Kimin basını?
Haber
30 Eylül 2025 - Salı 15:52 Bu haber 732 kez okundu
 
Kimin basını?
Gazetecilik vatana ve halka karşı sorumluluktur. O nedenle gazeteciliğin en önemli kuralı kaderini Türk Milleti’nin kaderiyle, ülkesinin çıkarıyla birleştirmektir. Tarihimizde de var olan mandacı gazetecilik anlayışının bugün de sürdüğünü görüyoruz.
Türkiye Haberi
Kimin basını?

AYLİN KUM

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray görüşmesi Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede yankı uyandırdı. İsrail Başbakanı Netanyahu ve Yunanistan’ın, Trump ve Erdoğan arasındaki ilişkiyi nasıl kıskandığı dedikoduları dahi yapıldı.

Erdoğan ve Trump’ın kravat benzerliği, sandalye çekilmesi, takılan rozetler, sevgi cümleleri ve daha niceleri…

Ulusal Kanal dışındaki neredeyse tüm televizyon kanalları Trump-Erdoğan görüşmesinin bu kısımlarına odaklandı.

Yazılı basında da durumun farklı olmadığı gözüktü. 26 Eylül günü Beyaz Saray’da yapılan görüşmenin yankıları, hükûmete yakın gazetelerin köşe yazarları tarafından sürdürüldü.

 

Yeni Şafak, Sabah, Habertürk ve Hürriyet yazarları ‘bu basın kimin basını’ dedirtti. Peki bu yazılar görüşmeyi överken neyi perdeledi?

TÜRKİYE VE ABD ARASINDAKİ ÇELİŞKİLER BİTMEDİ

Hükûmet, Trump’ın başkan olmasıyla birlikte ABD ile uyumlu olma çizgisini artırarak devam ettirdi. Türkiye’nin içinde bulunduğu krizlerin, ABD ile uyum içinde çözüleceğinin zannedilmesi, hükûmeti ABD’ye yaklaştırdı. Hükûmet, ABD ile denge politikası izlerken, ABD Türkiye ile denge kurmaya çalışmıyor. Türkiye’yi kendisiyle uyumlu hale getirmek ve Asya’dan uzaklaştırmak istiyor.

ABD’nin yakın dönemdeki Türkiye karşıtı tüm eylemlerini (PYD’ye silah yardımı, 15 Temmuz darbe girişimi vs) unutanların, bugünkü çelişkilerin de üstünden atladığı görülüyor.

ABD, İkinci İsrail’i kurmaktan vazgeçti mi?

Doğu Akdeniz’deki yığınakları mı geri çekti?

ABD’nin dünyanın efendisi olma iddiası mı bitti?

Öve öve bitirilemeyen Trump-Erdoğan görüşmesinde “Rusya’dan gaz alamazsın!” sopası sallanıyor. Birkaç gün önce Trump, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na “meşruiyet” vereceğini ifade ediyor.

“Bizim” basınımız ise Trump sandalye çekti diye her şey düzeldi zannediyor. ABD Türkiye’nin başını okşuyor. Türk basını(!) bunu alkışlıyor. Gerçeği olgularda aramaktan vazgeçince gazetecilik değil şakşakçılık yapılıyor.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, Trump’ın “Erdoğan’ın ihtiyacı olan şey meşruiyet. Biz ona meşruiyet vereceğiz.” ifadesini 24 Eylül günü verdiği röportajda aktardı.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ABD tarafından gayrimeşru ilan ediliyor. Türk basını Erdoğan’a gayrimeşru diyenleri alkışlıyor. Aynı röportajda Türkiye otokrat bir demokrasiyle yönetiliyor deniliyor. Türk basını Türkiye’ye otokrat diyenleri alkışlıyor.

HAYRET İÇERİSİNDE İZLEDİK

Sayın Ahmet Hakan Hürriyet’te “Zirveye CNN Türk damgayı vurdu” başlıklı bir yazı yazdı. Bir muhabirin başarı kıstasının, Trump’tan iltifat almak olduğu tüm açıklığıyla anlatılmış: “Yunus’un ‘CNN Türk’ adına soru sorduğunu işiten Trump, önce olayı anlamadı, hiç hazzetmediği ‘uluslararası CNN’ adına soru sorduğunu sandı. ‘CNN Türk’ vurgusunu biraz fark edince de yumuşadı. Hatta Yunus’a ‘Senden hoşlandım.’ diye iltifat bile etti.”

Türk Devrimi, Türk basınının emperyalizme karşı mücadele mevzisinde olmasıyla başarıldı.

Bugün de Türk basını karakterini, emperyalizme karşı mücadele mevzisinden belirliyor. Vatansever gazeteci olmanın koşulu budur. ABD hegemonyasına hizmet edenlerden değil, ABD hegemonyasına karşı halkı aydınlatanlardan olmak gurur kaynağı olmalıdır. Bizim gurur duyduğumuz gazetecilik, Filistin’de ABD-İsrail zulmüne karşı mücadele ederken şehit olan gazeteciliktir. ABD’nin Türkiye’yi bölme planlarını ifşa ettiği için NATO tarafından şehit edilen Uğur Mumcu’nun gazeteciliğidir.

Sabah gazetesi köşe yazarı Sayın Haşmet Babaoğlu ise ‘Delirdiler’ başlıklı yazısında Trump-Erdoğan görüşmesinin “müthişliğine” sevinmeyenleri ülkelerinden nefret ediyor şeklinde tanımlamış: “Bu siyaset falan değil… Psikopatolojik bir hâl... Cumhurbaşkanımız ABD’deyken muhalefetin temsilcilerinin söylediklerini kastediyorum… Sadece onlar mı? Onlara uyan sokaktaki muhalifler de toplu hâlde delirdiler. Nasıl bir nefret ki, sadece ülkelerini temsil eden liderden değil, artık ülkelerinden ve hatta kendilerinden nefret ediyorlar…”

Babaoğlu’na göre ‘Trump’ın barıştan yana olduğunu, bu nedenle Erdoğan’a da sıcak davrandığını inkâr etmek, vatan sevmemekmiş.’ Vatanseverliğin ölçütü yanlış tarif edilmiş. Vatanseverlik, Türkiye’ye göz diken, Suriye’yi bölen, KKTC üzerinden Türkiye’ye tehditler savuran, İsrail’in en büyük destekçisi ve ayrılmaz parçası ABD’nin DÜŞMAN olduğunu saptamakla başlar.

Yeni Şafak köşe yazarı Sayın Hüseyin Likoğlu ‘Eyvah Trump ile görüşme iyi geçti!’ başlıklı yazısında “pusuda” olanları eleştirmiş. Aslında Likoğlu yazısında bazı gerçeklere dikkat çekmiş. 15 Temmuz’un ABD tarafından yapıldığını, ABD’nin Suriye üzerindeki planlarını anlatmış. Hatta “Trump, İsrail’in arkasında durdu, Erdoğan ise İsrail’in bütün vahşetini BM kürsüsünden dünyaya anlattı.” tespitiyle güncel ayrımlara da temas etmiş.

Bu olguları sıralamasına rağmen yazısını aşağıdaki ifadeyle bitirmiş: “En büyük umutları Trump’ın patavatsızlığı idi. Trump’ın Erdoğan’ı Beyaz Saray’da kabulü esnasında bir krizin çıkmasını heyecanla beklediler. Yaşanan her olumsuzluk üzerinden siyaset devşirenler bir kez daha hüsrana uğradı. Ne yazık ki, Erdoğan-Trump görüşmesi başarılı geçti!!”

Sayın Likoğlu’ndan yazı içeriğinde bulamadığımız ama başlıkta bizi sarsan ‘iyi geçti’ kısmını, bir sonraki yazısında anlatmasını rica ediyoruz. Kendisinin dahi yazısına koymak için bulamadığı ‘iyi, başarılı geçen kısımları’ öğrenelim ki EYVAH demeyelim!

Sayın Bercan Tutar ise sabahta yazdığı köşe yazısında Türkiye’nin hem Batı’ya hem Doğu’ya kendisini kabul ettirdiğini anlatmış: “Zaten Sayın Erdoğan’ın hem Beyaz Saray’da hem Kremlin’de hem Pekin’de hem BM’de hem Şanghay İşbirliği Örgütü’nde hem BRICS’te hem de NATO ve AB zirvelerinde büyük bir itibarla karşılanması, ülkemizin ulaştığı yeni aşamanın, özgüven ve reel politik gerçekliğin en somut ifadesidir.”

Aslında bu yazı günümüzün en önemli aldatmacasına parmak basmış. Türkiye hem ABD hem Rusya, İran ve Çin ile dengeli bir ilişki geliştiremez. Evet tek kutuplu dünya yıkılıyor. Fakat tek kutuplu dünya yıkılırken Türkiye bir cephede yer almak zorunda. Türkiye kendisini de hedef alan, ABD’nin tek kutuplu dünyasını yıkmak için Avrasya’daki konumunu sağlamlaştırmalıdır.

Sayın Tutar ikisi birden olur derken, Trump o meşhur görüşmede “Rusya’dan gaz alamazsın!” diyor. “Putin durmalı, Ukrayna’yı desteklemelisin.” diyor. Trump’ın “samimi” tavrının Türkiye’yi gerçek cephesinden, Rusya’dan, Çin’den, İran’dan koparmak için olduğunu anlamak zorundayız. Başka türlüsünü yazıp çizerek ancak kendimizi ve Türk Milleti’ni aldatmış oluruz.

GAZETECİLİK ALDATMAK DEĞİL AYDINLATMAKTIR

Gazetecilik vatana ve halka karşı sorumluluktur. O nedenle bu ülkede gazeteciliğin en önemli kuralı kaderini Türk Milleti’nin kaderiyle, ülkesinin çıkarıyla birleştirmektir. Tarihimizde de var olan mandacı gazetecilik anlayışının bugün de sürdüğünü görüyoruz. Türkiye’nin en büyük düşmanı ABD’den medet ummak halka pazarlanıyorsa orada bir mandacı zihniyet vardır.

Gazeteciler doğruya ulaşmak için sormak, sorgulamak zorundadır. Saptadığı doğruları halka ulaştırmalıdır. ABD’nin Türkiye üzerindeki emelleri sorguyu dahi gerektirmeyecek bir olgudur.

ABD, Doğu Akdeniz’de düşman konumundadır. Suriye’de düşman konumundadır. Filistin’de düşman konumundadır. Tüm bu gerçekler de Trump’ın ‘Erdoğan’ın meşru bir lider olmadığı ve Türkiye’nin otokrasi ile yönetildiğini’ söylemesiyle pekiştirilmiştir.

Kravatı, sandalyeyi, saygıyı, sevgiyi bırakalım. Bu gerçeklerle halkımızı aydınlatalım.

KAYNAKÇA

1)https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/zirveye-cnn-turk-damgayi-vurdu-42963161

2)https://www.sabah.com.tr/yazarlar/babaoglu/2025/09/27/haftanin-notlari-delirdiler

3)https://www.yenisafak.com/yazarlar/huseyin-likoglu/eyvah-trump-ile-zirve-iyi-gecti-4752641

4)https://www.sabah.com.tr/yazarlar/bercan-tutar/2025/09/27/beyaz-saraydaki-cift-basli-selcuklu-kartali

Kaynak: Editör:
Etiketler: Kimin, basını?,
Yorumlar
Haber Yazılımı