Marx’ın ayak izinde
Haber
10 Mart 2025 - Pazartesi 01:02 Bu haber 212 kez okundu
 
Marx’ın ayak izinde
142. ölüm yıldönümünde Karl Marx’ın ayak izini sürerek Londra’da nerelerde kaldığını, ne tür çalışmalar ve örgütlenmeler içinde olduğunu ve ne gibi sorunlarla yüz yüze geldiğini araştırdık.
Dünya Haberi
Marx’ın ayak izinde

HAYRETTİN AYDIN

Büyük düşünür, devrimci komünist, Bilimsel Sosyalizm’in babası Karl Marx, 14 Mart 1883’de son sürgün yeri Londra’da 65 yaşında gözlerini kapadı. Bütün hayatını uğruna mücadele ettiği işçi sınıfına adayan Marx, gene hayatı boyunca hummalı bir çalışmayla ortaya koyduğu dev yapıtı Kapital’i insanlığa armağan etti. Ancak Marx, sadece Kapital’i yazmadı, ya da sadece işçi sınıfı ve dönemin sosyalist grupları içinde örgütlenmedi; gene başka bir aristokrat aileden gelen sevgili karısı Jenny’yle birlikte tüm hayatı boyunca geçim sıkıntısı, evden atılma, haciz, sınır dışı edilmeler ve sürgünlerle de uğraşmak zorunda kaldı.

Marx, Avrupa’daki 1848 başarısız devrimlerinden sonra daha yeni Londra’ya ayak bastığında yakın zamanda yeni bir devrim dalgasıyla tekrar Almanya’ya döneceğine kesin gözüyle bakıyordu. Aynı şekilde, Marx’ın ardından İngiltere’ye geçen Engels, Marx’ı ekonomik olarak desteklemek için sadece kısa bir süre olacağını düşündüğü işine, babasının Manchester’daki fabrikasında tekrar başladı. Ancak Avrupa tarihi başka bir mecrada aktı! Marx hayatının sonuna kadar 35 yıl İngiltere’de kaldı, Engels ise en iyi 20 yılını fabrikada geçirdi.

 

Biz de 142. ölüm yıldönümünde andığımız büyük düşünür Marx’ın ayak izini sürerek Londra’da nerelerde kaldığını, ne tür çalışmalar ve örgütlenmeler içinde olduğunu ve ne gibi sorunlarla yüz yüze geldiğini bulmaya çalıştık. İlk işimiz, 2012’den beri Londra’da yapılan Karl Marx Yürüyüş Turu’na katılmak oldu. Rehberimiz, gazetemiz  yazarlarından Michael Roberts’ın öğrencisi Mark’la Piccadilly Circus’ta başlayan turumuz yaklaşık iki saat sürerek British Museum’da sona erdi.

Hayatını işçi sınıfının davasına adayan Marx’ın başından geçenlere bir göz atalım.

EKİM 1843’DE PARİS’E GİTTİLER

Marx’ın, 1842-43’de Reinischer Zeitung’da politika editörü olarak çalıştığı dönemde Almanya’da (Prusya) sert bir diktatörlük vardı. Ancak Marx’ın köylü yoksulluğu, dokumacılar isyanı ve mülkiyet ilişkilerini sorgulayan yayınları ve okur kitlesinin artması devleti alarma geçirdi, çok geçmeden gazete yasaklandı. Marx, Prusya’da özgür düşüncenin tamamıyla ortadan kalktığını düşünüyordu. Haziran 1843’de Jenny’yle evlendi, Ekim 1843’de de Paris’e gittiler. 1 Mayıs 1844’te ilk çocukları Jenny doğdu.

 

Daha o dönemde Marx, maddi çıkar ve kar amacı güden kapitalizmin toplumsal gelişmeye set çeken bir pranga olduğunu fark etmişti.

MARX VE ENGELS’İN DOSTLUĞU

Marx ve Engels mektuplaşmalar üzerinden hali hazırda tanışıyorlardı. Ancak yüz yüze ilk görüşmeleri Ağustos 1844’te Paris’te gerçekleşti. Dokuz gün süren yoğun bir tartışma içine girdiler! Bu, hayat boyu sürecek arkadaşlığın ve yoldaşlığın başlangıcıydı. Tartıştıkça ilerde Komünist Manifesto da dahil tüm çalışmalarının temelini oluşturacak ekonomi, siyaset ve felsefede ortak zeminde olduklarını keşfettiler.

PARİS’TEN SINIR DIŞI EDİLİP BRÜKSEL’E GİTTİ

Paris’te Marx tanınmıyordu, buna karşın Heine, Balzac, Bakunin ve Chopin gibi radikal aydınlar Paris’e yerleşmişti. Marx bu ortamda adeta serpildi. Şubat 1844’de ancak iki sayı yayınlanan Alman-Fransız Yıllığı’nı hazırladı. Dergi içerikleri ve editörler, Prusya İçişleri Bakanlığı tarafından hainlikle suçlandı, Prusya topraklarına girdiklerinde tutuklanacakları ilan edildi. İş bununla da kalmadı. Ocak 1845’te, Paris’e gelmelerinden 15 ay sonra, Prusya hükümetinin talebi doğrultusunda Marx ve ailesine 24 saat içinde Fransa’yı terk etmeleri dayatıldı. Aile, 1830’dan beri siyasi özgürlüğün olduğu Belçika’ya geçti, ancak diğer siyasi sığınmacılara gösterilen hoşgörü Marx’tan men edildi: Belçika siyaseti hakkında yazması yasaklandı!

Jenny ikinci çocuğuna hamileydi. Nisan 1845’te Westphalen ailesi evdeki hizmetçilerinden Helena Demuth’u yardımcı olması için Marx ailesine gönderdi. Eylül’de de ikinci çocukları Laura doğdu.

Bu dönemde Marx, bugün mezar taşına da kazınmış olan ünlü deyişini içeren Feuerbach Üzerine Tezler’i yazdı: “Filozoflar dünyayı çeşitli şekillerde yorumladılar; fakat asıl mesele onu değiştirmektir.”

Gene bu dönemde Marx’la Engels birlikte Alman İdeolojisi’ni kaleme aldılar (1845-46).

KOMÜNİST BİRLİK (COMMUNIST LEAGE) VE KOMÜNİST MANİFESTO

League of Just (Adil Birlik), daha 1836’da Paris’te bir gurup Alman sanatçı tarafından kuruldu. İsviçre ve Londra’daki Alman toplumuyla derin ilişkiler içindeydi. Gizli bir örgütlenmeydi ve giderek komünist düşünceleri destekler oldu. Denebilir ki, gelecekte bütün dünya üzerindeki komünist ve sosyalist örgütlerin tohumlarının atıldığı bir örgütlenmeydi. League of Just 1847’de Marx ve Engels’i birlikte çalışmaya davet etti ve gene Marx ve Engels’in önayak olmasıyla adını Communist Leage olarak değiştirdi.

Daha önce ‘Bütün insanlar kardeştir’ sloganı da değiştirilerek yenisi kabul edildi: Bütün Ülkelerin İşçileri, Birleşin!

Bu ara, Şubat 1847’de Marx’ın üçüncü çocuğu, ilk oğul Edgar doğar.

Kasım 1847’deki ikinci kongrede Marx ve Engels’in komünizmin maddi önkoşullarıyla ilgili teorileri tartışılır. Kongre yeni bir tüzük ve parti programı kabul eder ve Marx ile Engels’e bir eylem programı yazma görevi verir. Böylece, Komünist Manifesto doğmuş oldu ve Şubat 1848’de ilk baskısını yaptı. Avrupa’yı kasıp kavuran 1848 devrim hareketleriyle koşut dönemde yayınlanması Manifesto’nun etkisini kat be kat artırır. Manifesto, özetle toplumsal tarihi sınıf çatışmaları tarihi olarak tanımlar.

Hemen ardından, 2 Mart’ta Belçika Kralı’nın emriyle Marx’a 24 saat içinde ülkeyi terk etmesi emredilir, Marx ve Jenny tutuklanır. Serbest bırakılıp evlerine döndüklerinde, Fransa Kralı’nı deviren geçici devrimci hükümetin ‘Paris’te yaşayabilirsiniz’ diyen mektubunu bulurlar.

1848 DEVRİMLERİ

Paris adeta sevinçten havalara uçuyordu. Avusturya’da hakim sınıflar iktidardan indirilmiş ve ülkeden kaçmışlardı. Alman komünistlerin halkın silahlandırılması, üretim ve hizmetlerin kamulaştırılması talepleri gündeme oturmuş, Berlin’de büyük protestolar düzenlenmişti. Fransa kralı tahtını bırakmış, yeni devrimci Fransız hükümetinin desteğiyle devrimi Almanya’ya yaymak amacıyla Alman şair Georg Herwegh liderliğinde bir Alman Birliği oluşturulmuştu. Marx ve Engels Köln’e geçip kendi ceplerinden The Rheinisher Zetung’u yönettiler. Demokrasi ve proletarya taleplerinin bayrağı oldular. Kaiser’e, aristokrasiye ve feodal ilişkilere karşı mücadele ettiler.

Ancak 1848 Haziran’ında Fransız işçi sınıfının burjuvaziye karşı ayaklanması, feodalizme karşı ittifak içinde olan işçi sınıfı ile burjuvazi arasındaki kırılganlığı ortaya çıkarmış, bu ayaklanma burjuvazi tarafından bastırılmıştı. Genç burjuvazi, kapitalizmle içli dışlı olan feodal lordlar ile yeni bir ittifak kurup, Berlin’deki demokratik protestoları da bastırmıştı. Karşı devrim rüzgarı tüm Almanya’yı sarar. Viyana’da devrimci lider Robert Blum kurşuna dizilir. Marx’ın uyarılarına karşın Fransa’dan Almanya’ya geçen Alman Birliği Prusya birliklerine yenilir. Engels’in de Baden’de August Willich önderliğinde katıldığı devrimci hareket yenilgiye uğramıştı. Almanya’da basın özgürlüğü ortadan kalkar, meclis kapatılır. Marx hakkında da birkaç kez dava açılır ve gazete kapatılır.

 

VE LONDRA’YA GELİŞ

Haziran 1849’da Marx ailesi kendini tekrar Paris’te buldu. İçişleri bakanlığının ‘Fransa’nın kuzeyindeki bataklıklara sürülüp yok olacaksın’ tehdidinden sonra Marx Londra yolunu tuttu. Marx, son sürgün yerine doğru yola çıkarken henüz 31 yaşındadır. Engels de yargılamalardan kaçınmak için Kasım 1849’da Marx’a katılacaktır.

Hemen kolları sıvarlar, yeni bir dergi hazırlığına girişirler, ancak birkaç sayı sonra para biter, planlar ertelenir.

Marx ailesi Londra’ya ilk geldiklerinde, bugün olduğu gibi o zaman da üst sınıfların yaşadığı Chelsea’de kalırlar. Üç çocukları (Jennychen, Edgar, Laura) ve yardımcıları Helene Demuth’la beraberdirler. Jenny dördüncü doğumunu yapar (Kasım 1849), Marx’ın babasının adını alan Heinrich (Guido) aileye katılır, ama hastadır. Bu dönem haftalık kiralarını ödeyemezler, eşyalarıyla birlikte sokağa atılırlar, borçları için en değerli eşyaları haczedilir.

BİRİNCİ ENTERNASYONAL (FIRST INTERNATIONAL)

1852’de dağılan Komünist Birlik’ten sonra 1864’te daha geniş ve kapsayıcı, Komünist Birlik’in ardılı diyebileceğimiz; Polonya, Almanya, İtalya, Fransa, İsviçre ve İngiltere’den ulusalcılar, sosyalistler, anarşistler ve komünistlerin Londra Covent Garden’daki St Martin’s Hall’de bir araya gelerek Uluslararası İşçi Derneği’ni kurduklarına tanık oluyoruz (International Working Men’s Association, Eylül 1864). Marx, Birinci Enternasyonal da denilen bu dernekte merkezi bir rol oynar.

Sadece İngiltere’de 15 bin işçi derneğe üye oldu. 1866’da çoğu Birinci Enternasyonal üyesi işçi Reform Leaque şemsiyesi altında Hyde Park’taki büyük mitinglere katıldı. Bu yıllarda Marx’ın Chalk Farm’daki evi tüm Avrupa’dan ve Amerika’dan gelen sosyalistlerce dolup taşıyordu.

KAPİTAL VE SESSİZLİK

Eylül 1867’de nihayet Kapital’in birinci cildi Hamburg’ta basılır. Bir kaç değerlendirme dışında Kapital’in basımının büyük bir sessizlikle karşılanması Marx, Jenny ve Engels’de büyük hayal kırıklığına neden olur. Marx da hayatı boyu üzerinde çalıştığı bu eserin yaşadığı sürece hiç bir meyve vermeyeceğini anlamıştı.

1871 PARİS KOMÜNÜ

1870’te 3.Napolyon ordularını yenen Bismarck Paris’i kuşatmış, bu kuşatmaya direnmek için Ulusal Muhafız Birliği oluşturulmuştu. 18 Mart 1871’de Fransız hükümeti ordu birliklerini Ulusal Muhafızlar üzerine sürünce galeyana gelen halk şehrin idaresini ele geçirmiş, hükümet ve bürokratlar Versailles’e kaçmışlardı.

Marx ve Birinci Enternasyonal başlangıçta bu koşullarda bir ayaklanmanın başarısız olacağını ve yenileneceğini düşünmüşlerdi. Daha sonra Marx ve Engels Merkez Bankası’nı ele geçirmedikleri ve Versailles hükümetine zamanında saldırmadıkları için Komün’ü eleştirdiler. Karşı devrim güçleri Paris’i ele geçirmek için çok sert bir atağa geçtiler. Fransız esirleri serbest bırakması için Bismarck’la anlaşan Versailles hükümeti şehri sokak sokak ele geçirdi ve Paris Komünü düştü (28 Mayıs 1871). ‘Kanlı Hafta’da binlerce insan öldürüldü, on binlerce kişi tutuklandı ve dört binden fazla insan Yeni Kaledonya’ya gönderildi. Kaçabilenler İngiltere ve Amerika’ya gittiler.

Paris Komünü’nün düşmesi Birinci Enternasyonal içindeki görüş ayrılıklarını ve tartışmaları da alevlendirmişti. Marx ve Engels’in önerisiyle önderlik merkezi New York’a taşınır, 1876’da kendini fesheder.

1875’te ise aile gene Maitland Park Road’da bulunan numara 41’e, Marx’ın son nefesini verdiği ikametgaha taşınmıştı. Marx yaşamının son yıllarını Kapital’in diğer ciltlerini bitirmek için her zaman olduğu gibi yoğun bir araştırmayla geçirdi. Diller, matematik, antropoloji, kimya ve daha birçok alanda çalışmalar yaptı.

ÖLÜMLER

Marx’ın eşi Jenny von Westphalen, 2 Aralık 1881’de karaciğer kanserinden öldü. Engels, Marx’ın da o gün öldüğüne inanır. Yaşama inancı kaybolmuştur. Nitekim 14 ay sonra, bu büyük insan henüz 65 yaşındayken dünyaya veda eder. O gün Engels, Marx’ın ziyaretine gelmiştir. Mezarı başında yaptığı konuşmaya şöyle başlar:

“14 Mart’ta, öğleden sonra saat üçe çeyrek kala, en büyük düşünür artık düşünmüyordu. Sadece iki dakika yalnız bırakmıştık. Geri döndüğümüzde koltuğunda sakince uykuya dalmıştı, bu sefer sonsuza dek.”

Yararlanılan Kaynaklar:

-Karl Marx Walking Tour

-www.marxwalks.com

-Karl Marx in London, 2018 (Karl Marx Walking Tour yayını)

-Doğum, ölüm, isimler ve önemli tarihler için DeepSeek (DeepThink R1)

 

Kaynak: Editör:
Etiketler: Marx’ın, ayak, izinde,
Yorumlar
Haber Yazılımı