ve yenilgi var ve bunun sorumlusu doğal olarak lider.!Kaçışı yok.!
Ancak, Türkiye’de daima bir olumsuzluk var: Siyaseti dizayn etme çabası… Özellikle 28 Mayıs sonrası CHP’yi dizayn etmek anlamında sarf edilen çabalara tanık oluyoruz. Bu absürd bir çaba. Her siyasal parti iç sorgulamasını kendi bünyesinde yapmalı. İktidar ve muhalefet partileri birbirlerine, varlığına saygı duymalı. CHP ile ilgili CHP dışında hiçbir siyasal partinin böyle bir hakkı bulunmuyor.
Tüm bunların yanı sıra 6 Şubat depremzedeleri ile ilgili 14 ve 28 Mayıs’ta özellikle CHP’liler ile ilgili kullanılmış aşağılık sözlerin 11 il yanı sıra ülke genelinde ne gibi siyasi ve sosyal sonuçlara neden olduğu aşikar.
Yenilgi ve siyasi hezimet tüm bu nedenler dikkati alındığında sürpriz olmaktan çıkıp, kaçınılmaz oluyor. Siyasi çöküşün yarattığı siyasi enkazın sonuçları da ağır olacaktır.
Esen kalın…