Hipokrat, Galen ve diğerleri dili “sağlık barometresi” olarak değerlendirmiş ve dilin tanısal ve prognoz açısından önemini vurgulamışlardır. Dilin değerlendirilmesi tarihsel olarak tıbbi muayenenin önemli bir parçası olmuştur. Dilin şekli ve rengi geleneksel Çin tıbbında tanısal olarak incelenir ve gözlemlenir. Bazı modern tıbbi kaynaklar dili hala “fiziksel sağlığın aynası” olarak tanımlamaktadır. Bu, ağız mukozasının deriye kıyasla yüksek oranda yenilenme oranıyla ilgilidir; bu da sistemik durumların deriden daha erken ağızda ortaya çıkabileceği anlamına gelir. Siyanoz gibi fiziksel görünümler de genellikle ağızda daha kolay fark edilir.
DİL HASTALIKLARI ÇEŞİT ÇEŞİT
Dil hastalıkları konuşma, ağız hareketlerinde sınırlama, yemek yemede sorun ve zorlanmalara yol açabilir. Hatta dil hastalıkları nefes alıp vermeyi bile etkileyen ciddi sorunlar arasında bulunur. Dil, vücutta önemli görevleri ve sorumlulukları olan organdır. Bunların yanı sıra dil hastalıkları ağız ve diş rahatsızlıklarını ve ağız kokusu gibi yaşam kalitesini düşüren rahatsızlıkları beraberinde getirebilir. Dil hastalığı pek çok farklı nedenlerden dolayı oluşabilir. Bireyden bireye dil hastalığının oluşma şekli ve nedeni farklılık gösterebilir. Bunlardan bazıları, diş ve diş etlerinde meydana gelen enfeksiyonlar, geçirilmiş bazı ağır hastalıklar, beslenme eksiklikleri, alkol ve sigara tüketimi, ağız bakımının ihmal edilmesi, antibiyotik kullanımı, diş çürükleri ve iltihaplanmalarıdır.
Dil hastalığı, dilin hangi bölgesinde meydana gelmiş ise dilin o bölgesinde ağrı oluşur. Dil hastalıkları tat alma gibi rahatsızlık veren sonuçları beraberinde getirebilir. Hastalık nedeniyle oluşan bakteriler dilde şişliğe, renk değişikliğine neden olabilir. Dilin dokusunda değişiklik meydana gelmesi sorunuyla da karşılaşabiliriz.
Farklı nedenlere bağlı olarak çeşitli belirtiler gösteren dil hastalıkları şu şekilde sıralanabilir; Pamukçuk, ağız yanması sendromu, siyah kıllı dil, ağız kanseri, dil yangısı.
ukçuk: Dilin üst düzeylerinde veya yanakların iç yüzeyinde beyaz renkli tabakalar oluşması ile kendisini belli eder.
Ağız yanması: Alerjik durumlara, beslenme bozukluğuna bağlı olarak veya hormonal olarak ortaya çıkabildiği gibi ağız veya dilde bulunan sinirlerin zedelenmesi sonucuortaya çıkar.
Siyah kıllı dil: Tıbbi açıdan herhangi bir sorun oluşturmaz. Ancak estetik açıdan sorunlar meydana getirebilir. Kullanılan herhangi bir antibiyotik tedavilerin yan etkisi ile meydana gelebilir.
Ağız kanseri: Dilde meydana gelen şiddetli ağrılar, lekeler veya ağzın yeteri kadar işlevini yerine getirememesi, konuşmada zorlanma ağız kanserinin belirtileri arasında bulunur.
Dil yangısı: Bazı hastalıkların belirtisi olabilir. Ağızda harita şekline benzeyen şişlikler, çukurlarla kendini gösterir.
Sağlıklı şekilde olan insan dili genellikle pembe renklidir. Orta kalınlıklarda olan dilde herhangi bir çatlak veya hastalık bulunmaz. Sağlıklı bir insan dilinin üst kısmı hafif beyaz ve nemli bir yapıdadır. Dil kırmızı renkli ise besin eksikliği vitamin eksikliği anlamı çıkarılabilir. Özellikle kırmızı dil vitamini ve demir eksikliğini işaret eder.
Dil parlak kırmızı renkte ise kalp rahatsızlıklarının ve kan rahatsızlıklarının belirtisidir. Dil mor renkte ise yüksek kolesterolün habercisidir. Beyaz bir dil cilde rengini veren hücrelerin ölmeye başladığının belirtisidir. Vitiligo hastalıkları dilde beyazlık ile kendini belli eder.
YAŞAMIN TADI
Tat reseptör hücrelerini uyaran kimyasallara tat vericiler denir. Bir tat verici tükürükte çözündüğünde, tat iletimi yerleri olan tat alma kıllarının plazma zarıyla temas edebilir. Dil, sırt yüzeyinde birçok tat tomurcuğu ile donatılmıştır ve her tat tomurcuğu, belirli tat sınıflarını algılayabilen tat reseptör hücreleri ile donatılmıştır. Farklı tipteki tat reseptör hücreleri sırasıyla tatlı, acı, tuzlu, ekşi, baharatlı veya umami tadı olan maddeleri algılar. Dilin farklı bölümlerinin farklı temel tatlardan münhasıran sorumlu olduğu yönünde yaygın bir yanlış anlama vardır. Okullarda dil haritası şeklinde yaygın olarak öğretilse de bu yanlıştır; tüm tat duyumları dilin tüm bölgelerinden gelir, ancak belirli bölgeler belirli tatlara daha duyarlıdır.
DİL YOKSA KONUŞMA YOK
Dil, konuşma üretiminde birincil eklemleyicilerden biridir ve bu, dili hareket ettiren dışsal kaslar ve şeklini değiştiren içsel kaslar tarafından kolaylaştırılır. Özellikle, farklı ünlüler, ses yolunun tınlaşım özelliklerini değiştirmek için dilin yüksekliği ve geri çekilmesi değiştirilerek eklemlenir. Bu tınlaşım özellikleri, diğer armonikleri zayıflatırken, her ünlü için farklı olan belirli harmonik frekansları (formantlar) yükseltir. Örneğin, [a] sesi, dil alçaltılıp ortalandığında ve [i] sesi, dil kaldırılıp öne alındığında üretilir. Ünsüzler, ses yolundan geçen hava akışının kısıtlanmasıyla eklemlenir ve birçok ünsüz, dil ile ses yolunun başka bir kısmı arasında bir daralma özelliğine sahiptir. Örneğin, [s] ve [n] gibi alveolar ünsüzler dilin alveolar sırtına karşı eklemlenmesiyle oluşurken, [k] ve [g] gibi velar ünsüzler dilin sırtının yumuşak damağa (velum) karşı eklemlenmesiyle oluşur. Dil şekli, örneğin dilin ucunun geriye doğru kıvrık olduğu retrofleks ünsüzlerde olduğu gibi, konuşma eklemlenmesi için de önemlidir.
DİLİN KEMİĞİ YOK AMA...
Dil, ağzımızdaki kaslı bir organdır. Sindirim sürecinin bir parçası olarak çiğneme ve yutma için yiyecekleri manipüle eder ve birincil tat organıdır. Dilin üst yüzeyi (dorsum), çok sayıda dil papillasında bulunan tat tomurcuklarıyla kaplıdır. Hassastır ve tükürük tarafından nemli tutulur ve sinirler ve kan damarları ile zengin bir şekilde beslenir. Dil ayrıca dişleri temizlemenin doğal bir yolu olarak da işlev görür. Dilin önemli bir işlevi, insanlarda konuşmayı ve diğer hayvanlarda seslendirmeyi sağlamaktır.