Muazzez İlmiye Çığ'dan acı haber...

Türkiye'nin ilk kadın Sümeroloğu Muazez İlmiye Çığ  "Türkiye'nin aydınlanma mücadelesinin yorulmak ve yaşlanmak bilmeyen değerli bilim kadını, son Sümer Kraliçesi, değerli yazarımız Muazzez İlmiye Çığ'ı kaybettik. Ailesinin, okurlarının ve ülkemizin başı sağolsun."

 

Mezitli ilçesindeki özel bir hastanede rahatsızlığı nedeniyle tedavi gören 1914 doğumlu Sümerolog ve akademisyen Çığ, yoğun bakıma alındı. Çığ, doktorların müdahalesine rağmen hayatını kaybetti.

“1914… Sizin için ne kadar geri değil mi? Vah vah vah… Olacak şey değil. Ama 1914 Haziran’ının 20’sinde doğmuşum.” Bu sözlerle başlamıştı konuşmaya, 15 yıl önce. ‘Son Sümer Kraliçesi’ belgeselini hazırlamak için günlerce sohbet ettik. Her gittiğimiz gün daha heyecanla karşıladı bizi, en güzel kıyafetleriyle. ‘Anlatacağım çok şey var’ der, albümleri eline alırdı. Kimi zaman gözleri ışıl ışıl kimi zaman da dolu dolu olurdu. Geçmişi anlatırken hiçbir ayrıntıyı kaçırmıyordu,hafızası ileri yaşına rağmen çok güçlüydü. Devrimlerinen önemli tanığı, Cumhuriyetin yetiştirdiği değerli bir bilim insanımızdı Muazzez İlmiye Çığ.
Savaşların acısını, devrimlerin coşkusunu yaşadı. Daha doğmadan, adını “İlmiye” koydu babası. Atatürk ve Cumhuriyet sevgisiyle büyüdü, en acı günlerde bile okumaktan ve bilim insanı olmaktan vazgeçmedi. 74 bin çivi yazılı belge üzerinde çalıştı. 110 yaşını geçmesine rağmen “yetiştirmem gereken çok iş var çocuklar…” diyen gerçek bir Cumhuriyet kızıydı.

PERİNÇEK İLE NASIL TANIŞTI?

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Ulusal Kanal Ana Habere bağlanarak Çığ'ın ardından duygularını şöyle anlattı: “Acımız çok büyük. Muazzez İlmiye Çığ'ı bu dünyadan yolcu edip sonsuzluğa uğurlamamız Türkiyemiz için, Türkiye'nin aydınlanması için, bilimi için, araştırmacılığı, ahlakı, kültürü için çok büyük bir kayıp. Ama onun bıraktıkları da çok büyük. Zaten bıraktıkları acının büyüklüğünü belirliyor. En önemlisi Cumhuriyetin açtığı ufuklarda, Cumhuriyetin getirdiği iklimde tarihe yönelmek ve Türk tarihini insanlık tarihiyle ta Sümerlere kadar uzanan uygarlık tarihiyle birleştiren büyük çabaların insanı... O Cumhuriyetin yetiştirdiği çok değerli bir aydın. Ben onu 1990'lı yıllarda tanıdım, o zaman Türkiye o büyük insanı tanımıyor, bilmiyordu. O zaman Bilim Ütopya dergisinde Sümerler Batı Asya Tarihi ve dinler tarihiyle ilgili çalışmalar yaparken tanıdık. Kutsal kitapların Sümer destanındaki kökleriyle ilgili buluşlarıyla yüzyüze gelince biz büyük bir coşkuya kapıldık. Kendisinden bunları yazmasını diledik. Kendisi de sonradan büyük bir nezaket ve alçak gönüllükle 'Benim bunları yazacağım yoktu ama Doğu Perinçek yaz dedi' der. Son nefesine kadar yazmaya deva etti. Toplumu aydınlatmaya devam etti. Bütün bir ömrünü verdi. Millete tarihi sevdirdi.”

VATAN PARTİSİ ÜYESİYDİ

Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, 2015 yılında Vatan Partisi Merkez Yönetim Kurulu tarafından Genel Başkan Danışmanlığına seçilmişti. Çığ yine 2015'teki Vatan Partisi'nin Ankara Arena Spor Salonu'nda yaptığı görkemli olağanüstü kurultayına da katılmış burada yaptığı konuşmada Vatan Partisi'nin Türkiye için umut olduğunu söylemiş, öncüleri partiye destek vermeye çağırmıştı.

 

Genel Başkan Danışmanlığı için de Vatan Partisi Başkanlığına bir teşekkür mesajı gönderen Çığ, şu ifadeleri kullanmıştı: "21 Şubat 2015 tarihli Aydınlık gazetesinde 'Vatan Partisi Başkanlık Danışmanı' olduğumu okuyunca çok mutlu oldum. Bu yaşıma kadar hiçbir partiye girmemiştim. Yer kapma çabasında olmayacak dürüst kimselerin kurduğu bu partinin, uçurumda olan ülkemizin kurtuluşu olacağı kanısındayım. Beni bu danışmanlığa uygun görerek onurlandıran Partimiz Başkanı Sayın Doğu Perinçek'e ve MYK üyelerine teşekkür eder, bütün görev yüklenenlerin başarılı olması dileği ile en içten saygılarımı sunarım."

SOSYAL MEDYADAN TAZİYE YAĞDI

Çığ'ın ölüm haberini alan ünlüler sosyal medya hesaplarından taziye mesajlarını paylaştı... İşte onlardan bazıları...

Mehmet Nuri Ersoy (Kültür ve Turizm Bakanı): Türk kültürüne ve tarihine eşsiz katkılar sunmuş, Sümerolog, arkeolog ve dilbilimci Muazzez İlmiye Çığ’ın vefatını derin bir üzüntüyle öğrendim. Ömrünü insanlık tarihinin en eski izlerini aydınlatmaya adamış bu değerli bilim insanımız, araştırmaları ve eserleriyle nesiller boyu hatırlanacaktır. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine ve tüm sevenlerine sabır diliyorum. Türk bilim dünyasının başı sağ olsun.

Ayşegül Aldinç: Muazzam Muazzez ilmiye Çığ hayata veda etmiş. Bir yakınımı kaybetmiş kadar üzüldüm. Muhterem varlığıyla yaşadığı her ân için, bize öğrettikleri için teşekkür ederiz. Mekânı cennet olsun. Allah gani gani rahmet eylesin..

Adnan Türkkan: Son Sümer Kraliçesi, Türkiye'nin ilk sümeroloğu, Cumhuriyet çınarı, son nefesine kadar üretmeye çalışsan, Ulusal Gönüllüsü, Kaynak Yayınları yazarı, Ergenekon tertibine karşı Silivri zindanının kapısına dayanan mücadele insanı Muazzez ilmiye Çığ'ı kaybettik. Eserleriyle yaşatacağız. Türkiye'nin başı sağolsun.

Erhan Güzel: Huzur içinde uyu Muazze İlmiye Çığ. Sen, cumhuriyetimizin ve benim aydınlığımızdın. Sen, mucizeydin. Seni çok ama çok seviyorum. Seninle geçirdiğim her dakikayı ve saniyeyi ömrüm boyunca unutmayacağım.

Serkan Koç (Son Sümer Kraliçesi Belgeseli Yönetmeni): Güle güle kraliçem… Ölüm haberini az önce aldım. “Ölmekten korkmuyor musunuz?” diye sormuştum. “Güzel yaşamamaktan korkuyorum” demişti. Dile kolay… 110 yıl yaşadı. 14 yıl önce hazırladığım bu belgesel, aslında Muazzez ablamızı değil, Cumhuriyet’in yarattığı kadını anlatıyordu. Haziran 1914’te dünyaya gelmişti. Birinci Dünya Savaşı başlamış, seferberlik ilan edilmişti. Cihan Harbi’nin büyük acıları ve felaketleri içinde annesinin sütünü emdi. Mustafa Kemal Atatürk, Türk tarihinin araştırılmasını, Sümerlerin ve Hititlerin halk tarafından tanınmasını istiyordu. Bunu bir talimat olarak algıladı ve müze depolarına atılan binlerce tableti okumaya başladı. Yaşamı boyunca sabır, özen ve tarihimize olan aşkıyla, tabletlerin 14 bin kadarını okudu. Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sümer’deki köklerini araştırdı. Ortaçağ karanlığına karşı aydınlanma mücadelesinin simgesi oldu. Sevenlerinin, Cumhuriyet kuşağının ve ülkemizin başı sağolsun.

Ekrem Ataer: Güle güle iki gözümün nûru... Güle güle aynı yolda olmaktan onur duyduğum ''yoldaş büyüğüm''... Güle güle tanıdığım en genç vatansever, Silivri Barikatı yıkılırken ''Haydi çocuklar'' mesajı ile bizleri güç veren... Güle güle beni hiç yalnız bırakmayan... Güle güle ülkemin kraliçesi, kadın anası, kibelesi... Gözün arkada kalmasın her şey sana söz verdiğimiz gibi olacak...

En 'genç' TGB'liydi

Türkiye Gençlik Birliği, Çığ için "en genç üyemiz" unvanını vermişti. İşte Mersin'de yaşayan eski TGB yöneticileri Fırat Arkalı ve Furkan Derecik, Çığ ile ilgili olan anılarını anlattı...

Fırat Arkalı: Cumhuriyetimizin asırlık çınarı Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ hocamızı kaybetmenin derin üzüntüsünü, onu tanımış ve eserlerini okumuş olmanın ise yüksek gururunu yaşıyoruz. Muazzez İlmiye Çığ son nefesine kadar okuyan, araştıran ve üreten bir bilim insanı, bir Cumhuriyet aydınıydı. TGB ve Vatan Partisi Öncü Gençlik olarak Muazzez hocamızı sık sık ziyaret ederdik. Her ziyaret ettiğimizde kendisini salonundaki koltuğunda oturmuş yazarken, okurken ve üretirken bulurduk. Bir gün yine ziyaretine gittiğimizde onu Yılmaz Özdil'in "Mustafa Kemal" kitabını okurken ve bitirmek üzereyken bulmuştuk. Bizi görünce biraz da kızgın bir ifadeyle "Çocuklar Atatürk böyle mi anlatılır, Atatürk bu mudur?" diye sitem etmiş, sonrasında ise Cumhuriyetin kurucusu ve Türk devriminin önderi gerçek Atatürk'ü, onu rakı ve leblebi ciddiyetsizliğine hapsedenlere meydan okurcasına ve ders verircesine anlatmıştı. Muazzez hoca, Türkiye'nin bilim ve aydınlanma birikimine yaptığı katkılar ve bıraktığı eserlerle daima yaşamaya devam edecek. İlelebet payidar olacak olan Türkiye Cumhuriyeti, onun bıraktığı aydınlanma mirası ile bağrından daha nice Muazzez İlmiye Çığ'lar çıkaracaktır. Türk milletinin başı sağ olsun.

Furkan Derecik: Öğrencilik dönemimde TGB saflarında mücadele ederken tanıdım Muazzez hocamızı; TGB'nin en genç üyesi diyorduk o da her büyük eylemimizde en önde yürüyerek bunun hakkını veriyordu. Üniversiteden sonra yaşadığım şehir Mersin’e dönerken Muazzez Hoca ile aynı şehirde yaşayıp daha fazla görme imkanımın olacağının mutluluğunu yaşıyordum. Öyle de oldu. Kızı Esin Abla ile birlikte ağaçların arasında 25-30 kadar kedisi ve barınaktan sahiplendiği köpeklerle müstakil bir evde yaşıyordu. Bakıcısının olmadığı vakitlerde kızı Esin abla bir işi için yanından birkaç saatliğine ayrılacak olsa bizim TGB Mersin İl Sorumlusu arkadaşı arar ve yanında refakat edecek genç arkadaş var mı diye sorardı bizler de yanında kalmak için birbirimizle yarışırdık. Muazzez hoca ile geçirilen birkaç saat 3-4 kitap okumaya bedeldi. Tarih, Arkeoloji ve Sümerliler uzmanlık alanıydı ama bir de cumhuriyetimizin canlı tanığı idi. 1930'lu yıllardaki anılarını anlatırken sanki geçen yıl yaşamış gibi isim isim saat saat söylerdi. Babasının ona kızım bilim insanı olacak diye verdiği İlmiye isminin hakkını sonuna kadar veriyordu. Kendisinin kapısını araladığı Sümerlilerin bir Türk kolu olduğuna dair çalışmalarını her gelen kişiye heyecanlı bir şekilde anlatıp bu konuda akademik çalışmaların artmasını tarihçi arkadaşlara vasiyet olarak bıraktığını ifade ediyordu. Onun varlığı Cumhuriyetin ne denli büyük bir devrim olduğunu gösteriyor bize. Ancak Cumhuriyet gibi büyük devrimler, 1914 yılında, savaşın ortasında, Anadolu'da doğan bir kız çocuğunu dünyanın tanıyıp saydığı bir bilim insanı yapar. Milletimizin başı sağ olsun!