Osmanlı’nın hoşgörüsü Kilise’nin fırsatçılığı
Kıbrıs’ta bugüne kadar yaşanan Enosis kaynaklı tüm olaylarda karşımıza çıkan kurum Rum Ortodoks Kilisesi’dir.
Rum Ortodoks Kilisesi deyince aklınıza sadece bir ibadet kurumu gelmesin.Uzun yıllar boyunca Hellenic Bank’ın ortağı olan, turizm ve çimento sektöründe yatırımları olan bir yapı Rum Ortodoks Kilisesi.
Şaşırtıcı olan Katoliklerin yok etme noktasına getirdiği Ortodoks Kilisesi’nin en güçlü dönemini Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşaması.
Kısa bilgiler vereyim: Rum Ortodoks Kilisesi, kuruluşundan sonra emperyal haklara sahip değildi ve Antakya’daki Ortodoks Kilisesi’ne bağlıydı.
Sonra Barbanas İncil’inin bulunmasıyla bağımsızlık kazandılar ama 1191’den itibaren Katolik Lüzinyan ve Venedik dönemlerinde büyük baskılar gördüler, piskoposları sürgün edildi, mallarına el kondu, Ortodoks nüfus haftanın belirli günlerinde Katoliklerin arazilerinde ücretsiz çalışmaya zorlandı. Papa Alexander, 1260 yılında Bulla Cypria belgesini yayınlayarak, Kıbrıs’ta yetkiyi Katoliklere verdi.
Neredeyse yok olmak üzere olan Ortodoks Kilisesi’ni kurtaran Osmanlı’nın Kıbrıs’ı alması oldu. Osmanlı, Ada’yı aldıktan sonra Başpiskopos, sürgünden geri getirildi, papazlara silah taşıma ve Hristiyan halktan vergi toplama yetkisi verildi.
Osmanlı’nın bu hoşgörüsüne karşı, daha 1608’de ilk Kilise ihaneti geldi ve Ortodoks piskoposlar, Savoy ve Toskana Grand dukalarına “Bizi Osmanlı’dan kurtarın” mektupları yollamaya başladılar. Bu ihanete karşın Osmanlı hoşgörüyü bir adım daha ileriye taşıdı ve 1754 yılında Başpiskopos, Kıbrıs’ın ikinci politik kişisi olma ve İstanbul ile direkt ilişki kurma hakkını da kazandı. 1821 Mora ayaklanması dâhil Osmanlı’ya karşı başkaldırılarda hep Rum Ortodoks Kilisesi’nin izleri oldu.
İngilizler, Ada’nın yönetimini aldıklarında bu bozuk düzenden pek hoşlanmadılar ve Kilise’nin ayrıcalıklarını kaldırdılar. İngiliz yönetimine vergi vermeyi kabul etmeyen Kition Piskoposu mahkemede yargılandı. Osmanlı Dönemi’ndeki ekonomik rahatlık ve özgürlüğünü bulamayan Kilise, tüm gücüyle beraber Enosis fikrinin savunucusu oldu.
‘KİLİSE TÜM SAHTEKÂRLIĞINA KARŞI ANTİ-KOMÜNİSTTİR’
İngilizler Kıbrıs’ta Rum Ortodoks Kilisesi’yle sert mücadele etme dönemini bir süre sonra sona erdirdiler. Bunun sebebi Kıbrıs’ta giderek yükselen ve Sovyet devriminin rüzgarından etkilenmiş siyasi akımlar oldu. İngilizler kadar Kilise’ye karşı da mücadele etme hedefinde olan devrimci hareketlerin güçlenmeye başlaması Londra’yı yeni bir politika arayışına itti. İngiliz sömürge valisinin 10 Ocak 1934’te Sömürgeler Bakanı Parkinson’a yazdığı mektuptaki son cümle aslında işin özetidir: “Şimdilik, Kilise bütün sahtekarlığına karşın anti-komünisttir ve bu büyük bir hazinedir.”
ATATÜRK’ÜN BAŞARDIKLARININ KIBRIS’A YANSIMASI
Kıbrıs Türkleri de siyasi gelişmelerden fazlasıyla etkilenmiştir. Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişimi Necati Özkan gibi isimleri etkilemiştir. 1930 yılında toplanan Ulusal Kongre, Kıbrıs Müslüman Liderliğine eleştiriler getirmeye başladı. İngilizler, Türklerin içerisinde milliyetçi duyguların oluşmasını istemediği için Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Ada’ya getirttiği Said Molla gibi isimlerle anti-Kemalist propaganda yaptırmışlardı.
Türk Konsolosu Asaf Bey o dönem milliyetçi duygulara destek veriyor ve Kıbrıslı Türklerin, Türkiye’ye göç etmelerini teşvik ediyordu.
İngilizler, Kemalizm’in, Ada’da güçlenmesinden hoşlanmadıkları için, Ankara’daki Büyükelçi Percy Corain’i, Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’a yollamış ve huzursuzluklarını dile getirmişlerdir. Buna karşın 1942 yılında Dr. Fazıl Küçük tarafından İngiliz sömürge yönetimine ve Rumlara karşı yeni bir hareket olarak ‘Halkın Sesi’ gazetesi yayımlanmaya başladı. Aynı yıl ilk Kıbrıs Türk sivil toplum örgütü olan Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Kurumu kuruldu. Rumların Enosis hedefi, Kıbrıslı Türklerin birlik olmasını kolaylaştırdı. Bu amaçla Türklere ait kurum ve kuruluşların bir araya gelerek bir üst kurum kurmaları gerekli görüldü, 1949 yılında Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu (KTKF) kuruldu.
Megali İdea ve haritası
Megali İdea’nın Türkçe karşılığı “Büyük Fikir” anlamına geliyor. Bizans İmparatorluğu’nu bir Helen İmparatorluğu olarak gören Yunan milliyetçileri, eskiden Bizans’a ait olan tüm toprakları yeniden elde ederek “Konstantinopolis” diye adlandırdıkları İstanbul başkent olmak üzere, büyük Helen İmparatorluğunu yeniden kurmayı hayal ederler. Bu fikri haritaya yansıtan ilk kişi Yunanlı şair Riga Ferreros’tur Ferreros, 1791 yılında Bükreş’te ilk haritayı çizmiş ve daha sonra 1796 yılında bu haritayı Viyana’da bastırarak Yunanca konuşulan tüm topraklarda dağıttırmıştır. Megali İdea ilk kez 1844 yılında Yunanistan Başbakanı İoannis Kolettis tarafından seslendirilmiştir.
Kıbrıs’ın kanlı tarihi..
Kıbrıs’ta insan yaşamına dair ilk izler Cilalı Taş Devri’ne yani Milattan Önce 10 bin ile 6 bin yılları arasındaki döneme kadar uzanır. Bronz Çağı’ndan olan arkeolojik kalıntılar Girit uygarlığındaki kalıntılarla eşleşir. Milattan Önce 1200’lerde Akad yerleşimleri sonra sırasıyla Hitit, Mısır, Asur ve Fenike, Pers, Helenistik yönetimler görürüz. Milattan Sonraysa yaklaşık üç asır devam eden Roma, ardından Bizans, Lüzinyan, Venedik, Osmanlı dönemi diye devam eder. Fakat bu Kıbrıs’ın kanlı tarihini anlamaya yetmez. Mesela Roma karşıtı Yahudi isyanları 115 yılında Kıbrıs’a da sıçradı ve Kitos Savaşı yaşandı. O savaşta yaklaşık 240 bin kişi yaşamını yitirdi. Sadece bu değil mesela Bizans Dönemi’nde Despot İssakios adayı denetimine aldı. Haçlı Seferi’ne giden İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard ve nişanlısı, fırtına nedeniyle Kıbrıs’a sığındıklarında İssakios’un kaba tavrına kızıp Ada’yı işgal ettiler. Richard daha sonra Ada’yı Tapınak Şövalyeleri’ne sattı. Bugün ayakta olan nadir Tapınak Şövalyesi ya da bilinen adıyla Templar Şövalyesi dönemi yapıları Mağusa Kaleiçi’ndedir. (Bir zamanlar sanat merkeziydi son gördüğümde bar olmuştu.) Abbasiler başta olmak üzere Müslüman Araplar da Kıbrıs’a çok sayıda sefer düzenlediler. Hz. Muhammed’in halası Ümmü Haram, Kıbrıs Seferi’nde şehit olmuştur. Sadece bunlar değil, onlarca yıkıcı deprem, 1469 kıtlık ve çekirge istilası, ardından veba salgını gibi olaylar vardır. Osmanlı Dönemi’nde de salgın, deprem ve Gavur İmam İsyanı gibi isyanlar yaşandı...
Filiki Eterya nedir?
Türkçesi Dostluk Cemiyeti’dir. 1814 yılında çoğunluğu iş adamı olan Yunanlılar tarafından günümüzde Ukrayna sınırları içinde kalan Odesa’da kuruldu. Örgütün amacı “Megali İdea” yani “Büyük Yunanistan” fikrini hayata geçirmekti. Rus Çarı I. Aleksandr’ın yaveri olan General Aleksandros İpsilantis de örgütün askeri ayağında yer alıyordu. Filiki Eterya önderliğinde örgütlenen Yunan güçleri, 1821’de Osmanlı’ya isyan etti. Bunun sonucu olarak Mora Yarımadası’nda olaylar çıktı ve binlerce Türk ve Arnavut vahşice katledildi. Yunanistan’daki kimi kaynaklar bu örgütün daha sonra faaliyetlerini İstanbul’a taşıdığını ve ilk isyan yeri olarak İstanbul’u seçtiğini yazar. Bu örgüt son olarak Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky tarafından Yunanistan Parlamentosu’nda yaptığı konuşma sırasında dile getirildi.
Enosis nedir?
Kıbrıs’ta Rumların önce İngilizleri daha sonra da Türkleri adadan çıkarmak ve Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakını sağlamak diye tanımlanan plandır.
YARIN: Zorlu ve Vuruşkan: Birini astık, birini görevden alıp rütbesini vermedik