Gülen'in öldü mü ölmedi mi?

Sosyal paylaşım sitesi Twitter (X) üzerinden kaçak FETÖ'cülerden İsmet Sezgin'in başlattığı “Gülen'in sağlık durumu bizi ilgilendirir mi?” başlıklı sohbet odasına çok sayıda örgüt mensubu katıldı. Kaçak FETÖ'cülerden kimi üst yönetimi eleştirdi, kimi “Türkiye'deki kardeşlerimize zarar vermek maksadıyla 15 Temmuz'un ayrıntısını anlatamıyoruz” dedi. FETÖ'cü Emre Uslu da sohbet odasında söz alarak örgüt içinde iletişim sorunu olduğunu kaydetti, üst yönetimin kendi tabanına saygı duymadığını ifade etti. Bir başka FETÖ'cü ise İzmir'de Yunanlıların denize dökülmesini anımsatarak “Biz de Ege'ye döküldük, Meriç'e döküldük” mesajı verdi.

 

İlhan Bal isimli FETÖ'cünün söyledikleri ise adeta tüm süreci özetledi: Biz evlerde kaldığımızda gençtik. Daha çocuk yaştaydık belki. Ve ciddi manada etkilenmiştik. Söylenen birçok şeyi yapmaya hazırdık. Ben ve arkadaşlarım genelde kamu kurumlarına, başta silahlı kuvvetlere yönlendirildik. Bugün de bulunduğum yerde de çevremde de şunu görüyorum. İnsanlar ya emniyet, silahlı kuvvetler gibi kurumlarda görev yapmışlar ya da bu kurumda bulunanları takip ya da mahrem hizmetlerde bulunmuşlar. Çok ciddi bir yönlendirme olmuş. Hatta süreç içinde biraz fark ettik. Neredeyse artık 100'e ulaşmış bazı kurumlarda.

İşte dikkat çeken o konuşmalar:

Emre Uslu

 

Şimdi bu meselenin üç yönü var. Birincisi bir sağlık sorunu olarak Gülen'in kendisi bunun yayılmasını, bilgi verilmesini istemiyor mu? Bu batıda yaşayan sizler ve bizler için çok net bir şeydir. Eğer bir kişinin sağlıkla ilgili bilgisi kendisi açıklamak istemiyorsa başkalarının buna kamuoyuna mal olmuş olsa bile bunlar başkanlar hariç olmak üzere bunu bu şekliyle bir kamuoyu baskısıyla öğrenmeye çalışmak ne kadar ahlaktır? O bir ahlak tartışması var işin içerisinde. Olayın bir tarafında bu var.

İkinci tarafında cemaatin bir iletişim sorunu meselesi var. Yani bu Gülen'in sağlığıyla ilgili de olabilir, diğer konularla ilgili de olabilir. O ondan bağımsız yani. Bu meselede sizin de görüşünüz, buraya çıkıp konuşanların da görüşü haklı.

CEMAAT MESELELERİ ODATV'DEN ÖĞRENİYOR

Cemaatin içerisinde bir iletişim sorunu var. En azından kendi tabanına saygı bakımından meseleleri iletmesi bakımından insanlar Oda TV'den öğrenmek zorunda değil bunu. Fakat burada bu tip odalarda siz de dahil olmak üzere mesela Gülen'in sağlık durumunu merak edenlerin en büyük sorusu merak edenlerin ortalamasına bakıyorum; genelde muhalif çizgidekiler. Şöyle bir çelişki çıkıyor. Ya Gülen'i çok sevdiklerinden dolayı Gülen'in sağlık sorununu merak ediyorlar. Yoksa aslında mesele Gülen'in sağlık sorununun meselesi değil. Burada mesele cemaatin içerisindeki bir sorunun altını çizerek kendi içlerinde varolan bir tartışmanın üzerinden bir skor yapmak. Ben, siz de dahil olmak üzere, genel olarak eleştirenlerin temel amacının bir skor amacı olduğunu, burada da yakalamışken bir gol de buradan çakayım duygusuyla yapıldığını düşünüyorum. Bu odada da ben asıl meselenin Gülen'in sağlık sorunundan öte, o iletişim sorunundan hareketle bir skor yapma mücadelesi.

İTİRAZCILAR - İTİRAFÇILAR

'Gördünüz mü haklıyım' duygusunu öne çıkarmak veya biraz daha ilerisi olursa mesela itirafçılar falan da geldi buralarda konuşuyorlar ya da dinliyorlar. Bir itirazcılar var, bir de itirafçılar var. İtirazcılarla itirafçılar açısından da tamamen kinle yüklenmiş bir duygunun beslemesiyle buraya gelinmiş bir mücadelesi olduğunu düşünüyorum. Yani burada, şu odada da dahil olmak üzere sorunların çoğunun da temel meselesinin Gülen'in sağlık sorunu en az ilgilendirirken daha fazla başka duygularla yönlendirilen, açılan hesapların olduğunu düşünüyorum.

Genel olarak eleştirilerin temeline baktığımızda temel mesele itirazcılarla itirafçılar etrafında giden gelen bir tenis topu gibi cemaatin içerisindeki bu sorunlar. İtirazcılar, kendi haklılıklarını bir skor meselesine dönüştürüp, onu bir skor elde etme, bak biz de haklıyız diyenler, bir de itirafçılar ki onlar kendi arkadaşlarının, çoluğunun, çocuğunun gözyaşlarını, kendi keyifleri için gözyaşlarıyla keyiflerini süren itirafçılardan söz ediyorum. Onlar bu işi bir kine çevirmiş durumda. Kin ile bunu hareket ettiriyorlar ve bu olayın kendisinden ötede bir anlamı olduğu için olayların ya da sorunların ötesinde bir anlam taşıdığı için bunlar gündeme geliyor.

'GÜLEN'İN MESAJLARI UYGULANMIYOR'

İlhan Bal

Fethullah Gülen Hocaefendi'nin sağlık durumu bizi ilgilendirir mi sorusu, başlıkta cemaat içerisindeki iletişim sorununu konuşuyoruz. Bu iletişimin örneklerinden birisi, biraz kontekste oturayım da tam olarak ne olduğu belli olsun diye. Bunlardan birisi de mesela Hocaefendi, yurt dışına gidin 1 milyon insan, hatta 3-5 milyon insan gidin dediği zaman, cemaatte tam tersine bir akım yurt dışından yetişmiş kadroları Türkiye'ye getirme eğilimi vardı. Bu da iletişim, Hocaefendi'nin mesajlarının cemaate aynen ulaşmadığı veya tam tersinin bazen uygulanmadığını ben iddia ediyorum, delillendiriyorum.

Ben yalnız kendi gözlemi paylaşmak istiyorum. Sonuçta biz evlerde kaldığımızda gençtik. Daha çocuk yaştaydık belki. Ve ciddi manada etkilenmiştik. Söylenen birçok şeyi yapmaya hazırdık. Ben ve arkadaşlarım ama genelde kamu kurumlarına, başta silahlı kuvvetlere yönlendirildik. Bugün de bulunduğum yerde de çevremde de şunu görüyorum. İnsanlar ya emniyet, silahlı kuvvetler gibi kurumlarda görev yapmışlar ya da bu kurumda bulunanları takip ya da mahrem hizmetlerde bulunmuşlar. Çok ciddi bir yönlendirme olmuş.

Hatta süreç içinde biraz fark ettik. Neredeyse artık 100'e ulaşmış bazı kurumlarda. Özellikle bazı devrelerde tam ifade etmek istemiyorum. 100'e ve bunun ciddi bir kaynak israfı olduğunu düşünüyorum. Evdeki insan kaynağının yanlış yönlendirme konusunda israfı olduğunu düşünüyorum.

Bu kadar insanların yurt dışına yönlendirilse, elbet içlerinden binlercesi çıkacaktır. Ama öyle bir yönlendirme olmadı. Bilakis en iyi beyinler, en iyi öğrenciler bu tarz durumları yönlendirdi.

'15 TEMMUZ'UN AYRINTISINI ANLATAMIYORUZ'

Ama maalesef bu şahitliklerin bir anlamı olmuyor. Çünkü insanlara bir şekilde bazı şeyleri özellikle konuşarak anlatarak meseleyi çözemiyorsunuz ve insanlar anlamak istemiyor. Şimdi ben burada bir gözlemi paylaşıyorum, insanların siz neredeydiniz ne yapıyordunuz diye detayını öğrenmek yerine itiraz etmeyi seçiyor. Bu 15 Temmuz meselesinde de maalesef çok şey anlatamıyoruz. Türkiye'deki kardeşlerimize zarar vermek maksadıyla. Ama şunu da fark ediyorum, anlatsak da zaten bir çözümü ulaşmayacak. İnsanlar yalnızca anlamak istediklerini de anlayacaklar.

İnanmak istediklerine inanacaklar. Ama maalesef o konuyla alakalı konuşmak istediklerimiz var. Malesef belki bu sohbet odasında da problemli insanlar vardır muhakkak konuşamıyoruz ama maalesef konuşsak bile aslında bir çözüme ulaşamayacağız yani.

YUKARI İŞİ YÖNETEMİYOR

Prof. Dr. Baha Oz
Şimdi dün ikinci ağızdan bilgi aldım. Gülen'in sağlığı bizi ilgilendiriyor. Yani ben değer veriyorum. Bir fikir önderi. Türkiye'de ya da dünyada çok az sayıda insanın bir hareket çıkarttığı, eğitimli insanlardan teröre bulaşmamış, gerçekten diyalog dahil her yerden insanla görüşebilen bir hareketin lideri. Gülen, iki aydır, Ramazan bayramından birkaç gün önce diyelim biliyorsunuz farklı bir yerde. Direkt sağlığının çok daha iyi olduğuyla ilgili bilgi aldım. Durumu gerçekten şu andaki bulunduğu yerde çok daha çok şükür çok iyi.

Şimdi burada daha çok hani çıkma çıkarılma mevzuları konuşuldu. Onlarla ilgili gerçek örnek vereceğim bizzat şimdi ben 2006 yılında yaşadığım olayları paylaşacağım. Biraz önce Emre Bey'in de söylediği eleştiriler iftiracılar itirafçılar kendilerine göre bir takım şeyler var. Artık yukarının bu işi yönetememesi, yukarı dediğimiz 3-4 kişi gerçekten bu konuyu içinden çıkılmaz hale getirdi. Bir de bu konuyla ilgilenen kitlenin Türk milletinden geliyor olması, köklerindeki, kodlarındaki hatalar olayı iyice daha farklı, popüler gündemi elde tutmak yoksa bir sonuç almak noktasında değil, daha çok popüler gündemi elde tutmak insanların, isteyen insanların gündem ettiği şeyler haline geldi.

Şöyle söyleyeyim, bir çözüm üretemiyoruz. Bilimsel olarak eleştiriler yapıyorsunuz. 2000 yılından beri Hocaefendi'nin yurt dışına çıkışıyla ilgili gerçekten okumalar yapıyorsunuz. Bununla ilgili videolar paylaşıyorsunuz. Ve bir çözüme ulaşamıyoruz.

BENİM CEMAATİM İKİ KİŞİLİK

Üst perdede Hocaefendi'nin yanındaki Ali Heyet dediğimiz az önce eleştirilen açıkçası tam ismini söyleyelim. İşte Cevdet Bey'den, Barbaros Bey'den, Özcan'dan, doktor beyden böyle hani şu anda Ekrem Bey'den böyle insanların olduğu bir kuruma insanlar altta farklı şeyler var. Hizmetin içinde var şu anda birçok insanın şu söylemi kullandığını ben biliyorum; benim cemaatim iki kişilik Hocaefendi ve ben. Bir sürü insan var açıkçası. Bunlar kopmuyorlar. Gerçekten kopmuyorlar.

Çünkü kopulacak bir hareket değil. Gördüğümüz dünya üzerinde iyilik yapma ya da doğruları yayma konusunda ama yukarı tarafın bunu dinlememeyle ilgili ya da bununla ilgili aksiyon alamamayla ilgili yeteneklerinin olmadığını düşünüyorum. Kötü niyetli olduklarına hala ben biraz safça düşünebilirim belki ama kötü niyetli olduklarına hala inanmıyorum. Ama yeteneklerinin olmadığını düşünüyorum. Amerika tarafından söyleyeyim boardlar var biliyorsunuz, boardlarda çok ciddi arkadaşların bu olayı yani sizin de ifade ettiğiniz Avrupa standartlarındaki organizasyonların yönetimi şeklinde dönüştürmeye çalışan çok ciddi çalışmaları var. Ama bu bir yeri geçemiyor. Bu sadece Rüstem Bey'in alttan da bununla ilgili bir destek yok.

'EGE'YE DÖKÜLDÜK'

Hemen hızlı bir örnek veriyorum. Kampta 5-6 yıl önce 40 kişinin olduğu bir ortamda, ortaokul talebesi bir çocuğun da oturduğu bir ortamda büyüğümüz birine çok kızıyor. Her şeyiyle, yani direkt söylüyor söylüyor söylüyor ve çocuk bile şunu söylüyor, baba neden o kişiye söyledi, şöyle şöyle şöyle yaptı diyor. Yani anladın mı? Çocuk bile anlıyor bunu, ortaokul çocuğu. Fakat kendisi odasına çekildiğinde oradaki kişiler çıkıyor diyor ki abi siz bir namaz kıldırsanız. Görmüyor musunuz bana ne kadar kızdı ben yanlışlar yaptım odama çekileyim demiyor. Ama diğer kişiler de buyurun siz kıldırın diyor işte hata burada. Ama Türk toplumuyuz biz, biz Türkiye hareketiyiz bunu iyi okumak lazım. Kaliforniya'da yüzlerce insan geldi etkinlik yaptık hepsi geri gittiler 2016 öncesi orada birisi benim yüzüme söyledi üzülerek söyledi yani Yunanlar gibi denize dökecek gözü kararmış baştakinin hala anlamıyorlar dedi, ne yazık ki öyle oldu. Ege'ye döküldük, Meriç'e döküldük.

İÇERİDE KARIŞIKLIK ÇIKMASIN DİYE SAKLIYORLAR

ActiveFinance

Ben bu iletişim stratejisini maalesef değişik bir açıdan ele alacağım. AK Parti ya da siyasal İslamcılarla olan maalesef ortak noktalarımızdan biri, sosyolojik ortak noktalarımızdan biri üzerinde değerlendireceğim. Düşmana koz vermeme, kol kırılır yani içinde kalır anlayışı.

Ta Osmanlı'dan bize gelen ve siyasal islamcılarla paylaştığımız sosyolojik bir gerçeklik. Ölen padişahların cenazelerinin söylenmemesi. Bunun en güzel örneği hatırladığım kadarıyla Kanuni Sultan Süleyman'dı galiba Zigetvar'da yaklaşık iki ay sakladılar onu. Fatih Sultan Mehmet de vardı hatırladığım kadarıyla.

Düşmana koz vermeyelim, içeride karışıklık çıkmasın, nizamı sağlayalım. İçeride bir taht mücadelesi yeniden alevlenmesin ve mümkün olduğunca geciktirmeye çalışıyorlar. Maalesef siyasal islamcılarla bu şeyi paylaşıyoruz. Biz Tayyip'i niye eleştiriyoruz öyleyse?

Vay sidik torbası takıyormuş da şöyleymiş de bunun açıklanması lazımmış da. Her sosyolojik olayı kendi ölçeğinde ele almak lazım. Şimdi şey diyemeyiz, Emre Bey diyor ya, başkan sonuçta o farklı, hocaefendi farklı. Hayır efendim, ikisi de lider. İkisinin de sağlığı bizi oldukça ilgilendiriyor.

O yüzden biz onları eleştirirken önce kendimize bakacağız. Ölçek şeyine bakmaksızın yani, ölçek kriterine bakmaksızın nispi olarak değerlendirme yapmamız gerekiyor. Bunu sosyolojik ortak noktalardan biri olarak böyle almak istedim. İkincisi de, şu an mesela sadece Hocaefendi'nin iki tane fotoğrafı paylaşıldı. İşte donup bakış vesaire ki katılıyorum ben de.

Arkadaş yani çok mu zor? Bir video çekmek çok mu zor? Bu kadar eleştiriyi göğüslemek. Ya iki saniye, üç saniye her neyse. Merhaba arkadaşlar, selamünaleyküm, iyiyim diyebilir.

Ama ben bunun bile bir strateji olduğunu düşünüyorum. Bakın yine uzatacaklar, uzatacaklar. Neye bakıyorlar? Hani o filmlerde var ya da polisler iyi bilir bunu. Kim bunun arkasına düşüyor?

Bence şu an iz takibi yapıyorlar. Kim Önder Hoca'yı beğenecek? Önder Aytaç'ı. İşte Ebuseleme Gülen (Fetullah Gülen'in yeğeni) kim? Eminim şu an listesini yapıyorlar. Böyle bir 15 Temmuz gibi bir şey yapıyorlar herhalde kendi işlerinde. Kim yapıyor bunu? Cevde... (Cevdet Türkyolu) sistem diyelim. Yani o taraf.