İsrail'in İran’a yönelik terör saldırılarıyla bölge yeni bir gerilimin eşiğine sürüklendi. Çatışmalar sürerken her konuda ifade özgürlüğünü kullanan kimi SANAT çevrelerinde yine bilindik bir sessizlik hâkim.

Batı merkezli kampanyalar söz konusu olsaydı bol imzalı metinler hazırlanır, “hashtag”li, illüstrasyonlu, zafer işaretli paylaşımlar yapılır, ağdalı bir üslupla çağrı videoları çekilir, ve bunların hepsi yeri göğü çoktan sarardı.

Fakat mesele emperyalizmin hedef aldığı ülkeler olunca, dut yemiş bülbüle kesilir herkes.

“Görmedik/duymadık/bilmiyoruz/söylemeyiz...”

Çok zorda kalınırsa genelgeçer laflara sığınılır ya da her iki taraf da sorumlu denilerek işin içinden bir çırpıda çıkılır. Ya da çoğu zaman olduğu gibi gözler kapanır, vazifeler yapılır. Çünkü susma hakkı kutsaldır. Kariyer hesapları, uluslararası projeler, sponsorlar ve kırmızı halı programları vicdana ağır basar piyasa terazisinde.

“Sessiz Kalma Hakkını Kullanan Sanatçılar Cemiyeti” adını verebileceğimiz bu topluluk nihayet kendi manifestosunu da yazdırdı.

İşte pek yakında meşhur olacak, kültür tarihimizde yer edinecek (!) o manifesto:

İFADE ETMEME ÖZGÜRLÜĞÜ MANİFESTOSU

Bu bildirge; uluslararası projeler, ödüller, marka işbirlikleri, festival davetleri, büyük organizasyon sponsorları ve olası iptaller dikkate alınarak titizlikle hazırlanmış, gerekli tüm sessizlik özenle sağlanmıştır.

VİCDANIMIZ FAİLİNE GÖRE İŞLER

Biz her zaman adaletin yanındayız.

Ancak adaletin hangi kıtada aranacağına dikkatle bakarız.

Batı vurduğunda: “Karmaşık bir mesele.”

Doğu karşılık verdiğinde: “Her türlü şiddete karşıyız.”

Çok gerekirse: “Yorum yapmıyoruz.”

ÖNCE KARİYER GÜVENLİĞİ

Batı emperyalizmine karşı çıkmak, uluslararası festival takvimini, dijital platformların yapım projelerini riske sokabilir. Bu ‘sebeple ne şiş yansın ne kebap’ diyerek dengeli bir sessizliği tercih ediyoruz. Her açıklama; yanlış anlaşılma, linç ve iptal riskini içinde taşır.

Sessizlik ise risksizdir. Önce kariyer güvenliğini gözeterek, susuyoruz. Çünkü söz konusu emperyalizm olunca kelimeler kifayetsiz kalır. Savaşlar gelir geçer, filmler, konserler ve ödül törenleri kalır. Gündeme yetişmek yerine prodüksiyon takvimine yetişiriz.

Çünkü sanat kalıcıdır; gündem başa bela olabilir.

MAZLUMLUĞU BELİRLEMEDE KOPENHAG KRİTERLERİ ESAS ALINMALI

Kimin mazlum olduğunu bilmenin yolu haritaya bakmaktan geçer. Batı’ya yakınlık mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Medeniyet seviyesi sekülermetreden geçmeli, ten renginin tonu mutlaka açık olmalıdır. Mazlumluk seviyesi Kopenhag kriterlerine göre belirlenmelidir.

Bize göre;

Filistin: Karmaşık.

İran: Riskli.

Yemen: Derin.

Suriye: Tartışmalı.

Ukrayna: Güvenli ve net.

SESSİZLİK SANATIN YÜKSEK FORMUDUR

Söylenen her söz, gelecekte potansiyel kriz dosyasıdır.

Hiçbir şey dememek; hem sanatçının kariyerini hem markaların gönlünü hem de projelerin bütçesini korur. İfade özgürlüğümüzü; ifade etmeden kullanma ustalığındayız. Sessiz Kalma Hakkını Kullanan Sanatçılar Cemiyeti olarak zulmün her türlüsüne karşıyız. Buna karşın ödül törenleri, sponsorluk anlaşmaları, festival davetleri ve projeleri göz ardı edemeyiz. Önce kariyer güvenliği diyor, susmanın en büyük cevap olduğuna bütün içtenliğimizle(!) inanıyoruz.