Ticari yaşamın içinde alacak- verecek ilişkisi sonlu ve sıkıntılıdır. İşin içesine bir de ‘hakkaniyet’ ve ‘adalet’ kavramları girer ve girmişse çarşı-Pazar karışır. Çünkü, kapitalist üretim ilişkilerinin egemen olduğu bir ülkede ve toplumda ararsan/ zor bulunan insani değerler peşinde koşuşturmanın anlamı ve mantığı yoktur. Hele bir de vahşi kapitalizmin hükümranlığı altında ticari hayatta ve kurulu ilişki düzeneklerinde  ‘adalet’ peşinde ve hak-hukuk peşinde koşuşturmanın mantığı bulunmaz.

Kuşkusuz, bu alan insan ilişkileri açısından yekten gri bir alanda değildir. İslami değerler yanı sıra toplumsal yaşamda bir çok değer devreye girer. Bunlara bütüncül olarak toplumun moral değerleri de dilebiliriz. Bir anlamda ticari yaşam gibi yaşamın her alanında vazgeçemeyeceğimiz dürüstlük, erdemli, basiretli olmak gibi hak/hukuk ve adaletli olmayı gözeten değerler dizinini sıralayabiliriz. Ancak, kurulu sistemin gerçeklikleri tüm bu değerleri kendine göre düzenler ve biçimlendirir. Yani Polyannacı bir anlayışla içinde bulunduğunuz ortamı. hele ki, ticari yaşamınızı belirleyemezsiniz. Çünkü, böylesi bir dünya yoktur.

Bu, insanlarımızın en genel yanılgılarından birisidir. İçinde yaşadığımız dünyayı ve ülkeyi, toplumu yeterince bilmiyor ve tanımıyoruz. Bir anlamda kafalarımızda kurguladığımız dünya gerçek dünya değil. Hayal kırgınlıkları, küskünlük ve kırgınlıklar ihanetlerle bezenmiş küçük dünyalarımızın tutsağıyız.

Şubat ayının son günlerinde Şeker Piliç firmasının eski ortaklarından Osman Bor, yaşama veda etti. Öncelikle merhum Osman Bor’a Allah’tan rahmet, kederli Bor Ailesi’ne başsağlığı diliyorum.

Cenazede kimi tatsızlıklar yaşandı. Bandırma Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Tolga Tetik’in sıra dışı bir davranış gösterip, merhuma hakkını helal etmemesi ve alanı terk etmesi sonrası yaptığı sosyal paylaşımda “Bu dünyada basiretli tüccar olmayı bilmeyenler, Allah katında elbet hesabını verecekler. ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM!!!”  ifadelerini kullanması kamuoyunda şok etkisi yarattı.

Genel olarak yaşananlar, kamuoyunda suskunluk ve sessizlikle karşılanıp, geçiştirildi. Oya ki bu davranışı, bir cenazede sergileyen, ”zalimler için yaşasın cehennem” çağrı ya da davetinde bulunan kişi, kentin ticari ve sosyal yaşamında söz sahibi olan bir cemiyetin ve derneğin şube başkanı konumunda. Yine öğrendiğimiz muhabbet Şeker Piliç’le konkordato ilan edilmeden önce gerçekleşen bir alacak-verecek ilişkisine uzanıyor ve Tetik’in alacağının geç de olsa şirket yönetimine atanmış kayyum  tarafından karşılandığına dikkat çekiliyor. Keza, olayın teferruatı bizi de ilgilendirmiyor.(Sn.Tetik,yazıman yayınlanması sonrası  tlf aradı ve borcun hala ödenmediğini belirtti,Olabilir,konumuz bu değildi zaten.)

Sn.Tetik’in merhuma hakkını helal edip etmemesi kişisel hakkıdır, sözümüz yok. Ama. Dernek başkanı sıfatını unutup, yaptığı sosyal paylaşımlarda kullandığı ifadeleri, bir MÜSİAD Şube başkanına yakışmıyor ve şube başkanlığından istifa etmeli diye düşünüyorum.

Çünkü,manevi ve dinsel açıdan,Sn.Tetik,sosyal paylaşımıyla ‘şirk’ koşuyor.Hangi meftanın manevi yolculuğunda yolunun cennet’e mi yoksa cehenneme mi  çıkacağını Yaradan bilir..! Kimse  gönüllü zebaniliğe soyunmamamalı.!