Belediye şirket işçileri kadro istiyor

DİSK Genel-İş Balıkesir Şube Başkanı Hüseyin Hilmi Ovalı yaklaşan yerel seçimler öncesinde belediyelerde çalışan şirket işçilerinin kadro talebinin acilen çözülmesini istedi. Ovalı kamu işçileri arasında ayrım yapılmasını kabul etmediklerini ifade ettiği açıklamada ayrıca yaşanan ekonomik sorunların işçilere olumsuz etkilerini de dile getirdi.

 

“BELEDİYE ŞİRKET İŞÇİLERİ KADRO İSTİYOR”
DİSK Genel-İş Şube Başkanı Hüseyin Hilmi Ovalı açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Seçim öncesi toplumun bütün kesimleri kendilerine hükümetin programında yer bulurken, Belediye Şirket işçilerimizin kadro talebi kendisine yer bulamamıştır. Belediye Şirket İşçilerine kadro talebimizi bu gün bu meydandan bir kez daha hep birlikte haykırıyoruz. Biz çalışıyoruz, biz üretiyoruz ve hakkımızı istiyoruz. İşçi sınıfı ve tüm emekçiler için sosyal güvence, insanca yaşamaya yetecek bir gelir sağlayan güvenceli iş istiyoruz. Yani bizler; insan onuruna yaraşır çalışma hakkı olan 657 sayılı kanunun 4 d maddesine kamu işçisi olarak statümüzün geçirilmesini talep ediyoruz. Kamu işçileri arasında ayrımcılık yapılmasını kabul etmiyoruz. Belediye Şirket işçileri de diğer kamu işçileri gibi hak ettiği kadroyu istiyor. Belediye şirket işçileri de kamu işçisidir. Ayrımcılığı kabul etmiyoruz. Kadroya geçirme yalanıyla belediye şirketlerine geçişleri yapılan yüz binlerce işçinin eşit ücret ve haklar temelinde gerçek bir kadro ve ilave tediye hakkı verilmek zorundadır.

 

 

“KADRO ANAMIZIN AK SÜTÜ GİBİ BİZE HELAL”
Belediyelerde ürettikleri hizmete baktığımızda fiilen yaptıkları işler açısından bütün belediye işçileri devlet işçisidir. Bizler Bu durumu çıplak göz ile görebiliyoruz. Belediye işçileri de devlet eliyle yapılması gereken iş ve işlemleri yapmaktadır. Belediye işçileri de memurlar gibi devlet adına imza atmalı. Hükümetin verdiği genel hak ve menfaatlerden yararlanmalıdır. Tekrar ediyoruz: belediye şirket işçilerine kadro hakkı ertelenebilecek ya da seçimlerden sonraya bırakılabilecek bir konu değildir. Anamızın ak sütü gibi helal olan kadro hakkımızın verilmesini seçimlerden önce istiyoruz. Şirket işçilerimizin haklı talebi için mücadeleyi sürdürmeye, örgütlenmeye ve büyütmeye kararlılıkla devam edeceğiz.

 

“KRİZLER İŞÇİ SINIFINI EZİYOR”
Ülkemiz ekonomik, siyasal ve toplumsal krizin yapısal hale geldiği, işçi sınıfının derin bir yoksulluğa sürüklendiği, enflasyon ve faizin tavan yaptığı birden fazla krizin iç içe geçtiği koşullarda işçi sınıfını bire bir ilgilendiren ücretlerde bir denge kurmak ve ücretin satın alma gücünü koruyabilmek gittikçe zorlaşmaktadır. Ülkemizde bu çerçevede ücretler her geçen gün insanca yaşayabilecek bir ücretten uzaklaşmaktadır. Emekçilerin geçinebilecek bir ücretten uzaklaşmasının enflasyon dışında da nedenleri vardır. Gelir adaletsizliği, vergi adaletsizliği de biz işçilerinin insanca yaşamasını etkilemektedir.

 

“VERGİ ADALETSİZLİĞİ SON BULSUN”
Diğer bir önemli konuda vergi adaletsizliğinin işçiler ve emekçiler üzerindeki yüküdür. Türkiye’de vergi adaletsizliği her geçen gün derinleşiyor. İşçilerin altında kaldıkları vergi yükü ve gelir dağılımı adaletsizdir. Zengin ve varlıklı rant çevreleri daha az vergi öderken, toplumun diğer kesimleri daha çok vergi ödüyor. Bu oran, gelişmiş ülkelerde ise tam tersidir. Bunun doğrudan bir sonucu olarak, ülkemizde bordrolu çalışan kesimin aylık ücretleri, verginin yılsonuna doğru yükselmesi ve vergi dilimlerine göre artması sebebiyle yılın ikinci yarısında ücretlerimiz sürekli olarak azalmaktadır. Bizler, kamuda Alın terinin karşılığını kazananlar Bir önceki aydan farklı olarak ne kazanıyoruz ki. Kardan, Ranttan ve faizden daha çok vergiyi ödüyoruz. Maalesef ortada alın terimizin karşılığından başka bir kazancımız olmadığı gibi, yılın ilk aylarındaki ödemelerimize kıyasla yılın son aylarında ödediğimiz elektrik, su, gaz paraları güncellemeler gibi sebeplerle artıyor, gelirimiz ise vergi nedeniyle düşüyor. Bu durum çalışan sınıf için yıldan yıla ekonomik açıdan ağırlaşan bir hal almaktadır.

 

 

“AZ KAZANANDAN AZ ÇOK KAZANANDAN ÇOK VERGİ”
Bizler her ay ayni ücreti, maaşı kazananlar için Adaletli bir vergi sisteminde olması gereken temel ilke “az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması”dır. Ülkemizde bu ilke tersine çevrilmiştir. Yıllardır büyük vergi yükü; ücret geliri ile yaşam mücadelesi veren işçilerin, emekçilerin omuzundadır. Tüm bunlar yetmezmiş gibi büyük şirketlere sağlanan vergi afları da ücretli kesimin daha yüksek oranda vergi vermesine neden olmaktadır. Son 10 yıllık süreçte toplanan vergilerin yüzde 92’sini ücretliler ödemiştir. Buna karşın bütçeden yapılan harcamalar sermaye sınıfına dönüktür. Emekçiler bütçeden eğitim, sağlık, ulaşım gibi hizmetleri ucuz ve nitelikli olarak alamamaktadır.

 

“EMEK ÜZERİNDEKİ VERGİ YÜKÜ AZALTILMALI”
Emek üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. Vergi adaleti sağlanmalıdır. Çok kazanandan çok az kazanandan az vergi alınan; karın-rantın-faizin vergilendirilmesine dayanan bir vergi sistemi kurulmalıdır. İşçilerin talebi, emekçilerin, halkın ve toplumun ihtiyaçlarını önceleyen eşitlikçi, demokratik, kamucu ve sosyal adalet ilkelerine dayanan yeni bir toplumsal düzendir.

“EMEKLİNİN DURUMU ORTADA”
Emeklinin durumu da ortadır. Avrupa da çalışan bir kişi emekli olduğunda isterse dünyayı gezerken, bizim emeklilerimiz; İşçi ve memur emeklilerimiz için maalesef ailesiyle birlikte bir restoran da bir yemek yemek ekonomik olarak lükstür. Emeklilerimiz geçinemiyor. Tezgahta fiyatlar aldı yürüdü. Emekliye ayrılan çalışanlarımız her ay ayın sonunu nasıl getireceğinin derdiyle dertlenmemelidir. Asgari ücretin altında emekli maaşlarına bir an önce dur denilmelidir. İnsan onuruna yakışır bir emekli ücreti Emeklilerin en doğal ve en onurlu hakkıdır. Tüm bu sömürü düzeni karşısında bizler emeğin hakları, demokrasi, eşitlik ve adalet için, Emeğin Türkiye’si için mücadele ediyoruz. Sermayeyi koruyan ve kollayan, işçi sınıfını ezen ve sömüren bu düzene karşı sesimizi yükseltiyoruz.”