Madde 1:

Türkiye Cumhuriyeti’nde ana muhalefet partisinin genel başkanına saldırmak bu kadar kolay olmamalı. Koruma zafiyeti dediğimiz şey aslında tam olarak bu olayda karşımıza çıktı. Özgür Özel’e saldıran adam bir katil hem de evlat katili. Ya elinde bir bıçak ya da cam parçası olsaydı ne olacaktı? CHP Genel Başkanı, “Halkı engellemeyin” diye bir talimat vermiş olabilir ama fark etmez, Türkiye’nin gergin sinirlerinin zerre zafiyete izin vermediği bir dönemden geçiyoruz.

Madde 2:

Kimse kimseye fikir, görüş ya da eylemlerinden dolayı saldırma hakkına sahip değil. Ne Özgür Özel’e ne de Özgür Özel’i savunan sıradan bir yurttaşa ya da tam aksi, bir Ak Partili ya da Ak Parti’yi savunan birisine vuramazsın, şiddet uygulayamazsın. Bize Türkiye’yi aklıyla sevenler lazım, farklı düşünene şiddet uygulamaya kalkanın Türkiye’ye sevgisinden şüphe ederim. İlk ifadesinde “Yemek kartı vermediler, sinirlendim” lafı da meselenin memleket meselesi olmadığının ispatı durumunda.

Madde 3:

Demokrasi dediğimiz şey, sadece seçim değildir, demokrasi olan bir ülkenin vatandaşı olmak 5 yılda bir sandık kurulduğunda oy vermek demek de değildir. Demokrasiye inanıyorsan, farklı seslere, farklı fikirlere ve onların örgütlenme özgürlüğüne saygı duyacaksın. Fikir, fikirle çürütülür, yumruk ve tokat sadece deriyi morartır ama fikri çürütemez.

Madde 4:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın saldırının hemen ardından Özgür Özel’i araması, iktidarın dört koldan saldırıya tepki vermesi önemlidir.

Erdoğan, aldığı tutumla, “Osmanlı torunuyum” lafının arkasına saklanan bu saldırganın ucuz kahraman ilan edilmesinin de önüne geçti.

Doğru olan, Türkiye’yi ileriye götürecek olan tutum, bu provokasyona önce Özel’in izlediği politikalara karşı olanların tepki göstermeleridir.

Madde 5:

CHP Genel Başkanı Özel’in provokasyondan sonra yaptığı ilk açıklama da çok önemli bir açıklama. Siyasi tansiyonun düşmesi adına, soğukkanlı ve doğru bir açıklama yaptı Özel. “Kimseye kırgınlığım yok” cümlesiyle, kraldan çok kralcılık yapmak isteyenlerin önüne geçmiş oldu.

Madde 6:

Bu saldırıdan bağımsız olarak, tartışmamız gereken bir konu daha var: 21 yıl önce iki cinayet işlemiş, üstelik kendi evlatlarını öldürmüş birisi bugün nasıl sokakta, aramızda dolaşabiliyor? Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, suç tarihinden dolayı eski mevzuatın uygulandığını açıkladı. “Şimdi olsa dışarıda olmazdı” açıklaması doğru ama bir noktada uzlaşmamız lazım. Cinayet ya da yaralama fark etmez, ıslah olmayanın infaz indirimleri dosya üzerinden yapılmasın. Islah olmayan, suç işleme alışkanlığından vazgeçmeyen gerekirse cezasının son gününe kadar hapiste yatsın.

İsrail’in sorunu Hamas değil Netanyahu

Suç bilimi, en tehlikeli insanın, kaybedecek bir şeyi olmayan insan olduğunu söyler.

Netanyahu, bir halka, kaybedecek bir şey bırakmadı.

Onun işlediği bu insanlık suçunun faturasını gelecekte İsrail’e kesmek isteyenlerin çıkması şaşırtıcı olmaz.

Sadece Filistinliler değil, Netanyahu’nun hedef aldıkları.

Tüm dünyada İsrail hükümetinin soykırım politikasını eleştirenleri anti-semitik olmakla suçluyor Netanyahu.

Başta ABD olmak üzere soykırıma sessiz kalmayan üniversite öğrencileri gözaltına alınıp, sınır dışı ediliyor.

Gencecik insanların hayat boyu verdikleri mücadeleyi bir anda sıfırlarsanız, onları kaybedecek bir şeyi kalmayan insanlar haline getirirsiniz.

O zaman teori başa döner, Netanyahu’nun insanlık suçlarının bedelini, hiç günahı olmayan Yahudilere ödetmeye kalkanlar türer.

İsrail’de bir üniversitede sessiz bir eylem yapıldı geçen hafta, soykırım karşıtı Yahudi ve İsrailli Arap öğrenciler, Gazze’de öldürülen çocukların fotoğraflarını sergilediler sessizce.

Üniversite bu eyleme katılan öğrencilerin uzun süre okuldan uzaklaştırılmasına karar verdi hemen.

Yetmedi, İsrailli Arapların, İsrail topraklarında yaşamaması gerektiğine dair kampanyalar başlattı İsrail aşırı sağı.

Kendi vatandaşlarının ülkeleriyle gönül bağını kopartan adam oldu soykırımcı Netanyahu.

İki hafta önce İsrail’in verdiği göç, özellikle de eğitimlilerin ülkeyi terk ettiklerine dair bir istatistik yayımladı Jerusalem Post.

Tüm bunları alt alta yazdığımızda İsrail için ulusal güvenlik tehdidi Hamas değil Netanyahu’nun kendisidir.

İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, iki yıldır iç savaş uyarısı yapıp duruyor ama İsrail, Netanyahu yüzünden büyük acılara doğru yol alıyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan rica…

Tarım ve Orman Bakanlığı çok doğru bir iş yaparak, ormanları temizleme kampanyası başlattı.

Geçen sene Ege’de vatandaşlarla beraber farklı ormanlara girip temizlik yaptığımız için bir hatırlatmada bulunmak isterim.

Kimi gönüllüler büyük bir iyi niyetle sadece ormanlardaki çöpleri temizliyorlar ama kurumuş kozalak gibi tutuşturuculara dokunmuyorlar.

Ormanları temizlerken yangından da korumak adına, kurumuş kozalak dahil tutuşturucu ne varsa, mutlaka toplamak lazım...