USTA GAZETECİ YAZAR BANU AVAR FARKIYLA…
Haber
11 Mart 2025 - Salı 03:38 Bu haber 253 kez okundu
 
USTA GAZETECİ YAZAR BANU AVAR FARKIYLA…
Usta Gazeteci Yazar Banu Avar 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında ADD Bandırma Şubesi, Bandırma Kent konseyi ve Bandırma Bandırma Belediyesinin düzenlediği organizasyonla Bandırma’lılarla buluştu. Santral Kültür Merkezinde gerçekleştirilen söyleşide Avar, emperyalizmin ülkeleri cinsiyet ayrımcılığı ve kadın dernekleri üzerinden fonlayarak nasıl bölüp yönetmeye çalıştığını tarihsel süreçleriyle anlattı.
Manşet Haberi
USTA GAZETECİ YAZAR BANU AVAR FARKIYLA…

USTA GAZETECİ YAZAR BANU AVAR FARKIYLA…

 

Usta Gazeteci Yazar Banu Avar 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında ADD Bandırma Şubesi, Bandırma Kent konseyi ve Bandırma Bandırma Belediyesinin düzenlediği organizasyonla Bandırma’lılarla buluştu. Santral Kültür Merkezinde gerçekleştirilen söyleşide Avar, emperyalizmin ülkeleri cinsiyet ayrımcılığı ve kadın dernekleri üzerinden fonlayarak nasıl bölüp yönetmeye çalıştığını tarihsel süreçleriyle anlattı.

 

İlginin yoğun olduğu ve salonun ful çektiği söyleşide Banu Avar şunları dile getirdi:

“Özellikle şaşkınlıklarımdan biri; Beni Kent Konseyi çağırdı. Bu çok önemli. Kent konseyleri ‘jin jiyan Azadi…’ gibi değişik dillerde bağırmaya öncelik verdikleri için, biz de çift dil istemediğimiz için olmuyor yani çağırmıyorlar. Fakat Bandırma’da oldu. Teşekkür ediyorum bunun için Bandırma Kent Konseyine. Buradan Burhaniye’ye, oradan da Gelibolu’ya gideceğim, hepsi davet etti. oralarda da konuşmalar yapacağım. Jin jiyancılar ortalıkta ve jin jiyancılar engelleme yapıyorlar şu anda. İşte böyle bir dönemden geçiyoruz.

Öncelikle ‘kadın’ ile ilgili çok önemli bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum;  1922 yılında Petrograd’taki tekstil işçileri ayaklanıyor.8 Mart 1922’de ayaklanıyor ve dolayısıyla o gün itibariyle ‘Emekçi Kadınlar Günü’ ilan ediliyor. Emekçi Kadınlar Günü’nü, Birleşmiş Milletler 1975 yılında Dünya Kadınlar Günü’ne çeviriyor. 1975 yılına kadar Birleşmiş Milletler 53 yıl bekliyor, 53 yıl sonra diyor ki; ‘Dünya Emekçi memekçi değil, Kadınlar Günü’ diyor. Ve ben buna isyan ediyorum. Bu her hangi bir kadının günü değil. Hilari Klinton’ın ya da Kamala Harris’in günü değil. Bu, ‘Emekçi Kadınlar’ günü. Dolayısıyla emekçilerle ilgili bir gün. O yüzden bunu soruyorum ve bu başlığı açtım: Hangi Kadın, Hangi Dünya? Her kadın değil elbette.

Benim son kitabımın adı Alaycı Kuşlar, satılık adam demek. CİA’in yaptığı alaycı kuş operasyonu var. Herkesi satın alıyor, ve diyor ki Frank Wisner: ‘Ben ne diyorsam onu tekrarlayacaksın ey gazeteci…’, ‘Ben ne yorsam onu tekrarlayacaksın en kadın haklarıcı…’, ‘Ben ne diyorsam onu tekrarlayacaksın ey LGBT’ciler…’, ‘Ben ne diyorsam onu tekrarlayacaksın ey iklimciler.’… diyen bir dönemden geçiyoruz. Bunun adına  -Yumuşak Güç- Soft Power deniyor. Yumuşak Güç demek, ‘ben sert bombalamalarla gitmeyeceğim, yavaş yavaş beyninize gireceğim, sızma operasyonlarıyla gireceğim’ diyor. ‘Sızma operasyonu’ diyordu ya Fethullah Gülen. Hatırlarsınız Sızıntı diye dergileri vardı. Sizin beyninizi ele geçiriyorlar. Ben kitapta onu yazdım. Beyin nasıl ele geçirilir? Çünkü Sigmund Freud denen adamın bir yeğeni var Edward Bernays halkla ilişkilerin babası. Ve siyasilere özellikle Hitler’e ‘insan beyni nasıl ele geçirilir’… bunu anlatıyor. Dolayısıyla bu işler de böyle yürüyor.

Kadın hakları, Anneler Günü mesela, rezalet. Anneler Günü’nü isteyen, ilan eden samimi kadın Anna Jarvis’i sokaklarda süründürerek öldürüyorlar. Bu elitler diyor ki, ‘ben anneler gününü piyasa için kullanacağım’diyor. Kadın dava açıyo. ‘ne demek ben annem için kiliselere gittim, uğraştım, anneler gününü annelerin saygınlığına adamak istiyorum’diyor. Öyle mi? Sen bana savaş mı açıyorsun, bana dava mı açıyorsun, o zaman sürünerek öleceksin…’diyor.. Anna Jarvis sokaklarda sürünerek ölüyor. Böyle bir korkunç sistemde yaşıyoruz. Fakat bir örnek daha vermek istiyorum kadınlarla ilgili özellikle genç arkadaşlar için;  Kadına Şiddetle Mücadele Günü diye bir gün var. bu 25 Kasım olarak belirlendi. Kadına Şiddetle Mücadele Gününü belirleyen olayın esasına gidersek, Mirabel kardeşler diye iki kardeş korkunç işkence ile öldürülüyor. 1960 yılı, yer Dominik Cumhuriyeti ve o zaman Trujillo adlı bir diktatör var. Kadınları işkence ile öldürüyor. Bunun için Mirabel kardeşler kadına şiddet meselesi ile ilişkilendiriliyor. Birleşmiş Milletler bekliyor, 1960’ta ağzını açmıyor kimse. Bu konu devamlı gündemde Güney Amerika’da Dominik’te. 39 sene sonra 1999’ta Birleşmiş Milletler Kadına şiddet nedir, Kadına Şiddetle Mücadele kavramını kabul ediyor ve bunu mücadele günü ilan ediyor. Bunu doğrudan Demokrasi projesi ile ilişkilendiriyor. Demokrasi projesi 1983’te Reagan tarafından atıldı ortaya ve öncelikle dediler kadını kullanalım. Kadını kullanmak çok önemli çünkü kadın bir etki ajanı. Demokrasi projesinde kadını ne kadar ele alırsak o kadar ilerleyebiliriz diyor. ‘Kadına Şiddete Hayır’ sloganının daha sonra dönüştüğü slogan, ‘erkek şiddetine ve devlet şiddetine karşı’… dikkat edin biz, Türkler, erkeğimizle, babamızla, kocamızla, kardeşimizle omuz omuza yürüyen biriyle bakın nasıl ayrıştırılıyoruz? Şu anda Bandırma’da bir yerlerde, Burhaniye’de birileri ‘Erkeğe şiddete hayır’ diyen ‘Devlete şiddete hayır, diyen insanlarla dolu ortalık. Bunlar aldatılmış bir kitle işte.

 

Biz omuz omuza yürürüz erkeğimizle. Biz bu vatanı öyle kazandık. Biz bu yemlere düşmeyeceğiz. Çünkü adamların esas olarak söyledikleri şey; Etnik, Dinsel bölücülük, yetmiyor, ayrıca Cinsel olarak da bölün diyorlar. Olmasını istedikleri bu. Kadın kocasına karşı, Kadın erkeğe karşı, Erkek Kadına karşı. Bunları bölersek robotlaşmada atarız diyorlar. Lgbt’nin bir amacı da bu zaten. Amerika bunun örneklerini açık açık verdi zaten.

 

Bizde özellikle mandacı kafaya sahip olan kadınlar biraz fazla. Napıyorlar? Batı’ya uyuyorlar. Batı’ya bakıyor, Batı ne yaparsa burada onu tekrar etmek istiyorlar. Atilla İlhan’ın söylediği gibi; Kendi durumunuza bakıp kendiniz sentezler yapıp aklınızı kullanarak yeni bir takım durumlara çözümler bulma gibi bir durum çok az. Çok azınlıktayız yani. Bunu yapmaya çalışan insan sayısı çok az. Batı’dan beslenen heveslenen bir şeyler yapan STK’lar Dernekler, Vakıflar çok var. Ne kadar para aldıklarını açıkladılar hepsini , dizi dizi belgeleri de var. Bunun yanı sıra başka bir durum var. İnanılmaz bir hibe olayı sürüyor. Yani Parayı veren düdüğü çalar. Avrupa’dan hibeler akıyor, Amerika’dan hibeler akıyor. İran’da bir kız buldular çırılçıplak soyup kullanıyorlar, bir çocuk buldular iklim amaçlı kullanıyorlar, burada  bir takım insanları kullanıyorlar, kafalarına tüylü tüylü şeyler taktırıyorlar pkk renkleri… bunlara para veriyorlar. Bir güzel para dolaşıyor, hibe dolaşıyor. Rakamlar öyle basit paralar değil. Dolayısıyla aç bırakılmış bir toplum var, aç insanlara bir takım şeyler dağıtırsanız onların da kafası kolay çelinir hele ki fazla bilgileri yoksa. Şu anda durumumuz budur. Bu haldeyiz.

 

Özellikle Demokrasi projesinden bahsettim. Diyor ki adam; ben ya sopa kullanırım, ya havuç kullanırım, ya da çekim gücü yaratırım diyor Joseph Nye, soft power diyen adam. İşte soft power’lar böyle yapıyor işte, çekim gücü yaratıyor, Avrupa’daki kadın örgütleri nasıl yapıyor siz de aynısını yapın diyor. Böyle yapan da Türkiye’de bir sürü insan var.

 

Beni Kadına şiddete hayır dememekle suçluyorlar. İşte ‘sen kadına şiddete hayır demiyorsun, bilmem ne yapmıyorsun…’

Kim demez yahu? Kadına veya adama, veya hayvana, veya bitkiye kim demez hayır?

Tabi ki sonuna kadar diyorum. Demez miyiz? Ama burada başka bir şey var! Ben soldan geliyorum. Sendikalar vasıtasıyla sokaklardaydım. İlk yürüyüşümü 1970 -71,  15-16 Haziran’da yapmışlardan biriyim ben. Ama paramparça ettiler. Feministler ayrı, Lgbt feministleri, Müslüman feministler, Abdullah Öcalan jineoloji feministleri, hepsi parça parça. Birbirlerini dövüyorlar zaten. Toplu bir muhalefet hareketi yok. Sahte bir muhalefet yarattılar. Bunun içine partileri de katarız. Nasıl ki sahte bir iktidar var, sahte bir muhalefet var. ve hepsi yan yana. Bu sahtelik korkunç bir şey çünkü, ana muhalefet partisinin en üstündeki adam iktidar partisinin adamıyla birlikte iş arkadaşı. Nasıl oluyor bu arkadaş o zaman? Bunun detaylarını öğrenmek isterseniz bir gazeteci arkadaş burasına kadar geldi ve yazdı. Hepsi açık ve kimse de hayır falan diyemiyor.

 

Amerikalı feministleri taklit eden bizdeki feministler, “toplumu erkekler değil de kadınlar yönetse hiçbir problemimiz kalmaz”… böyle bir söylemi getirmeye çılışıyorlar. Benim kitapta da örnek aldığım Gloria Marie Steinem, çok ünlü bir feministti. ‘74 yılında Aytunç Altındal’ın çıkardığı Süreç Dergisinde bunları yazmıştım ben. Şimdi aradan geçen zamanda öğrendik ki Gloria Steinem aslında bir CİA elemanı. Feministleri alıp CİA’in içine koymuşlar içerde oynatıyorlar. LGBT’ciler de burada. Çatı örgüt var Kaos GL. Kaos GL en fazla hibeyi alan örgüt. Bunlar da LGBT’yi azdırıyorlar. İlkokul çocuklarına diyorlar ki, “ne ailenizi dinleyin ne de okuldaki öğretmenlerinizi… siz bize gelin” diyorlar. Bakın bunlar çok tehlikeli işler. Almanya’da artık böyle çocuklar mahkemeye gidip ebeveynlerini dava edebiliyorlar. Böyle bir yola doğru gidiş var. bunları da bize ilericilik diye yediriyorlar.

 

Kadın hakları ve kadın meselesi ile uğraşan derneklerden birinde bir hanım, “ biz proje feministleri var proje feministleriyiz” diyor. Uluslararası fonlar, özellikle de Avrupa Birliği fonları, örneğin Sosyal Politikalar Bakanlığı aracılığı ile kullanılıyor. Bakanlığın uygun bulduğu kadın örgütleri, Bakanlığın uygun bulduğu çerçevede başvuruyor ve parayı da alıyorlar. Bu alanda çalışan uluslararası şirketler var. İhalelere giriliyor. Valilikler ve Bakanlıklar üzerinden hibe fonları kullandırılıyor. Bunu söyleyen kendileri ben söylemiyorum. “Bak kızım sen hibe almak istiyor musun, daha fazla para istiyor musun” deniliyor.  tamam, “ben çok zor durumdayım”. Tamam ‘jin jiyan azadi’ de bitti. Al parayı . böyle yürüyor bu iş.

 

Şu anda İran çalışması yapıyorum. Belli ki oraya doğru gidiyoruz. Bunu Amerika çok istiyor. Türkiye ile İran çarpışsın, Suriye ile Irak Kürdistanı hazırda… “Türkiye ile İran’ı çarpıştırıveririz oradan da alırız kürdistan bölgelerini … “ dertleri kafasındaki olay bu yani. Bir baktım, Jin Jiyan azadi kadın örgütü vasıtasıyla İran’da ilerleme yapılıyor. Önce dikkat çekmiyor kadın örgütü olduğu için, bir de Türkçülük… bir yanda ayırsın bölsün diye Türkçülük, bir yandan da Kürtleri kullanıyorlar  böyle bir şeyler yapmak için uğraşıyorlar. Bunların hepsine dikkat etmek zorunda özellikle genç arkadaşlar.

 

Condoleezza Rice 2007 yılında cesur kadın ödülünü çıkardı. Bütün ülkelere diyor ki, “sizin ülkenizde kim Amerika’ya yakın, ona bir ödül verelim” diyor. Bizden gidenler; Şafak Pavey, Canan Güllü,  Saadet Özkan… bunların hepsine ödül verildi. Şerefli olan bu memleketlerde bunun reddedilmesi gerekiyor. 2023’te bu ödüller Beyaz saray eliyle dağıtıldı. Aralarında Türkiye’de ikamet eden Afganistanlı doktor Zakira Hikmet de var. 11 kadına vermişler. Hikmet, Türkiye’de Afgan sığınmacıları destekleme örgütü kuran kadın. Buraya bu insanlar bu hanım sayesinde geldi, o yüzden aldı, kadın olduğu için almadı. Bir çatı dernek var, bu çatı dernek şirket statüsünde açılmış, neden? Çünkü, şirket olduğu zaman kimden ne kadar para aldığını biz göremiyoruz. Ve yine bir Alman şirketi buraya geliyor, seminerler düzenliyor ve bu Alman şirket Türkiye’de Alman fonlu dernek adıyla anılan başka bir şirkete bir sürü para veriyor, kadınları nasıl örgütleyeceğini lobicilik stratejileri konusunda eğitim veriyor. Ve diyor ki “ikna teknikleri öğreteceğiz siz de halka uygulayacaksınız” diyor. Ve burada TÜSİAD ve Uçan Süpürge birlikte birkaç sene önce AB lobisi ile emir almışlar bu emirle de şöyle bir şey çıkmış; diyorlar ki, “KAGİDER kadın derneğinin bir ayağı Brüksel’de olsun, öbür ayağı da mutlaka Diyarbakır’da olsun”…

Bütün bunlara karşı dikkatli olmak,  eğer Atatürkçüyüz diyorsak etnik bölünmeye olduğu kadar cinsel bölünmeye de karşı çıkmak ve bunu kullanarak ilerleyenlere karşı çıkmak çorundayız.

Fenerbahçe spor kulübü gibi çok önemli büyük spor kulüplerimiz de Birleşmiş Milletlerin HeForShe ‘kadın eşit erkek’ diye bir projesi var. küçücük oğlan çocuklarını bile annelerine karşı biraz isyana sürükleyen bir proje bu.

En önemlisi bence, Müslüman feministler, Laik feministler, Kürt feministler… derken Öcalan’ın Jineoloji başlığıyla bahsettiği, jineoloji adı altında yaydığı kadın bilimine inanan mikromilliyetçi kadınlar var. işte bunlar zaten jin jiyan azadi diyenler. Bunun dışında Sosyalist feministler, liberal feministler, trans feministler gibi bir sürü feministler var. hepsi birbirini yiyor. Bu şekilde bu iş gidiyor.

 

Şimdi bu yumuşak güç ağlarından nasıl koruruz çocuklarımızı, gençlerimizi, benim ilgi alanım bu.

 

Dikkatinizi çekerim çok önemli bir gösterge; Rodşilds’ler Rockefelller gibi dünyanın en önemli en zengin adamlarının torunlarının hepsi doktoralarını  ya Çin’de ya Rusya’da yapıyorlar. Neden? Çünkü, “gelecek Asya’dadır” diyorlar. 2013 yılında da Çin Kuşak-Yol’da 1 trilyon dolar maliyetli bir projeyi hayata geçirdi. Ve çok stratejik yerler olan  Mısır, Etüyopya, İran, Suudi Arabistan, Birleşik Arap emirlikleri hepsi guruptalar. Ve bu dokuz ülke de dünya nüfusunun yarısını  teşkil ediyor ve dünya ihracatının da yüzde 25’ini yapıyor, ham petrol üretiminde de yüzde 44’üne sahip. Bu ne demek? Batıyor demek. Ağır bir batış ama batıyorlar. Bu nedenle biz Alaycı Kuşlara karşı tedbirli olalım. Yalan söyleme aşırı doza ulaştı.  Ve kafamızı karıştırmaya çalışıyorlar.”

 

“BU KADAR ÖNEMLİ KADIN KAHRAMANLARI OLAN BİR MİLLETİZ”

 

Milli Mücadelenin kadın kahramanları Kuvayı milliye önderlerini anlatan slayt gösterisi gerçekleştiren usta gazeteci Banu Avar, Nene Hatun’dan Kara Fatma’ya, Onbaşı Nezahat’tan Mücahit Makbule Hanım’a onlarca örnek alınması gereken Türk kadını bir bir anlattı. Avar,  "Bu kadar önemli kadınları olan bir milleti, beyinlerini,  bakın nasıl karmaşaya sürükleyip, nasıl “yurt dışındaki kadınlara bak” diyebiliyorlar?” diyerek asıl örnek alınması gerek bizim kahraman kadınlarımız olduğuna dikkat çekti.

 

Aynur Ç. Arıcan

 

Kaynak: Editör:
Etiketler: USTA, GAZETECİ, YAZAR, BANU, AVAR, FARKIYLA…,
Diğer Fotoğraflar
Diğer fotoğrafları büyük görüntülemek için üzerini tıklayın.
USTA GAZETECİ YAZAR BANU AVAR FARKIYLA…
USTA GAZETECİ YAZAR BANU AVAR FARKIYLA…
USTA GAZETECİ YAZAR BANU AVAR FARKIYLA…
Yorumlar
Haber Yazılımı