14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği genel seçimlerine iki haftadan az bir zaman kaldı. İktidar ya da muhalefeti önde gösteren kamuoyu yoklamaları ve anketleri bugüne kadar yaşamımda hiç önemsemedim. Bir anlamda parayı veren düdüğü çalıyor ve seçmen, kamuoyu bir şekilde yönlendirilmeye çalışılıyor. Tabiri caiz ise, yapılan ‘algı operasyonu’ ve bu günümüzde çok profesyonel yöntemlerle gerçekleştiriliyor. Buna medya ve sosyal medya da dahil..

Ben seçim olayına ve yaşananlara farklı bir pencereden bakmanın anlamlı olacağını düşünüyorum. Örneğin, Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı listelerinden seçimlere katılacak milletvekili adayları belli ve biliniyor.

Örneğin, Ali Taylan Öztaylan, Harun Algül, Dr.Selim Panç, Fatma Sibel Salı, Turhan Çömez Güney Marmara bölgesinde Bandırma’nın çıkardığı, listelerde yer bulmuş isimler ve hepsi bölgenin, Bandırma’nın adayları. Yani bir anlamda, bir muz gibi, içinde yer aldıkları siyasi partilerin kabuğundan sıyırıp, bu insanları, insan ve kişilik olarak hepsi önemsenmeli diye düşünüyorum.

Neden ve niçin?

Çünkü, bu isimleri siyaseten içinde yer aldıkları siyasi partilere göre değerlendirdiğimizde bu isimlere yazık ettiğimizi, siyasetin acımasızlığı içinde insafsızca yargılayıp, insafsızca kıydığımızı düşünüyorum. Oysa ki, mevcut siyaset ortamının dışında da dolu dolu akıp giden bir yaşam var. Oysa ki, siyaseten kişileri ötekileştirme anlayış ve çabası, bu isimlerin bir insan oldukları ve insani niteliklerden, uzun yorumların korkunç bir acımasızlığı içinde barındırdığını hepimiz biliyoruz. Siyaset de bu olmamalı.! Sonuçta bu insanlar bizim insanlarımız ve içimizden birileri.

En genel siyaset terminolojisi, birbirini ‘hain’ ya da ‘vatan haini’ ilan etmek.

Ne kadar  kolay.. Böyle düşünüyor ve siyasal tercihte bulunuyorsan ‘hain’ ya da ‘vatan hainisin’ ithamları havada uçuşuyor. Siyasal duruş ve hareketler,  davranışlar buna göre ayarlanıp belirleniyor. Bunda kuşkusuz siyasi liderlerin büyük rolü var. Üslup berbat.!

Oysa ki, siyasal tercihi ne olursa olsun ne Taylan Oztaylan’ı, Algül’ü, Panç’ı,Fatma Sibel’i,Çömez’i bir anda tuvalet kağıdına indirgemek, buruşturup bir kenara  atabilmek mümkün mü? Yaklaşık 1 milyon yurt dışı seçmen oyunu kullandı ve bizlerin de sandığa gitmesine günler kaldı. On veya on beş gün sonra seçim bitecek ve yaşamlarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bir şekilde bu isimlerle yine aynı kentte karşı karşıya gelip, iyi veya kötü bir şeyler paylaşacağız.

Onun  için ‘vatan’ kavramı önemli..

Zehirli ve gittikçe de insan ilişkilerini zehirleyen bir süreçten, özellikle berbat bir üsluptan söz ediyoruz. Ortalıkta deli saçması itham ve iddialar dolaşmakta. Örneğin bugünden, gerçekleşen seçim sonuçlarına bağlı olarak kimi evlerin silah deposuna dönüştürüldüğü ve istediği seçim sonucuna ulaşamayanların ortalığı kan gölüne dönüştüreceği söylentileri bizim önümüze kadar geldi. Bu şayiaları neden ve kim/kimler çıkartıyor? Amaçlanan ne? Devlet, deli saçması bu tür söylentilerin kararlılıkla üzerine gitmeli. Seçimlerin güvenliği ve huzur ortamı titizlikle korunmalı.

Öyle ki. ben bile, bir gazeteci ve yazar olarak Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler ile ilgili yanlış anlaşılmaktan çekinerek, satır yazmaktan kaçınıyorum. Hassas ve kırılgan bir süreç. Özellikle sosyal medya dünyası ve paylaşımlar dehşet verici. Tarafların mahalle baskısı olarak ifade edilen baskısı korkunç. Kimse kimseyi anlamak ve  dinlemek derdinde değil. Kurt, puslu havayı sever denir. Bizde puslu hava peşinde olan ve koşan  ne kadar çok kurt kılıklı  çakal varmış..

Sabırla bekleyeceğiz. Seçimlerin sonucu netleşince, bizim de söyleyecek, yazacak sözümüz olacak. Şimdilik, kendinizi koruyun ve  esen kalın..