PKK'lıdan Nâzım Hikmet'e hakaret

PKK’nın yayın organı Yeni Yaşam Gazetesi’nde Yazar Müslüm Yücel, “Türk Entelektüelleri” yazısında başta Nâzım Hikmet olmak üzere Çağdaş Türk Edebiyatının önemli isimlerini hedef aldı. 24 Ağustos’ta yayımlanan yazı sosyal medyada büyük tepki topladı.

TÜRK AYDININA VE CUMHURİYET KUŞAĞINA SALDIRDI

Türk Aydınının milli ve vatansever damarını hedef alan Müslüm Yücel, aydınların Cumhuriyeti ve Milli Devleti savunan tavrını ‘yaltakçılık’ olarak nitelendirdi:

“Osmanlı/ Türkiye hiçbir zaman Batılı bir toplum, bir devlet olmadı; Türkler Asya-tikti, öyle kaldılar; batılılaşma ise bir gerilim noktası olmaktan ileri gitmedi; bir yanda Batı dedikleri, rakipti; diğer yandan bu rakip, bir düşman, daha ilerisi, özenilen bir modeldi! Buradan bir aydın çıkamazdı. Aydın diye forma giyilip sahaya sürülen kimseler de acınası kimselerdi; sağ, sol diye ayrılmaları bile giydirilen formaya uygun adam arayışıydı. Tek özellikleri vardı, yaltaklanma.”

Cumhuriyet kuşağına saldıran Yücel; Hilmi Ziya Ülken, Macit Gökberk, Mübahat Küyel gibi isimleri ‘örnek’ gösterdi.

NÂZIM HİKMET’E ‘YALTAKÇI’ HAKARETİ

Yazısının büyük kısmını, Türk Şiirini doruğu, Pablo Neruda’ya göre “Dünyanın en büyük şairi”Hazım Hikmet’e hakaret etmeye ayıran Yücel, “Bana göre yüz yıldır başımıza gelen bütün belaların adresi, Nazım Hikmet’tir” ifadelerini kullandı.

Nazım Hikmet’i siyasi yönden Dostoyevski’yle kıyaslayan Yücel, Nazım’ın siyaseten MHP ve CHP’de karşılık bulduğunu öne sürdü. Hikmet’in oryantalizmi ve o dönemki Batı hayranlığını eleştirdiği “Piyer Loti” şiirini “linç” olarak tanımlayan Yücel, Nazım Hikmet’i Gladyo’nun 6-7 Eylül tertibiyle ilişkilendirmeye çalıştı. Yücel “Nazım, linçi milli reflekstir, buradan 6/7 Eylül’ün ayak sesleri geliyor” ifadelerini kullandı.

KUVAYİ MİLLİYE’Yİ AF İÇİN YAZMIŞ!

Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliye Destanı’nı “af” için yazdığını öne süren Yücel, Destan’daki 26 Ağustos gecesinin anlatıldığı bölümü örnek göstererek “Bu şiir değildir, kul olmanın, belgesidir: Yaylanmak, kaymak, atlamak hareket bildiren fiillerdir, oluş ve kılıştırlar: Karanlıkta akan zaten yıldızdır, doğrusu, karanlıkta yıldız gibi olmalıdır. Nasıl yaltaklanacağını bilmemek de acıdır; bazen “Sarışın kurt”, bazen, “mavi gözlü başkumandan” diyor. Mübalağa elbette, hoştur, yoksa yıldız gibi kayan, kurt gibi bakan, tepeden bir tepeye atlayan birini, sanat olmasa anlayamayız!” sözlerine yer verdi.

Nazım Hikmet için “Nazım, yaltaklanmayı sever; Ahmet Hamdi Tanpınar ve iki de bir Adnan Menderes’ten para isteyen Necip Fazıl’dan eksik kalmaz” ifadelerini kullanan Yücel, yazısının sonunda terör örgütü ele başı Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılmasını savundu.

BU CESARETİ NEREDEN ALIYORLAR

Yücel’in Türk Aydınına ve Nazım Hikmet’e saldırma cesaretinin kaynağı ise ayrıca bir tartışma konusu. Özellikle Kültür Sanat dünyasındaki liberal akım bunun en büyük nedeni. DEM Parti’ye ve hatta PKK’ya destek veren isimlerin ‘muhalif’ olması nedeniyle öne çıkarılması, PKK’nın kültür sözcülüğünü üstlenen Müslüm Yücel’e bu cesareti ve haddi verdiği anlaşılıyor. Buna karşın, Cumhuriyeti savunan ve milli kafayla düşünen sanatçı ve aydınların sessizliği de liberal akımın belirleyici olmasına neden oluyor. Bununla birlikte Nazım Hikmet’e “yaltakçı” diye hakaret eden Yücel’in desteklediği örgüt ABD’nin “kara gücü”, “stratejik piyonu”, “paralı askeri” konumunda olduğu herkes tarafından biliniyor.

Yazar değil terör örgütü propagandacısı

1969 yılında Şanlıurfa’da doğan Müslüm Yücel, PKK’nın yayın organları Özgür Gündem, Özgür Ülke, Yeni Politika gibi gazetelerde çalıştı. PKK propagandası yapmaktan çekinmeyen Yücel, 11 Ağustos tarihinde Nupel’de yayımlanan yazısında PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ı Mandela’yla kıyaslıyor. Öyle ki Yücel, Öcalan’ın İmralı’da kalan başka bir mahkûma “Amara’dan İmralı’ya” adlı kitabını hediye etmesinden gurur duyduğunu belirtiyor. Mandela’nın Nobel Barış Ödülü almasını örnek gösteren Yücel Öcalan’ın Nobel Barış Ödülünü hak ettiğini öne sürerek “Öcalan bu ödülü alacak tek kişidir ama bir muhatap bulunamıyor; kayıp, aranıyor.” ifadelerine yer veriyor. Yücel 18 Ağustos tarihli yazısında ise Öcalan’ın yakalanıp yargılanmasını yüzyılı etkileyen üç davadan biri olduğunu öne sürüyor. Yücel’in hemen hemen bütün yazılarında Öcalan güzellemesi yer alıyor.