İttihat-Terakki ve Mukavemet Yılı!
Haber
02 Ocak 2025 - Perşembe 05:29 Bu haber 234 kez okundu
 
İttihat-Terakki ve Mukavemet Yılı!
Bu asil millet yokluğu da bilir, varlığı da… Yunus'un dediği gibi: Ne varlığa sevinir ne yokluğa yerinir… Ekonomisi ile meşgul edilmeye mecbur edilse de ülkenin güvenlik, bütünlük gerçeklerinden asla uzaklaşmaz!Ekrem Ataer yazdı....
Türkiye Haberi
İttihat-Terakki ve Mukavemet Yılı!

Genelde gazetelerde yeni yılın ilk günlerinde; geçmiş yıl gözden geçirilir, geleceğe dair duygu, düşünce, beklentiler, umutlar yazılır çizilir... İyi niyet ve beklentilerin olması insan ve topluma bir anlamda moral değer kazandırır. "Alice de çıksın artık şu Harikalar Diyarı'ndan" dedirtecek kıvamda olmadığı müddetçe umut tabii ki olacaktır.

Toplumları umutsuzluğa sıkıştırmak, yapabilirliklerinden uzaklaştırır, özgüveni zedeler ve beraberinde de teslimiyeti getirir. Tabii ki 2024’te birçok olumsuzluğu, içinden çıkılması zor süreçleri yaşadık ama ulusal dirayetimizle altından kalkacağımıza dair umudumuzu hiç yitirmedik. Onun içindir ki umut derken boş hayalleri değil, geleceğin irademizle değişebileceğine olan inancımızı işaret ediyoruz.

Umut direnci tetikler!

Bu millet bu günlere; Çin saraylarına esir düşen hakanlarını, prenseslerini kurtararak, Moğol baskılarını püskürtüp yeni bir devlet yaratarak geldi. Bu millet Sarayın pencerelerine çevrilmiş top mermilerini geri püskürtüp, kendi küllerinden kendini tekrar var ederek geldi.

Ne güzel söylemiş Akif:

“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım!”

Ezcümle; bizim bir hayalimiz var, bizim bir programımız ve tarihe söyleyeceklerimiz, bırakacak izlerimiz var, tabii ki ütopyalarımız olacak. Geleceğin bizlerin elinde olduğunu bu yıl da söyleyeceğiz. Değiştirip, dönüştürmenin; emeği, gayreti, azim ve gücü örgütlemekten geçtiği gerçeğini bu yıl da haykıracağız.

Ütopyamız; her yakaladığımız hedefin zaferine aldanmayıp, önümüze yeni hedefler koymak, ona doğru koşmaktır. Tarih içindeki sürekliliğimizi de bu bitmek bilmeyen kovalamacaya borçluyuzdur. Bu kovalamaca bir hülya, bir rüya değil umudun ete kemiğe bürünmesi için çıkılan yolun haritasıdır.

Umut, havası alınmış cam şişedeki son oksijen molekülü gibidir tektir… Ne kendine ne de şişeye faydası vardır. İki yol vardır ya şişenin kapağını açmak ya da şişeyi kırıp son oksijen molekülünü kurtarmak. Kapağı açmak ya da şişeyi kırmak için de sözde değil, Hacı Bektaş-ı Veli'nin işaret ettiği gibi: özde! bir olmak, iri ve diri olmak gerektir. Birlikte olmak, birleşe birleşe yürümek gerektir.

“İttihat” ruhumuzun canlanmasına ihtiyaç vardır!

Ancak o vakit hem kendimizin hem de birbirimizin gücünü kudretini hissederiz. Daha önce hissetmedik mi? Hissettik… Bizi tekrar yükseltecek, geliştirecek, ilerletecek olan İttihat yani birlik cephesinin daha da gelişmesi ile mümkündür. İki bin yıllık tarihimizde İhaneti, zulmü, vatanın parsellenmesini çokça yaşadık. Her seferinde ayağa kaldırdığımız ittihat gücümüzle daha yükseldik, daha da ilerledik. Yükseldik, yüceldik terakkî ettik… Her seferinde biz kazandık.

Onlar kaybederken, İttihâdımızı koruyup "Terakkî"nin yolunu açtık!

2025'e girdiğimiz şu günlerde milletin temel sorununun ekonomi olduğunu söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Lâkin son asgari ücret belirlemesi ve sonrasında yapılan: "beğenen beğenir, çok iyi zam yaptık, beğenmeyen fazlasını versin" açıklamaları toplumu hem germiş ve hem de daha da hayati sorunlardan uzaklaştırmıştır!

Daha açık söyleyeyim vatandaşta yaratılan gergin ortamla, halkın öncelikli algısı haklı olarak ekonomi makasına sıkıştırılmıştır! Asgari ücret düzenlemesinden sonra "zor bir süreçten geçiyoruz, biraz daha dişimizi sıkacağız, son bir fedakârlık daha" benzeri açıklamalar beklerdim. Tam tersini duyduk.

Bu milletin daha da üzerine gelmeyin!

Halkı bu kadar ekonomik umutsuzluğa sevk etmek, millet dediğimiz bedenin bağışıklığını düşürür. Aklı ile alay edilen milletin yanıtı ise çok sert olur. Açık söylüyorum; grevlere, direnişlere, iş bırakmalara, kapınıza atılacak yazar kasalara hazır olun. Son Osmanlı dönemi kapitülasyonlarını andıran özelleştirmelere karşı işçi, "Milli Ekonomi" diye bağırıyor.

Umarım yalnızca duymuyorsunuz! Tarladaki ürün tüketiciye gelene kadar en az 50 katına çıkıyor ve göstermelik denetimlerle geçiştirmeye çalışıyorsunuz. Devlet içinde neredeyse devlet olan "Market Mafyası"na karşı acizsiniz.

Vatandaşın ihbarı üzerine garip bir "denetleme" sistemi geliştirdiniz. Kur Korumalı Mevduat'a dayalı tahminlerinizin yerle bir olmasının daha hesabını vermeden "Tahmini Eflasyon" diye başka bir hayalin peşine takıldınız. Bu millet sizin tahminlerinizle değil, etiketlerdeki gerçekle yaşıyor. Umarım yalnızca görmüyorsunuzdur!

Bu asil millet yokluğu da bilir, varlığı da… Yunus'un dediği gibi: Ne varlığa sevinir ne yokluğa yerinir… Ekonomisi ile meşgul edilmeye mecbur edilse de ülkenin güvenlik, bütünlük gerçeklerinden asla uzaklaşmaz!

Bu anlamda hiçbir güç ya da güç odağı fırsatı gânimet bilmesin yine yanılırlar! Millet her şeyi görüyor ve anlıyor ama şimdilik susuyor. İhanet, zaaflı anı kollar biliriz. Unutmayın ekonomi bu milleti ancak zorluğa düşürür, zaafa değil! "Kızılca Günler "de ayağa kalktığımızı da hesap sorduğumuzu da çok iyi bilirsiniz. Aklınızı başınıza toplayın, millete ve tarihe yüzünüzü dönün.

İttihat'ı da Terakki'yi de yaşayan bu toplum elbet mukâvemet'i yanı direnmeyi de ajandasına alır bilesiniz.
Neyine güveniyorsun? derseniz onu da söyleyeyim:

Tarihime… Benim tarihimde Namık Kemal var, Talat Paşa var, Kara Fatma var, Mustafa Kemal var… Damat Feritler, Püsküllüler, Kubilay'ın katilleri, Şeyh Saitler, Said Nursîler, hele ki Fetullahlar hiç yok… İşte ona güvenirim

2025 İttihat'ın, Terakki'nin ve gerekirse mukâvemet'in yılı olacaktır diye düşünüyorum.

Kaynak: Editör:
Etiketler: İttihat-Terakki, ve, Mukavemet, Yılı!,
Yorumlar
Haber Yazılımı