Bozkurt işareti, Zulme direnişin yeminidir!
Haber
08 Temmuz 2024 - Pazartesi 15:46 Bu haber 528 kez okundu
 
Bozkurt işareti, Zulme direnişin yeminidir!
Şair Hüseyin Haydar,bozkurt vakasını ele aldı.
Türkiye Haberi
Bozkurt işareti, Zulme direnişin yeminidir!

“Türk-Oğuz beğleri, milletim, işitin! Üstte mavi gök çökmedikçe,

altta yağız yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir!

Ey Türk! Titre ve kendine dön”

(Bilge Kağan – Orhon Yazıtları)

 

Tarihsel Türk varlığının en önemli simgelerinden biri Bozkurt’tur. Derin Türk kültürünün yaşama bağlı, insanın direncini yükseltip düşmanın kuşatmalarını önemsiz kılan direnme yeminidir, iradesidir.

Bozkurt işareti dara düşen insanın, demir dağları eritip kurtuluşunun özgürlük simgesidir. İç savaş, kardeş katli için değil Türk’ün dünya bağımsızlığı ve başı dik yaşamını temsil eder. Türk milletinin savaşçı, direnişçi ruhunu, zalime boyun eğmeyen Türk birliğinin dirliği içindir.

İçine girdiğimiz Vatan Savaşıyla, ülkemizi kurtuluşa götürecek devrimci bir bütünleşme sürecinden geçiyoruz. Türk milleti, emperyalizme karşı Yükselen Asya’mızda birbirine karşı dağınık düzenden, birbiriyle bütünleşen birlik yoluna giriyor.

Bugüne dek çok yanıldık, çok aldandık. Artık hata yapma hakkımız yok. Ya ayrı kalıp kendi köşelerimizde yenilginin utancına katlanacağız ya da birleşip kurtuluş zaferini birlikte kutlayacağız.

Türk milletinin özgür yaşama iradesine yabancılaşmış, Amerika,NATO güdümlü Gladyo milliyetçiliğinin sonu gelmiştir. Milli Devrimciler, adanmış Türk milliyetçileri, Türk milli devletinin bağımsızlıkçı ruhuyla kenetleşmek zorundadır.

OTUZ BEŞİNCİ TABLET, KURT

Bozkırın aklı biz, kalbi biziz! Biz kurduz!

İleri atıldık günbatımına dek ve kurduk Roma’yı,

Geri çekildik, Çin Seddi’ne kadar, omuzlayıp kırdık kapıyı.

Biz biliriz Asya’yı, Ön Asya’yı: dost kimdir ya düşman kim!

Pençelerimizden boynumuza aşar dokuz iklim,

İnci gibi yağardı kirpiklerimize kar: Biz, hep bizdik.

Ama, biz değildik uluyan. Toprak uluyordu her efkâr.

Gök uluydu. Ulanırdı Tanrıya başkaldıran sesimiz.

Oraklar ekin biçsin diye, beslerdi kılıçları kızlar,

Bir ciğerimizden öbür ciğerimize koşardı kan.

Ordular da akardı kıtalardan kıtalara, biz de akardık.

Yetişip önlerine geçerdik asi halkların, içimizde bir pusula.

Derdi Karacaoğlan: Düşmanına bozkurt gibi boşan!

Kızıl gözbebeklerimiz ant içmiş bayrak gibi gergin.

Bırakın işlesin bizi hançer başlarına nakkaşlar.

Tanıdık insanı dünyada ilk biz. Yüreği yüreğimizdi.

Emzirdik atılmış çocuklarını, büyüttük, yürüttük.

Gılkamış rüyasında kimi gördüyse, biz onu gördük:

Pişmiş tuğlaya el bastık, hem dökülmüş tunca,

Ergenekon’dan çıkınca Uruk’un surlarını bir daha aştık,

Aşinadır bize, gezer oralarda hâlâ kutsal Asena.

Nasıl arka ayaklarımız basarsa ön ayaklarımızın izine,

Gideriz biz de izinden, kendi yasalarımızın, acılarımızın.

Kurtlar ağlamaz! Ama biz ağladık, iki yerde iki kez.

Atılıp baktık kayaların üstünden bir rezil çağa:

Kimliğimize bürünmüş zıplıyor Natocu bir kurbağa.

Bizi Kaşgarlı Mahmut’a sorun: Börü komşusun yemez.

Yemedik elbet, ama adımıza işlendi cinayet.

Kurda karşı kurtçuları affetmem, Türk’e karşı Türkçüleri!

ELLİNCİ TABLET, ERGENEKON

Yerleşmiş göğün çadırına, güneş ile kutlu ayça,

Seyrediyorlar Türk’ün ulu konağını gece boyunca:

Kadın, bebeğini emziriyor, uzanmış döşeğe,

Koca dalgın, eşeliyor ocakta yanan kızıl ateşi.

Sayıklıyor: Buraya konduk, burada ergenleştik,

Burada sıvadı bedenlerimizi demir dağlar,

Tırnaklarımız burada çıktı, süt dişlerimiz de,

Tarihin rahmine buradan aktık, döl verdik geleceğe:

Geniş Asyalarda dar günlerimiz ne tezmiş meğer.

Birden göksel çadırı dolduruyor hikmetli törenin sesi:

Uma kuşu sır veriyor: Demir dağı eritmesi zordur,

Ama, daha da zordur, demir dağı eritmenin düşüncesi.

Uma kuşu çırpınıyor: Ergenekon! Er gene!

Söyle ey taşlaşmış gece, kimdir Ergenekon?

Ana, göğsüne bastırıyor bebeğini: Göklerin yıldızıdır o!

Yaprak açan ağacımdır, dik yürüyen kocamdır.

Sıcak hava doluyor kafataslarından içeri,

Ateşi avuçluyor adam: İşte, diyor, işte budur!

Kara büyü bozuluyor o an, duyuluyor körüğün nefesi,

Erkeğin gövdesi Tuğrul kuşu gibi kabarıyor.

Yayılıyor çağrı ve demir dağ, tavadaki yağ gibi eriyor.

Selam sana ey çatlayan nar, ey yarılan çanak,

Işık taşan kapıdan sırayla geçiyor özgürleşen halk.

Dağları tartıyor ordular, yetkin elin gülleyi tartması gibi,

Çelik bozkıra akıyor eğerleri tuğralı atlar.

Kısrak başı damgamızı dört denizin arasına vurduk,

Yerlere göklere duyurduk karıncanın sesini,

Yetmiş iki burçlu ata güneşi evimize buyurduk…

Geniş Anadolularda dar günlerimiz ne tezmiş meğer.

Ne de kolay aldattılar eğri giden kardeşi,

Çakal hesabına bozkurt kanı dökene, “Ergenekon” dediler.

Ant içtiler ve Asena’nın en yiğitlerini biçtiler.

Adları Uğur’du, Doğan’dı, Taner’di, Turan’dı, Muammer’di,

Adları Bahriye’ydi, Bedrettin’di, Eşref’ti, Necip’ti…

Daha acı olacak kiralık katil toplayanların akıbeti.

Uma kuşu çırpınıyor: Ergenekon! Er gene!

Düşman planını bozan yiğitler Gladyo zincirinde,

Gladyo’nun gırtlağı yiğidin çelik pençesinde!

Ağır zincir şakırdıyor: Gel gene, demir dağı del gene,

Yedi kat yürek, yedi kat öfke, yedi kat bilim…

Yel kıbleden esiyor, bebeğimizi göğe kaldır sevgilim!

Kaynak: Editör:
Etiketler: Bozkurt, işareti,, Zulme, direnişin, yeminidir!,
Yorumlar
Haber Yazılımı