Liberaller ve Neoliberallerin Mavi Vatan düşmanlığı,!

ABD merkezli Chrest Foundation Vakfı tarafından on binlerce dolar fonladığı ortaya çıkan Medyascope ile liberal çevrelerin sözcülüğünü yapan Diken gibi medya kuruluşları, son günlerdeki mesailerini “Mavi Veten” düşmanlığına ayırdı.

 

CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Namık Tan’ın TBMM kürsüsünden Mavi Vatan'ı bir "masal" olarak nitelemesi, liberal çevrelerdeki Mavi Vatan düşmanlığı ayyuka çıkardı. CHP’li Tan’ın geçen günlerde Türkiye'nin deniz aşırı maceralara yeltendiğini söylemesi gündem olmuş, çok sayıda siyasetçi ve asker Tan’a tepki göstermişti.

Başlayan tartışma üzerine Medyascope ve Diken gibi yayın organları üst üste yazılar yayınladı, programlar düzenledi.

Önceki gün Medyascope’ta düzenlenen bir programın konuğu Türkiye'nin Eski Erbil Başkonsolosu Aydın Selcen ve Emekli Büyükelçi Selim Kuneralp oldu. Mavi Vatan tartışmasının masaya yatırıldığı programda Selcen, “Mavi Vatan masaldı”, “Doğu Akdeniz'de faaliyet yürütmemiz akılsızlıktır.” ve “Sismik araştırma ve sondaj gemileri alarak paraları denize attık, bunun yerine Batılı şirketle anlaşmalıydık.” dedi.

 

Kuneralp ise “Doğu Akdeniz'de Yunanistan ve GKRYi yok sayamayız!” derken, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de araştırma yaptığı suların tartışmalı sular olduğunu ileri sürdü.

BATILI ŞİRKETLE ANLAŞIN ÇAĞRISI

Programda Aydın Selcen, “Mavi Vatan bir slogandan ibaret, ne bir konsept ne bir strateji ne de bir doktrin.” diye konuştu. “Vatan diyerek bu Mavi Vatan işine bir kutsallık atfetmekten kaçınılmalı ve bunun resmen Türkiye tarafından kabul edilmiş bir politika olmadığının altı çizilmelidir.” çağrısı yağan Selcen, şu ifadeleri kullandı:

“Uzlaşı denen şey karşılıklı ödün vermek üzere… Yani uzlaşabilmek için bir ortak zemin bulmak lazım. Mavi Vatan konusu bana bunu düşündürüyor. Üç geminin toplam fiyatı 1 milyar doları aştı. Bir başka denize atılan para da bu oldu. Ayda 2,5 milyar doların S-400’e atılması gibi, ki onun maliyeti bir de F-35’e mal oldu. Fakat bu böyle olmaz, bunun dünya çapında bir tane şirketi vardır. Keşif konusunda tekeldir, onunla anlaşırsınız, bir iki ay gizlilik sözleşmesi yaparsınız, şu sahada ara dersiniz... Bugünün dünyasında bunların bir anlamı yok, bunlar akılsızca yapılmış işler.”

Moderatör Senem Görür Yücel de konuklara “Kavramı yaratanların ulusalcı, Avrasyacı olması ama kavramı uygulayanların İslamcı olması ne gibi sorunlar yarattı?” diye sordu. Bunun üzerine Selim Kuneralp, “İşte bu da Mavi Vatan’ın bir masal olduğu söylemini doğruluyor.” yanıtını verdi. Devamında Kuneralp, Türkiye’nin tezini şöyle alaya aldı:

“Doğu Akdeniz’in tamamı bana aittir. Girit, Rodos yoktur, giderim Libya’nın ancak bir bölümüne hakim olan ve o zaman onaylanmamış olan bir anlaşma yaparım, halka da bunu takdim ederim, herkes alkışlar. Sonra bu anlaşma atıl kalır önemli değil, unutulur gider, ertesi gün başka bir şey çıkar…”

MAVİ VATAN KARASULARI İLE SINIRLANDIRILMALIYMIŞ!

Medyascope’un yanında Diken adlı site de Mavi Vatan düşmanlığına kilitlendi. Onur Öncü tarafından “dış politika uzmanı” Aydın Sezer ile yapılan bir söyleşi yayınlandı. Söyleşide Sezer, Mavi Vatan kavramının karasuları ile sınırlı olması gerektiğini ileri sürerek, şunları söyledi:

“Vatan, bir ülkenin yasama, yürütme, yargı yetkilerini kullanabildiği alanlara deniliyor. Denizlerle alakalı bir vatan kavramı kullanacaksak, bunu karasularıyla sınırlandırmamız gerekiyor. Kıta sahanlığı sadece denizin dibindeki maden ve minerallerin çıkartılmasına müsaade edilen, sınırlı egemenlik hakkı tanınan bölgelerdir. Bunun üstündeki su kütlesinde bir hakkınız yoktur, üzerindeki hava sahasında bir hakkınız yoktur. Dolayısıyla orası vatan değildir. Vatan olmayan bir yerin vatan olarak adlandırılmasına ne yazık ki masal da diyebilirsiniz, hikaye de diyebilirsiniz, istediğiniz her türlü sıfatı kullanabilirsiniz.”

Ayrıca Sezer, “Libya’yla anlaşmada muhatap aldığınız hükümet, meşru bir hükümet değil.” dedi ve ekledi:

“Anlaşmanın uluslararası hukuk açısından bir geçerliliği yok.”

‘RUM-YUNAN AVUKATLIĞI’

Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı’nın liderliğini yaptığı Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi (TÜRKDEGS) de bu yayınlara tepki gösterdi. TÜRKDEGS’in sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, şu ifadeler kullanıldı:

“Türkiye’nin dış politikası bu insanlara mı emanet edilmiş? Dışişleri Bakanlığının bir takım eski görevlileri, Batılı ülkelerin dışişleri bakanlıkları ve yabancı STK'lar tarafından fonlanan platformlar üzerinden Mavi Vatan'a saldırmaya ve Yunan diplomatları kıskandıracak derecede Yunan-Rum avukatlığı yapmaya devam ediyor.”