İran-İsrail-ABD savaşı ve Türkiye.!
Çok hareketli günler yaşıyoruz. 13 Haziran’da komşumuz İran’a yönelik Siyonist İsrail’in başlattığı silahlı saldırılarla başlayan savaş 12 gün sürdü. Hepimiz biliyoruz ki, Siyonist İsrail’in İran’a yönelik saldırısı hiç birimiz için sürpriz değildi.
Savaş, bir anlamda malumun ilanıydı.!
13 Haziran ile 24 Haziran tarihleri arasında yaşanan siyonist İsrail’in İran’a yönelik saldırganlığını ve savaşı hiç birimizin kabulü mümkün değildi ve tarafımız belliydi. Türkiye, komşusu İran’ı Siyonist İsrail’in saldırganlığına karşı savundu ve kuşkusuz, bunun birden çok deneni var.
Birincisi, siyonistlerin yıllardır İran’a yönelik düşmanca tavırları ve saldırganlıkları biliniyor. Bugüne kadar İran’a yönelik gerçekleştirilen Mossad operasyonlarının ve ölümcül suikastlerin baş aktörü İsrail’di ve Siyonistlerin, İran’ın nükleer tesislerini ve çalışmalarını kendilerine yönelik bir tehdit unsuru olarak görmeleri 13 Haziran’a başlatılan saldırının temel gerekçesiydi.
İkinci neden İran’ın Hizbullah ve Hamas yanı sıra Yemen’le bölgede kurduğu Direniş Ekseni idi. Filistin ve Gazze’de diz çöktürülemeyen Hamas’ın varlığı ile Lübnan’a Siyonistlerin işgaline karşı direniş destanı yazan Hizbullah’ın varlığı, Yemen’e ordunun direngenliği Siyonistlerin ve ABD’nin korkulu rüyasıydı.
Üçüncü ve en önemli faktör, Siyonist İsrail’in İran’a yönelik saldırılarla yetinmeyeceği ve gerçek hedefin Türkiye olacağıydı. Gazze’ye siyonistlerin işgal ve saldırganlıklarının başladığı ilk günden başlayarak Türkiye, bu gerçeği biliyor ve görüyordu. Ülkeyi yönetenlerin düşmana ilk barikatın Gazze’de kurulup, oluşturulacağını söylemesi sadece bir gerçeğin ifadesiydi.
Bir anlamda, İran ve Lübnan halkının üzerine düşen her bomba Türkiye Halkının üzerinde patlıyordu. Ki, aynı zamanda unutmamak gerekiyor ki, Kuzey İran’da yaklaşık 40-50 milyon Türk de yaşamakta. İran’da olup bitenlere hiç bu gözle bakmadık ama bakmak gerekiyor.
Keza Siyonist İsrail’in kısa sürede İran’a hava savunma sistemlerinin kontrolünü ve denetimini ele geçirmiş olması, İran coğrafyasının bombalanması savaşın kısa sürede İran aleyhine ve Siyonistler lehine biteceği yönünde kimi kuşku ve iyimser yaklaşımları beraberinde getirdi ama öyle olmadı. İran, kısa, orta ve uzun menzilli balistik füzeleriyle İsrail’in savunmasını, çok övündüğü demir kubbesini felç etti ve İsrail’e tarihinde görmediği zararı verdi. Siyonist İsrail’in İran karşısında güç duruma düşmesi nedeniyledir ki, Efendileri ABD devreye girdi ve İran’daki nükleer tesisleri bombaladı.
ABD emperyalizminin bir anlamda ‘balıklama’ İsrail- İran arasında yaşanan silahlı çatışmaya girmesi bir sürpriz miydi, Hayır.! Çünkü, İşgal edilen Filistin toprakları üzerinde kurulmuş İsrail, aynı zamanda emperyalizmin bir karakol devleti, bir terör devleti olarak varlığını sürdürüyor. Yani Efendileri emperyalist ülkelerin ilgi ve desteği olmadan bu kukla ve korsan devletin yaşayabilmesi mümkün değil. Başlangıçta İngiliz emperyalizminin himayesinde kurulmuş bulunan Siyonist İsrail’in günümüzdeki efendisi ve Patronu ABD emperyalizmi. O nedenle Gazze-Filistin, Lübnan ve İran’dan sonra Siyonizm ve emperyalizmin öncelikli hedefinin Türkiye olduğunu görmek ve bilmek, ülke olarak hazırlıklı olmak gerekiyor.
İşte tam da bu konuda başlayan zafiyetlerimiz, zayıflıklarımız söz konusu. ABD Başkanı Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sırnaşmaları ve öpücük dağıtmalarının bu ülke için hiçbir anlamı ve hükmü bulunmuyor. Türkiye’nin ulusal bağımsızlığına ve egemenliğine ABD ve kuklacısı Siyonist İsrail, düşmandır. NATO ve AB, bu düşmanlığın organize suç örgütleridir.
Öte yandan, Iran’a yönelik saldırılar; bazı İranlı muhalif gruplar ile ABD ve Almanya tarafından olumlu karşılandı ve İran'ın bir an önce nükleer bir anlaşmaya varması yönünde baskı unsuru olarak değerlendirildi. Fransa, Kanada ve Birleşik Krallık gibi ülkeler ise İsrail'in meşru müdafaa hakkını vurguladı.
Pekiyi, bu manzara bizler için garip yada sürpriz mi, yine Hayır.! Bu toprakların ve coğrafyanın insanları, Osmanlı’nın nasıl paramparça edilip, yağmalandığını, Mondros ve Sevr dayatmalarını, adeta bir akbaba gibi üzerimize çullanıldığını ve Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde verilen Ulusal Kurtuluş Savaşını bilir. O nedenledir ki, ABD Başkanı Trump’ın Türkiye’ye yönelik gülücüklerinin bizler için hiçbir anlamı ve hükmü bulunmaz. Sempati ile karşılanmaz. Biz, düşmanlarımızı iyi bilir ve iyi tanırız ve emperyalizmin yeminli düşmanlarıyız.!
12 gün süren İran-Siyonist İsrail savaşı kendi içinde bir çok ders barındırıyor. Siyonist İsrail, böylece kardeş İran eliyle dokunulmazlığını yitirdi. ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine yönelik bombardımanı ne kadar yıkıcı olursa olsun İran için hiçbir şey ifade etmiyor.
Türkiye, içerde anlamsız siyasi it dalaşlarını bir an önce bitirmeli. Milli birlik ve beraberliğini güçlendirmeli. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yerlilik ve millilik vasıflarının güçlendirilmesinin ve özellikle hava savunma gücünün yetkinleştirilmesinin önemini bir kez daha gördük ve yaşadık. Güçlü Türkiye, hem bölgemizde hem de dünyada barışın ve huzurun, adaletin güvencesi olacaktır.
Esen kalın..