EN ZOR İŞİ BAŞARIYOR
Güneş Çapa hayatını kaybetti
Mazhar Müfit arkadaş canlısı, neşeli, şakacı, güvenilir bir kişiliğe sahip… O günlerin en zor görevlerinden birini yapıyor. Para bulmak, en uygun biçimde harcamak... En zoru ilkidir. Halkın çoğu çok yoksuldur. İkna edici ve güzel konuşuyor. İnsan ilişkilerinde başarılı… İdareci ve eğitimci olması bu yeteneğini güçlendirmiş olmalı… Kongrelerden önce, yöre halkıyla ve delegelerle aydınlatıcı konuşmalar yapıyor. Mazhar Müfit’in sesi de güzel. Koşulları zordur ama eğlencesiz kahkahasız da yaşanmaz. Mazhar Müfit anlatıyor:
“İlk katta, nereden ve kimden kaldığı belli olmayan bir piyano vardı. Arada sırada bu piyanoyu ben çalar, Cevat Abbas ve Muzaffer Beyler de hafif tertip şarkı okurlar ve bazen bu konserimize (!) Paşa da iştirak eder: Mani oluyor halimi takrire hicabım Üzme yetişir, üzme firakınla harabım şarkısını sevdiği diğer şarkılarla bir arada bizzat söyler ve hemen her seferinde ‘Vardar Ovası’ şarkısını söylemeyi de ihmal etmezdi.”
‘İTTİHATÇILIK KEMALİZM’İ BESLEYEN TOPRAKTIR’
Sizin de aktardığınız gibi Türk Devrimi’ni irdelerken milat olarak Cumhuriyet’i değil, 1908’i almak gerektiğini düşünüyorum. Bu belirleme, başta Atatürk olmak üzere birçok tarihçi ve aydın tarafından savunuluyor. Çünkü Türk Devleti’nin ve toplumunun yeniden biçimlenmesinde o yıllarda atılan temel, geliştirilerek Cumhuriyet’e ulaşılıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli, Talât Paşa’nın önderliğinde İttihatçılar yani Jön Türkler tarafından atılıyor. Bina yine bir Jön Türk olan Mustafa Kemal’in liderliğinde Kemalistler tarafından inşa ediliyor. Diğer bir deyişle Cumhuriyet, Talât Paşa’nın ve Atatürk’ün bizlere mirasıdır. Mustafa Kemal, bu temel tarihi gerçeği, Talât Paşa’nın eşi Hayriye Hanım’a şöyle açıklıyor:
“Eğer Talât Paşa, Meşrutiyet İnkılabı’nı yapmamış ve ondan sonraki meşhur hizmetleriyle bu yolları açmamış olsaydı, biz bu inkılabı yapamazdık.” İttihatçılık için Kemalizm’i besleyen topraktır da denebilir. Yani İttihatçılık kökse bitki ya da çiçeği/meyvesi Kemalizm’dir.
ATATÜRK’LE İLK TANIŞMA
Mazhar Müfit, Mustafa Kemal Paşa’nın 3 Temmuz 1919’da Erzurum’a geleceğini öğreniyor. O sabah Paşa’yı karşılamak üzere, Erzurum’un Ilıca mevkisine giderek beklemeye başlıyorlar. Mustafa Kemal Paşa, Mazhar Müfit’le tanıştırılıyor. Dostça, içten, açık bir tutumla, ona değer verdiğini belirterek birlikte mücadele etmeyi öneriyor:
“Sizi burada çok beklettim beyefendi. Yollar muntazam değil, kolay gelinmiyor. Bununla beraber Erzurum’da kalışınız iyi oldu. İstanbul’a gitmiş olsaydınız sizi tevkif edeceklerdi. Anadolu’da hep beraber çalışacağız. Değerli ve münevver arkadaşlara ihtiyacımız ve görülecek çok işimiz var. Vatan hepimizden ayrı ayrı hizmet bekliyor.”
DEVRİMİN MERKEZİNDE YER ALDI
Mazhar Müfit Kansu “Yarının Adamı” olabilmiş midir? Yani insanlığa hizmet edecek büyük işler yapmış mıdır? Bence evet… Vatanımızın en zor, tehlikelerle dolu döneminde Atatürk önderliğindeki o bir avuç cesur kahramanın arasında yer alarak ölümsüzlüğü hak etmiştir. Kansu, Erzurum’daki buluşmalarından ölümüne kadar Atatürk’le aynı siyasi mücadele safında yer almış; savaş ve devrim aşamalarına bilfiil katılmış, Heyet-i Temsiliye üyesi, milletvekili, İstiklal Mahkemesi Başkanı olarak devrimin merkezinde yer almış, devrimi savunmuştur. Mazhar Müfit için tam bir milli üretim sevdalısı deyimi kullanılsa sanırım abartı olmaz. Uygun olan her durumda, “Kendi ürünümüzü kendimiz yapalım!” görüşünü savunuyor. Onun bu görüşü, aynı zamanda hükûmet politikasıdır. Hükûmet mevcut koşulları gözeterek milli üretime destek sağlamakta ve gerekli önlemleri almaktadır. Mazhar Müfit Kansu, 1946 seçimleri ile siyasi faaliyetten ayrılıyor. İki yıl sonra, 12 Kasım 1948’de yaşama veda ediyor.
Nutuk’tan birçok alıntı yaptığım kitabımın okunması belki Nutuk’un yeniden ele alınması, incelenmesi için bir ilk adım olabilir. Böyle olursa ne mutlu bana. Bugün içinde bulunulan zorlukları aşmak için Gazi’den ders almalıyız. Nutuk’u öncelikle düşüncelerimizi, ön kabullerimizi (doğru bildiklerimizi) irdelemek için okumalıyız. Özellikle de günümüz tartışmalarının ışığında, Nutuk okunmalı… Birçok benzerlik bulunacağından eminim. Nutuk, eğitici bir kaynak... Ama öyle bir kaynak ki aynı zamanda iyimserlik, enerji, mücadele azmi, cesaret, vazgeçmeme ruhu ve fedakârlık aşılıyor.