COVID 19 virüsü ile Eylül ayının son günlerinde ben, eşim ve oğlum tanışmaya nail oldu.
Bandırma ‘nın Yunan işgalinden kurtuluşu tören ve etkinliklerinde belediye ve Kent Konseyi’nin
düzenlediği bir dizi etkinlikte kent tarihinde ilk kez gerçekleştirdiğimiz anonim ‘Bandırma’
kitabının tanıtımı ile konuşmacı olarak katıldığım yine ‘Kurtuluş’ söyleşisi ve sonrasında
pandemiye yakalanarak, ailece karantina altına alındık. Bir daha ne Bandırma ne de Balıkesir 6
Eylül Belediyesi’nin Kurtuluş etkinliklerine, programlanmış söyleşilere, kitap fuarlarına ne ben
ne de oğlum katılma imkanı bulamadık.
Atalarımız boşuna söylememiş: Damdan düşenin halini damdan düşen anlar diye..Ben de
Covıd 19 virüsünün ne menem bir virüs olduğunu,yakalanmış ve yaşamını yitirmiş insanların
rahatsızlıkları döneminde neler yaşadıklarını başımıza gelenlerden sonra daha iyi anladım.
Covıd 19 aşılarımızı ailece düzenli ve hiç aksatmadan yaptırmış olduğumuz için hastalığı bir
nebze rahat geçirdiğimizi söyleyebilirim. Buna karşın illet tarifsiz sırt, böbrek ve eklem ağrıları
ile kişiyi meletiyor. Bir türlü sonu gelmeyen derin uykulara dalıyor ve kıtlıktan çıkmışçasına ne
bulursanız yiyorsunuz.
Haberlerden ve tanıkların anlatımlarından, doktor arkadaşlarımızın uyarılarından bildiğimiz için
özellikle su içmeyi,meyve tüketmeyi,takviye vitaminler almayı,yeşil sebzeyi,balık ile beyaz eti
öğünlerimizde eksik etmemeye özen gösterdik. Ağır yemeklerden şiddetle kaçındık.
Bu süreç içerisinde hekim arkadaşlarımızın virüs hakkında ortak görüşleri ise virüsün doğal
olmadığı ve laboratuarda üretilip bir şekilde ortalığa saçıldığı yönünde idi. Şaşırmadık.! Konu
ile ilgili virüsün ve etkilerinin ortaya çıktığı ilk günlerden bugüne okuduğumuz ve takip ettiğimiz
bilimsel haber ve makalelerde bu itham ve iddia ötesi bilimsel bir gerçeklik olarak bilimsel
çevreler tarafından zaten bu gerçek ortaya koyuluyordu.
Sürpriz mi,HAYIR..!
Başta ABD olmak üzere bir çok ‘gelişmiş’ ülkede biyolojik laboratuarlar da üretilen ölümcül
virüs ve bakteriler (Kuş ve Domuz gribi, SARS, Ebola, Veba, Zika, AİDS, gibi) artık magazin
dünyasının bile konusu oldu.Bunun teorisini, felsefesini,stratejik askeri politikalarını
geliştirenler bile var.Kuşkusuz uluslararası dev ilaç şirketleri,kartel ve tekellerini de unutmamak
gerekiyor. Son edinilen bilgilere göre ABD’de Covid-19 virüsü mutasyona uğratılarak 80
oranın da daha öldürücü bir virüsün yine laboratuarlarda üretildiğinden dem vuruluyor. Sonuç
olarak yaşadığımız dünyada hiç birimiz güvende değiliz.
Pandeminin yaşandığı ilk günlerde kapanmaların başlamasıyla aylarca evlerimize hapis olduk
ve sosyal hayatımız bitti. Ben de o günlerde yine yakın tarih üzerine çalışmalarımı
yoğunlaştırarak yeni kitabımı yazmaya başladım Hacimli bir kitap çalışması oldu ve adını ‘ Gök
girsin,kızıl çıksın’ koydum. Yılbaşına kadar baskı hazırlıklarının biteceğini ve 2023 yılının ilk
aylarında kitabımın okurlarımızla buluşacağına inanıyorum. Evet, yaklaşık üç yılı aşan bir
emekten söz ediyorum ve bu kitabımın da yayınlanmasıyla 13.kitabım da yayınlanmış olacak.
Bitti ya da son nokta mı, hayır.!
Yeni kitap çalışmalarıyla okurlarımızla birlikteliğimiz ve yolculuğumuz yine devam edecek.
Yazmak, bir yazar için yaşam biçimidir. Harfler ve sözcüklerle yoğrulmuş bir yaşamdan söz
ediyorum. Yazarlar için ürettiği her eser bir çocuktur. Uykusuz gecelerinin,sonu gelmeyen
araştırma çabalarının,emeğinin,çile ile yoğrulmuş özverilerinin,yazım ve düşün sevdasının,kara
sevdası ve aşkının paha biçilemeyecek ürünüdür.Onun içindir ki, her yazın ve düşün çabası,
dünyaları bir yazar ve düşün insanı için aynı zamanda ülke ve toplum için kutsaldır ve kutsidir.
Sonuçta Covıd 19 belasını ailece yendik ama ‘yendik’ demekle de olmuyor. Hastalığın sonraki
haftalarda insan bedeninde farklı etkileri ve sonuçları oluyor. Pıhtı atılması ve kalp krizi
etkilerini tümüyle ortadan kaldırmak için kan sulandırıcı kullanmak ve doktor kontrolü yanı sıra
kontrollü yaşama özen göstermek ve özellikle egzersiz ya da yürüyüş ile yorucu olmamak
kaydıyla spor önemli. Birey ve toplum olarak pandemiye geldi-geçti gözüyle bakıyor, koruyucu
önlemleri boşluyoruz. Oysa ki, gelip-geçen bir şey yok. Sinsi bir hastalık. O nedenle başta
hijyen olmak üzere mesafe ve maske önlemlerini titizlikle gözetmek gerekiyor. Aşılarını ihmal
etmiş, vurulmamış olanların da aşılarını vurulması şart. Çünkü, virüse karşı en koruyucu önlem,
aşı.!
Sağlıklı ve mutlu günler diliyorum. Esen katılın..
|
