Hem yerli hem yabancı turist kaçıyor.!
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 'nun verilerine göre, nisan, mayıs ve haziran aylarında turizm geliri bir önceki yıla göre yüzde 12 arttı. Bu, turizm gelirlerinde ikinci çeyrek rekorunun kırıldığını gösteriyor. Aynı dönemde gelen ziyaretçi sayısı ise yüzde 15 artarak 16 milyon kişiye ulaştı. Söz konusu rakamlara rağmen tatil noktalarında gözle görülür bir artış olmadı. Turizmci boş otellerden, turist de yüksek fiyatlardan yakınıyor.
Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Başkan Vekili Av. İbrahim Güllü, tatile gitmek isteyen vatandaşların, ücretsiz kıyılara ücret ödeyerek girmesinin, bir restoranda yediği yemeğin üstüne servis ücreti ödemesinin ve turizm sezonunun 5 aya indirgenmesinin başlıca sorunlar olduğunu söyledi.
TÜKONFED Turizm Komisyonu Başkanı Mehmet Gem de Türkiye’nin turizmde gözde noktası olan <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
‘TATİL YAPMAK LÜKS OLDU’TÜKONFED Başkan Vekili Av. Güllü, tatil bölgelerinin neden boş kaldığını şöyle anlattı:
“Tatil yapmak vatandaşlar için lüks haline geldi. Tüketici, bu sene fahiş fiyatlarla çok fazla karşılaştı. Tatil bölgelerinde özellikle birçok ürün piyasa değerinin çok çok üstünde satılıyor. Ancak bu fahiş fiyatların temel sorunu şu; Ülkemizde turizm denildiği zaman sadece 5 aylık zaman dilimi kapsanıyor. Mayıs ayından eylül ayına kadar ki süreci göz önüne alıyoruz. Açıkçası tüm işletmeler de buna göre hazırlık yapıyor. Böyle olunca da turizm işletmeleri kira bedellerini 12’ye değil 5’e bölerek bir sezon geçiriyorlar. Bu da fiyatların artmasına neden oluyor.
ÇÖZÜM: TURİZMİ ÇEŞİTLENDİRMEK“Fakat biz burada 12 aylık bir döneme yayabilmiş olsak turizmi, çok daha farklı olacak. Turizmi çeşitlendirebilsek; sağlık turizmi, kaplıca turizmi, spor turizmi, kongre turizmi gibi. O zaman çok daha farklı olacak. Ülkemizde 12 ay boyunca turizmi teşvik edebilecek birçok şey var. Ama maalesef turizm bu 3-4 aylık zaman dilimine yayıldığı için işletmeler tüm masraflarını ve kazançlarını bu dönemde çıkartmaya çalışıyor.”
‘FAHİŞ FİYATLARA MÜDAHALE GEREKLİ’Tatile giden vatandaşların yaşadığı sorunları sırasıyla anlatan Av. Güllü, Kültür ve Turizm Bakanlığının bu soruna el atması gerektiğini vurguladı:
“Fahiş fiyatların en büyük etkisi de şu oldu; Türkiye artık turistik olarak seyahat edilebilir bir ülke olmaktan çıktı. Artık Türkiye pahalı bir ülke konumuna geliyor. Bizim kendi insanımız bile Yunan adalarını tercih ediyor. Ayvalık'a gittiğiniz zaman feribotta Yunan adalarına geçmek için sıra bekleyen yığınla insan görebilirsiniz.
"Ülkemizde turizmi bitirmek için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Mesela bugün bir restoranda gittiğiniz zaman bir yemek yediğinizde örneğin ücreti diyelim ki 4 bin lira tuttu veya 5 bin lira tuttu. Hemen restoran sahibi, servis ücreti adı altında aldığınız hizmete yüzde 10 zam koyuyor. 5 bin liralık bir yemek yiyorsunuz ki bu da fahiş bir rakam. 5 bin liranın üstüne 500 lira daha ödemek zorunda kalıyorsunuz.
"Affedersiniz ama insanı kazıklayan işletmeye, otele, fazla fazla fiyat çıkartan bir yere bir defa gidilir bir daha gidilmez. O yüzden de insanımız şu mantıkla hareket ediyor. 'Benim Türkiye'de bir günlük harcamamla Yunan adalarında 3 günlük tatil yapabiliyorum. O halde ben niye Türkiye'yi tercih ediyorum?' diyor. Eğer bu şekilde devam edilirse kamu otoritesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı bu olaylara müdahale etmezse gelecek senelerde bugünleri dahi arayacak hale geliriz.”
‘TURİZM İYİYE GİTMİYOR’TÜKONFED Turizm Komisyonu Başkanı Mehmet Gem, aynı zamanda Seyahat Acentaları Yöneticileri Derneği (SAYD) Başkanı. Gem, açıklanan rakamların bir şey ifade etmediğini söyleyerek şöyle konuştu:
“Bugün TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarıyla bizim bakanlığımızın açıkladığı turizm gelirleri sayısı anlamında eş düzey bir görüntü var. Turizm konuşulduğu gibi iyiye gitmiyor. Bu iş sadece sayısal açıklamalarla, gelir anlamındaki rakamlarla bir şey ifade etmez. 2021’den beri Antalya’dayım, ilk defa bu sene temmuz ayında otellerin derin boşlukları olduğunu görüyorum.
‘PAHALI ÜLKE OLDUK’“Bu olumsuzluk ekonomi yönetimimizin dövize uygulamış olduğu baskıdan dolayı maalesef turizmciler daha önceden kur farkı geliri yaratırlardı, bununla kazandıklarını maliyetlerine ilave gelen harcamalarda kullanırlardı ve dolayısıyla ücretlere zam yapmazlardı. TÜİK’e göre enflasyon yüzde 70 görünüyor ama dışarıya baktığımız zaman ölçülen enflasyon yüzde 150-200 civarında. Dolayısıyla otelciler dışarıdan mal tedariğinde bulundukları zaman kur farkı geliri de oluşmadığı için fiyatlara döviz bazında zam yapmaya başladılar. Biz şu anda pahalı ülke konumuna geldik.”
KANUNSUZ KIYI İŞGALİSon yıllarda tatil bölgelerinde yaşanan en büyük sorunlardan biri de çeşitli işletmelerin kıyıları ihlal etmesi oldu. Vatandaş hakkı olan kıyıda ücretsiz bir şekilde yüzemiyor. Denize girmek isteyen vatandaştan giriş ücreti kesiliyor üstüne kıyıyı işgal eden işletmeden de belli bir miktar harcama yapması bekleniyor.
TÜKONFED Başkan Vekili Av. İbrahim Güllü, konuya ilişkin şu ifadeleri kaydetti:
“Kıyı kanuna göre kıyılar, ücretsiz olarak halkın kullanımına açılmak zorunda. Belediyelerden oradan buradan kıyı kenarını kiralayan işletmeler, şezlong mesafelerini en fazla kıyıya 50 metre uzak tutmak zorundalar. Dolayısıyla işletmelerini halkın geçişine engel olmayacak şekilde dizayn etmeleri gerekir. Ayrıca bir işletme giriş ücreti alamaz. Giriş ücreti ve harcama limitinin konulması kanuni değil. Ancak orada işletmeden bir şezlong ya da şemsiye kiralıyorsanız tabi ödersiniz.
"Ama siz plaja giriyorsunuz diye işletmenin herhangi bir materyalini kullanmadan orada yüzeceksiniz diye herhangi bir giriş ücreti vermemelisiniz. Harcama limiti meselesinde de kimseyi zorlayamazlar. Çünkü Tüketici Kanu’nun 6. maddesinde bir mal ve hizmetin alımı bir başka mal ve hizmetin alımına tabi tutulamaz. Açıklamak gerekirse; siz oraya girdiğiniz zaman orada illa harcama yapacaksınız diye bir şey yok. Harcama yapmazsanız bile o parayı alacağız mantığıyla hareket edemezler. Bu yasal bir uygulama değil.”