Kadın motokuryeler ‘farkındalık’ istedi...
Kovid-19 salgınıyla çığ gibi büyüyen bir işkolu motokuryelik. Ne trafikte ne de verdikleri hizmet sırasında değer verilen, ancak siparişimiz 2 dakika geciktikten sonra dikkat çekip çemkirilen, şikâyet edilip kazandıkları üç kuruş para kesilmesin diye olmadık sevimsizlikleri sineye çeken, asansörsüz binaların, site güvenlik protokollerinin, büyük zincir marketlerin, trafikteki tehlikelerin, katil bariyerlerin insafsızlığında sabahtan akşama o adres senin bu sipariş benim koşturup duran kuryeler, başlı başına bir sosyal konu olarak gündemimizde. İşin içinde bir de kadın olmak olunca, çaresizliğin dibi… Oturup ağlayalım mı denir, yoksa Yeşilçam’dan bildiğimiz “Şoför Nebahat” misali, motokuryelik yaparak kazandıkları hayatlarının hikayesi ilginç mi gelir karar veremedik. Rastgele karşılaştığımız iki kadın motokurye ile yaptığımız sohbetten öğrendiklerimizi not ettik.
İsmi Halime Acar (HA), 33 yaşında ve bir kızı var. Motokuryeliğe ağabeyinin yönlendirmesiyle başlamış, esnaf kuryelik yapıyor: Motoru kendisine ait, masrafları cebinden karşılıyor. Firmalarla anlaşıp onlara kazancın bir kısmını komisyon olarak bırakarak kuryelik hizmeti veriyor.
Diğer isim de Ece Kanci (EK), 25 yaşında. Çocuk Gelişimi ön lisans diplomalı ama mesleğiyle ilgili iş bulamamış. Kurye hizmeti bulunan firmalarda işçi olarak çalışıyor.
Halime Acar
NEREDEN ÇIKTI BU FİKİR?Halime Hanım, nerden aklınıza geldi motokuryelik?
HA: Bir kızım var, tek başımayım ve çalışmam gerekiyor. Düğünlerde garsonluk yaparak başladım fakat iyi kazandırmıyordu, hafta sonları çalışıyorsunuz, hafta içi boş geçiyor. Bir ara çocuk bakıcılığı yapmaya çalıştım ama onda da eğitimim olmadığı için tercih edilmedim. Motokuryelik işinde, ağabeyim uzun zamandır çalışıyor. Beni de cesaretlendirdi. 4 yıl önce bana da motor aldık ve başladım. O gün bugündür çalışıyorum.
‘BAŞTA İYİ KAZANDIK ŞİMDİ EZİLİYORUZ’Daha önce motor sürer miydiniz?
HA: Ağabeyim motorunda gezdirirdi ama ben hiç sürmezdim, sürmeyi de bilmezdim. Kuryeliğe karar verdiğimde, 5-6 ayda çalışarak ehliyetimi aldım. İlk işime bir markette başladım. 2021 yılı, pandeminin yoğun dönemleriydi, çok iş oluyordu, iyi kazanılıyordu.
Şimdi kazanılmıyor mu, esnaf kuryelik nasıl gidiyor?
HA: İşimi seviyorum ama esnaflıktan memnun değilim, ekonomik durumlar malum. Motorumun benzini, bakımı, sigortası her şeyini ben ödüyorum. Kazancımdan yüzde 18 devlete vergi veriyorum. Sağlık primi, emeklilik primi derken elime bir şey kalmıyor. Esnaf kuryelik başlarda cazipti ama artık masrafların altından kalkamıyorum. Bağkur’a 80 bin lira borcum var, ödeyemiyorum. Yalnız olsam gece gündüz çalışır, daha çok kazanır, borcumu kapatırım. Ama bir yandan da ev işleri, temizlik, yemek yap, çocukla ilgilen derken çalışma zamanım sınırlanıyor.
Ece Kanci
DİPLOMALI MOTOKURYELEREce Hanım, siz nerede çalışıyorsunuz, nasıl başladınız?
EK: Ben özel bir şirkette çalışıyorum, işçi statüsündeyim, motoru şirketten alıyorum. Bazen depo içinde, daha çok dışarda, motor üstünde, siparişleri sahiplerine ulaştırıyorum. Kuryeliğe 3 yıl önce başladım. Motor sevdam hep vardı, bir motorcu grubuyla tanıştım, sürmeyi onlardan öğrendim. Sonra bu sevdayı geçim kapısı haline dönüştürdüm. Aslında çocuk gelişimi üstüne eğitim aldım ama iş bulamadım. Mecburen “diplomalı” motokuryeler kervanına katıldım.
‘MESLEĞİN ERKEĞİ KADINI OLMAZ’Siz seviyor musunuz işinizi? Erkeklere yakıştırılan bu mesleği yapmakla ilgili veya daha genel sorunlar yaşıyor musunuz?
EK: Evet seviyorum, çünkü motorculuğu seviyorum. Sorunlarıysa şöyle yaşıyorum: Mesleğin erkeği kadını olmaz ama bu işte güç, dayanıklılık ve dikkate daha fazla gerek olduğu kesin. Canımızı dişimize takarak çalışıyoruz. Yazın ayrı dert, kışın ayrı dert. Yağışta yollar çok kaygan oluyor, trafikte deseniz kesinlikle dikkate alınmıyoruz ve küçük görülüyoruz. Kazayla belayla sürekli burun burunayız. Kadın olarak, bu mesleği yaptığımız için toplum tarafından pozitif karşılanıyoruz. Cesaretimiz için olsa gerek, sempati görüyoruz. Bu hoş ama mesleğin genel sorunlarının yanında konuşmaya değer değil. Kadın olarak değil, motokuryeler olarak ciddi sıkıntılara ve taleplere sahibiz.
SORUNLAR ÇOK RİSKLER CİDDİNedir bu talepler? Nedir onlar?
EK: Öncelikle tehlikeli meslek statüsüne alınmak istiyoruz. Yüzlerce arkadaşımızı kaybettik ama hala tehlikeli meslek sınıfında değerlendirilmiyoruz. Trafikte motor sürücülerine özel yollar, düzenlemeler istiyoruz, motorcu dostu şehirler talep ediyoruz. Yol kenarlarındaki bariyerler kaza anında sürücüyü adeta biçiyor. Bariyerler, otobüsler ve tırlar en korktuğumuz şeyler.
HA: Esnaf kuryeler olarak güvencesiz çalışıyoruz. Sigorta primimi kendim ödüyorum, Bağkur borcum yüzünden sosyal haklarımı bile kullanamıyorum. Günde 12-14 saat çalışacağım ki artıya geçeceğim. Ya da hız yapacağım, prim veya bonus yakalamak için zamanla yarışacağım! Bir de firma reklam yapıyor, müşteriye söz veriyor, “30 dakikada gelmeyen siparişin parası iade edilir.” diyor, sanıyor musunuz ki o sözün cezası bizlerden kesilmiyor! Öyle firmalar var ki işi de sorumluluğu da riskleri de tamamen kuryelere yıkıyor.
EK: Müşterilerden biraz daha saygı ve anlayış bekliyoruz. Sipariş erken gelmiş, geç kalmış, soğukmuş, bozukmuş… İnanın bunlar bizim elimizde olan şeyler değil. O siparişlerin ne koşullarda kapıya getirildiğinin düşünülmesini istiyoruz. Site güvenlik kapılarından motorla geçirilmeyip yüzlerce metreyi yükle yürümek, asansörsüz veya asansörü kullandırılmayan binalarda onlarca katı yayan çıkmak zorunda kaldığımızın, litrelerce şişe su taşımaktan kopan bellerimizin, yağışlı havalarda onca yükü taşırken motorumuzla yaşadığımız savrulma ve kayma risklerinin bilinmesini istiyoruz.