

|
||
Türk Edebiyatı’nın kaptanı 100 yaşında | ||
Şiirleriyle, fikirleriyle, öncü tutumuyla Türk kültür hayatında saygın bir yer edinen Attila İlhan, ömrünün büyük bir kısmını Batıcılıkla ve emperyalist kültürle mücadeleyle geçirdi. | ||
- Haberi | ||
![]() |
||
|
||
TÜRK Edebiyatı’nın kaptanı, milli devrimci tutumuyla bilinç taşıyıcısı fikir ve mücadele insanı Attila İlhan 100 yaşında. İlhan, 15 Haziran 1925’te Menemen’de dünyaya geldi. Genç yaşta Nâzım Hikmet şiirleri yazdığı için tutuklandı ve eğitimine ara vermek zorunda kaldı. 1944’te eğitim hakkını yeniden kazandı ve İstanbul Işık Lisesi'nden mezun oldu. Henüz lise yıllarında, Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle önemli bir ödül kazandı. İstanbul Hukuk Fakültesi’ne girerken, edebiyat yolculuğu da başladı. İlk şiir kitabı Duvarı 1948’de kendi imkânlarıyla yayımladı. İZMİR-PARİS YILLARI1949’da Nâzım Hikmet’e destek olmak amacıyla Paris’e giden İlhan, bu şehirdeki gözlemlerini ilerleyen yıllarda eserlerine ustalıkla yansıttı. Türkiye’ye döndüğünde sık sık gözaltına alındı. 1950’li yıllarını İstanbul, İzmir ve Paris arasında geçiren sanatçı, gazetecilik ve sinema alanında da üretken bir dönem yaşadı; çok sayıda senaryoya Ali Kaptanoğlu takma adıyla imza attı. 1957’de tamamladığı askerliğin ardından sinema çalışmalarını sürdürse de 1960’ta yeniden Paris’e gitti. Babasının vefatıyla İzmir’e döndü ve Demokrat İzmir gazetesinde başyazarlık yaptı. Bu dönemde Yasak Sevişmek ve Bıçağın Ucu gibi eserleri okuyucuyla buluştu. 1968’de evlendi. ÇOK YÖNLÜ BİR SANATÇI1973’te Ankara’ya yerleşen İlhan, burada Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak gibi önemli romanlarını kaleme aldı. 1981’den itibaren İstanbul’a döndü; Milliyet, Güneş, Meydan ve Cumhuriyet gazetelerinde yazdı. 1970’li yılların başında televizyonun hayatımıza girmesiyle, Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve Yarın Artık Bugündür gibi unutulmaz dizilere imza attı. İlhan, son döneminde Ulusal Kanal’da Dip Dalgası programını yaptı. Atilla İlhan, 10 Ekim 2005 gecesi İstanbul Kanlıca’daki evinde aramızdan ayrıldı. Ardında edebiyat, düşünce ve sanat dünyasına yön veren eşsiz eserler bıraktı. MİLLİ KÜLTÜRÜN BİLİNÇ TAŞIYICISIMilli kültürü savunan İlhan, Batıcılığı ve özellikle aydınların halka karşı yabancılaşmasını en üst perdeden eleştirdi. Batı’nın Türkiye’ye ve diğer mazlum milletlere deli gömleği geçirmeye çalıştığını anlattı. Özellikle ulusal kültürün oluşturulması için çaba gösterdi. Batıcı, liberal aydınları eleştirdi. Ulusal Kültür Savaşı kitabında yer alan 16 Mart 1982 tarihli yazısında İlhan bu yabancılaşmayı şöyle anlatır: “Bilmeyen kaldı mı, geçen yüzyıl, bir sömürgecilik yüzyılıydı. Emperyalizm, el koyduğu ülkeyi, ekonomik bakımdan az gelişmişlik düzeyinde tutmak zorundadır ya; gelişmişliği, kendi kültür modelini ve yaşama biçimini kabul etmek diye koyuyor: Memleket istediği kadar bir hammadde deposu, bir mamul açık pazarı olarak kullanılsın, sömürülsün; halk sömürgeci ülkenin kültürünü benimsedi mi, tamam, gelişmeye başladı demektir. Aslında böylece o ülke aydınları bir yandan halklarına ve kültürlerine yabancılaştırılıyor, bir yandan da denetim altına alınmış oluyor.” PAROLASI VATAN İŞARETİ NAMUSÖLÜMÜNDEN çok kısa bir süre önce İlhan “Parola: Vatan’, İşareti: Namus!” diyerek Türkiye’deki bağımsızlıkçı, vatansever güçlerin birleşeceğini söylüyordu. 17 Ocak 2005’te Cumhuriyet’te yazdığı yazıda İlhan, Türkiye’deki vatansever, milli, bağımsızlıkçı harekete dip dalgası adını veriyordu: ‘Dip Dalgası’ , aslında bu toprakların ‘vatan’ ve ‘namus’ bilincini somutlaştırıyor; içinizden meselâ hangi gerçek ‘solcu’ , şu satırların altına imzasını atmaz? ”… ‘AB Muhipleri’, kendileri açısından ‘gâzi, şehit, vatan, millet; bağımsızlık, egemenlik, bayrak, millî marş, başkent, millî sermaye, millî devlet’ gibi kavramların; - ‘AB Kitabı’nda yeri olmadığından-, bunların hızla ortadan kaldırılma çalışmalarını, gece gündüz anlatıyorlar, dinliyoruz…” ”… ‘Numaracı cumhuriyetçiler’, ‘bölücüler’ ve diğer ‘işbirlikçiler’ kaç kişidir? Onları ‘tetikleyen’ hangi etnik ve Euro’tik (parasal) sebeplerdir, bilemeyiz. Ama şunu çok iyi biliyoruz ki, İstiklâl Savaşı kahramanlarının, ‘kanla, irfanla kurdukları’ millî devletimizi; AB yollarında perişan edip yıkmak istiyorlar.” ‘HÜRRİYET VE İSTİKLAL BENİM KARAKTERİMDİR’İLHAN’ın dünya devrim tarihini de anlattığı ve kendi dünya görüşünü de ortaya koyduğu şiirlerinden birisi de “Hürriyet ve İstiklal Benim Karakterimdir” şiiridir. Şiirin en çarpıcı bölümlerinden biri olan son kısmı ise şöyle: “bir gece sabaha karşı dehşetini birden kaybedecek gelmeyişin ıslığımın tadında bir değişme iç tartışmalarımda büsbütün başka bir tutum büsbütün başka kıvılcımlar ve en padişah korkulara direnebilen yepyeni bir mustafa kemal davranışı” İlhan bu şiirin yazılış hikâyesini de şöyle anlatıyor: “Mustafa kemal'in bu sözüne yaslanan bu şiiri Erzincan'da yazdım, düpedüz devrimci bir şiirdir, hatta biraz da fırtınayı haber veren bir şiir sayılabilir, zira çeşitli özgürlük savaşları, eylemleri zincirleme imgelerle birbirlerine bağlandıktan sonra mustafa kemal esprisi içindeki bir yeni eylem olasılığına düğümlenmektedir, meclis tahakkümünü giderek kişisel bir diktaya çevirmek eyilimi gösteren menderes'e karşı müdafaa-i hukuk ve kuvayı milliye ruhu içinde bir direniş çağrısı yapıyor ozan, 27 mayıs olayı şiirin yayımlanışından üç yıl sonra mı ne gerçekleşecektir, işin garibi, bu şiirde bir eylem olasılığını üzerine yasladığım düşünsel platform üzerinde.” |
||
|
||
Etiketler: Türk, Edebiyatı’nın, kaptanı, 100, yaşında, |
|
||
|