■ Yüzbaşı Volkan çizgi romanını okuyarak büyüyen kuşaklar için Türk Hava Kuvvetleri pilotları it dalaşlarında her zaman Yunanistan Hava Kuvvetleri pilotlarına karşı üstünlük sağlar, aynı ya da daha eski uçaklarla bile olsa pilot farkıyla çatışmaları mutlak bir üstünlükle tamamlar. Bu çizgi roman önermesinin doğruluğu 1990’lı yıllarda Ege semalarında test edildi ve gerçekten de Türk pilotlarının yetenekleri herkes tarafından kabul edilir hale geldi. FETÖ’nün Türk Hava Kuvvetleri’ne verdiği zararın ve pilot açığının ortaya çıkmasından sonra Atina’da “Türkiye en zayıf zamanını yaşıyor, aslında bu bir fırsat” yorumları yapan eski askerler olduğunu da biliyorum.

■ Teknolojik gelişmeler dünyada hava savaşı konseptini tamamen değiştirdi. Artık it dalaşlarına, pilotların büyük G kuvveti altında birbirlerini avlamaya çalıştıkları dönem geride kaldı. İçinde bulunduğumuz çağ, düşmanı önce fark edip, yüzlerce kilometre öteden vurma çağı. Bu çağda uçaklar artık sadece silahların ateşlenmeden önce taşındığı bir platform haline geldi.

■ Bu çağın hava savaşlarındaki en önemli unsurlardan birisi düşmanı önceden görmeyi, çoklu hedef takibini yapabilmeyi sağlayan AESA radarı. Bu radara sahip olan uçaklar 4.5’uncu nesil olarak tanımlanıyor. F-16’nın sadece Birleşik Arap Emirlikleri için üretilen Block-60 ve tüm Block-70 modellerinde bu radar sistemi kullanılıyor.Fransız yapımı Rafale, Avrupa ortak yapımı Eurofighter, ve İsveç yapımı Saab-Gripen bu radar sistemini kullanan uçaklar. Rusya Su-57’ler için AESA radarının gelişmiş bir versiyonu üzerinde çalışıyor. AESA demek Aktif Elektronik Taramalı Dizi sistemiyle çalışan radar demek, farklı modelleri var.

Bu noktada radar kesit alanlarından söz etmek de lazım ama basit bir örnekle açıklayayım: Bir F-35, bir F-16’yı 180 kilometre uzaktan tespit edebilir.Rus yapımı SU-35’lerin radar kesit alanı F-16’dan daha yüksek olduğu için bir F-35 kendisine doğru gelen bir SU-35’i 200 kilometre mesafeden tespit edebilir. Bir F-35’in başka bir F-35’i ancak 30 kilometre mesafede tespit edebilirlen, bir F-35, bir F-22’yi ancak 16-20 kilometre mesafede tespit edebiliyor.

AESA radarları sonuç itibariyle düşmanı önceden tespit etme ve takip etme imkanı veriyor.

■ Ege’de hava sahası üstünlüğünü Yunanistan’a geçiren asıl güç düşman uçağını tespit ettikten sonra başlıyordu. Düşman uçağını önceden tespit edecek radar sistemlerimiz aynı olsa bile Atina’yı avantajlı kılan şey, Rafale uçaklarıyla beraber Fransa’dan aldıkları Meteor füzeleriydi. Meteor füzeleri 200 kilometrelik menzile ve attıktan sonra hedefin kaçma imkanı bulunmayan mesafeyi anlatan 100 km. (No Escape Zone) menziline sahip.

Bizim kullandığımız ABD yapımı AIM-120 havadan havaya füzeler farklı modellerde farklı menzillere sahip. Türkiye’nin envanterinde en çok bulunan AIM-120B füzelerinin menzili maksimum 70 kilometre. Bu Mayıs’ta ABD’nin Türkiye’ye satışını onayladığı AIM-120 C8 modelinde maksimum menzilin 160 kilometre seviyesinde olduğu düşünülüyor. Meteor füzeleri “hava soluyan” ramjet roket motoruyla çalışırken, AIM-120’ler standard roket motoru kullanıyor. Bu da uzun menzilden ateşlenen füzenin hedefe vardığındaki hızı açısından Meteor’a büyük bir avantaj sağlıyor.

■ Yunanistan, Fransa’dan Rafale uçakları alırken Meteor füzelerinden de alınca, Ege’de denge Türkiye aleyhine bozulmuştu. Sahip olduğu uçaklardaki radar sistemi ve görüş ötesi füzeleri Ankara’ya karşı Atina’yı bir adım öne çıkardı. Türkiye, bu dengeyi yeniden oluşturmak adına F-35 programından çıkarıldığından beri  uğraşıyor.  Almanya’dan gelen haberler Eurofighter alımında hiç sorun kalmadığını gösteriyor. Bu noktada bir hatırlatmada da bulunmam lazım. Eurofighter ve Meteor füzelerinin mülkiyet hakları bir konsorsiyuma ait ama silah satışları ülkeden ülkeye yapılıyor. Türkiye bu noktada silah alımını İngiltere’den yapıyor ve konsorsiyum üyesi ülkeleri satışa ikna etme işini de tamamen Londra üstlenmiş durumda.

■ Türkiye, Eurofihgter için masaya otururken Meteor füzelerinin de paketin içerisine bir madde olarak yerleştirdi. Bugüne kadar sayısını yazan olmamıştı, ben yazmış olayım, uçaklarla beraber 40 adet Meteor füzesi alınacak. Bu da havada dengeyi yeniden Türkiye adına kurmak için yeterli bir sayı. AIM-120’lerin 400 bin dolar civarındaki fiyatının ucuz diye nitelendiği bir dönem yaşıyoruz, tam maliyetini bilmiyorum ama Meteor’ların, AIM-120’lerden daha pahalı olduğunu biliyorum.

■ Türkiye’nin alacağı Eurofighter’ların bir kısmı ikinci el bir kısmı da en son versiyon olan Tranche-4 versiyonu uçaklardan oluşuyor. Tranche-4 uçaklar için bekleme süremiz de çok kısa olacak. Bir başka Körfez ülkesi için üretilmekte olan uçaklar Türk Hava Kuvvetleri’ne teslim edilecek. Tranche-4 versiyonunda CAPTOR-E AESA radarı ve son derece gelişmiş aviyonik sistem mevcut. Yani Yunanistan ya da İsrail’in, bir Türk Hava Kuvvetleri uçağını önceden tespit etme ve menzil avantajıyla vurma şansı kalmayacak. İsrail, Mısır’ın da Meteor füzesine sahip olmaması için elinden gelen baskıyı yapıyor ki, Türkiye’nin alım sürecini de yakından takip ettiklerini biliyoruz.

■ Madem füze önemli o zaman sadece Meteor alsak olmaz mı diyenler çıkabilir. Meteor, F-16’lardan ateşlenemeyen bir füze. F-35, Eurofighter, Rafale ve Saab Gripen’den ateşlenebiliyor sadece. Yerli üretim ve Ram-jet mantığıyla çalışan ve TÜBİTAK SAGE’nin geliştirdiği Gökhan füzesi seri üretime geçtiği zaman Türkiye, Kaan, Baykar Kızılelma ve Anka-3’ten kendi görüş ötesi füzelerini ateşleyebilecek.

■ Ege’de hava üstünlüğü Türkiye açısından önemli. Bu üstünlük Yunanistan’daki maceraperestlerin kısa sürecek ve Atina’nın üstünlüğüyle sona erecek bir hava savaşını göze alma iştahını azaltacak caydırıcı bir unsur. Böyle bir seçenek var mı derseniz var. Eski Cumhurbaşkanı Pavlopoulos, önceki akşam televizyona çıkıp, Türkiye Kıbrıs’ın tamamını almak istiyor, Batı Trakya’da da özerklik sağlamaya çalışıyor falan dedi. Pavlopoulos diplomasinin değil psikolojinin ilgilenmesi gereken birisi belli ki ama tek o sorunlu o değil. Yunanistan topraklarında gözü olmayan ya da Ege’yi bir Türk gölü yapma hayali kurmayan Türkiye, havada üstün olduğu sürece bu tür takıntılılar yüzünden çıkacak bir çatışma ihtimali o derece azalır. Diğer yandan yayılmacı İsrail’in Davud Koridoru gibi “Kutsal Topraklar” atfı olan çabaları ortadayken Türk Hava Kuvvetleri’nin güçlü olmasından başka seçeneğimiz yok.

■ Türkiye, uçakların da siyaset malzemesi yapıldığı bir ülke maalesef. Daha önce de yazmıştım, “Yerli dedikleri Kaan’ın motoru ABD yapımıymış” deyip, kah kah gülen arkadaşa, Çin’in şu an F-35’lerden daha iyi olduğu söylenen J-20 ,5. Nesil savaş uçaklarının ilk başta Rusya’dan alınan Satürn AL-31 turbo fan motoruyla uçtuğunu söylesem de hatasını düzeltmez. Ulusal güvenliğin partisi olmaz, Eurofighter ya da Kaan, gövdesinde ay-yıldız olan her uçak bu ülkede yaşayan herkesin özgürlüğünü koruyacak.