İslâm ve milliyetçiliğin aynı düzlemde olup olmadığı ile ilgili tartışmaların uzun bir geçmişi vardır. Somut olarak ilk İslâmcılardan Babanzade Ahmed Naim’in 1914 Nisan’ında milliyetçiliğe karşı açtığı savaş örnek gösterilebilir. Ahmed Naim 18. yüzyılda ortaya çıkan ve 20. yüzyılda gücünün zirvesine ulaşmış milliyet düşüncesinin İslâm’a uygun olmadığını iddia etmiştir. Bugün bize aşırı gelebilecek ifadeler kullanmıştır. Örneğin; “Müslüman Türk” kavramının çirkin bir atıf olduğunu belirtmiştir. (1) Ona göre; kavmiyet davası uğruna çabalamak İslâm’a büyük zararlar verecektir. Bu konuda Ziya Gökalp ile polemiğe de girmiştir. İlk İslamcılardan birisi de Said-i Nursi’dir. Ona göre; iki tür milliyetçilik vardır: “menfi milliyetçilik”, diğeri ise “müspet milliyetçilik”tir. Menfi milliyetçilik ırk esasına dayanır ve başka milletleri yutmaya çalışır. Müspet milliyetçilik ise daha çok kültürel esaslara dayanır ve toplumsal dayanışmayı arttırır. (2) Son olarak ilk kuşak İslamcılardan Mehmet Akif Ersoy ise milliyetçiliğin İslâm’a zarar verdiğini ifade etmektedir. İstiklal Marşı’nı yazan kıymetli birisinin milli duygulara yabancı olması beklenemez. Nitekim öyle biri de değildi. Ancak kendisi milliyetçilikten ziyade ümmetçi düşünce dünyasına daha yakındır. (3) Mehmet Akif Ersoy milliyetçiliği şöyle dile getirmiştir:
Apriori olarak İslâmcı düşünce dünyasına sahip olanların ezici çoğunluğu milliyetçiliği yani asabiyet-i kavmiye davası gütmenin İslâm’da yeri olmadığı düşüncesindedir. Onların ileri sürdüğü argümanların başında Hz. Muhammet’in “Veda Hutbesi” gelmektedir. “İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittir” diyen Hz. Peygamber Veda Hutbesinde de yaklaşık yüz bin kişiye hitap ederek eşitlik manifestosunu açıklamıştır:
“Ey insanlar! Sizin Rabbiniz birdir, babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Haberiniz olsun ki takva dışında hiçbir Arap’ın Arap olmayana, hiçbir Arap olmayanın da Arap olana, hiçbir siyahın beyaza, hiçbir beyazın da siyaha karşı bir (milliyet-renk) üstünlüğü yoktur. Şüphesiz ki İlahi huzurda en değerliniz en muttaki olanınızdır…” (5) Milliyetçiliğe karşı çıkan İslâmcılar Kur’an’dan şu ayeti öne sürmektedir: “Göklerin ve yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, bilenler için dersler/ibretler vardır.” (6) İslâm’da milliyet ve milliyetçilik düşüncesinin varlığını kabul edenler ise Hucurât Suresi 13. Ayeti örnek göstermektedirler: “Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.” (7) Aynı zamanda İslamcı milliyetçiler Ebu Dâvûd’dan nakille şu hadisten bahsetmektedirler: “Sizin en hayırlınız kendi aşiretini-kavim ve milletini- müdafaa edendir; bu yüzden günah işlemedikçe.” (8)
İki görüşün argümanlarından bazıları bunlardır. Çoğaltılabilir zira bu yazıda belge fetişizmi yapmak istenmemektedir. Esas olan sorular şunlardır: “İslâm dini bütün milletleri ümmet potasında eriterek milliyetlerini yok mu eder? Yoksa milliyetlerini muhafaza ederek milliyetçiliğe müsaade mi eder? Yani İslamiyet içerisinde başka milletler var olabilir mi?” (9) Kanaatimce İslâm milletlerin varlığını kabul etmektedir. Kur’ân-ı Kerim’de üç yüz küsür yerde kavim kelimesi geçmektedir. Ayrı ayrı birçok millet olunca milliyet ve milliyetçilik de vardır. (10) Temel sorun milliyetçilik ile ırkçılığın aynı şeyler olup olmadığı sorunsalıdır. Irkçılık kendi milletinin varlığı için başka milletlere zulmetmeyi kabul ederken, benim bahsetmek istediğim kültürel milliyetçilik ulusun refahı ve kalkınması için mücadele etmeyi esas alır. Irkçılık milletinin varlığında soy esasını gündeminde tutarken, milliyetçilikte soy esasından ziyade dil, kültür ve tarih gibi kültürel olgular ön plana çıkmaktadır. Yani bu şekilde oluşan fertler kültürel (harsi) bir zümredir. (11) Vatana bağlılık fıtridir yani doğuştan gelmektedir. Bir ülkenin bağımsız yaşayabilmesi için fertlerinin yurtsever olması gerekir. Örneğin; Haşr Suresinde yurt ve iman edinmenin güzel şeyler olduğundan bahsedilmiştir. “Onlardan önce yurt ve iman edinmiş olan kimseler kendilerine hicret (göç) edenlere sevgi beslerler.” (12) Yine Sâd Suresi 45-46. ayetlerinin açıklaması şöyle yapılabilir: “Siz de onlardan ibret alarak yurdunuzu hatırlayın ve düşünün, yurdunuzu sevin ve onun için çalışın.” (13)
Son tahlilde İslâm’ın bahsettiği millet ve milliyetçilik kavramlarını ırkçılık ile karıştırmamak gerekmektedir. İslâm’ın salık verdiği şuur; yurdunu sevme ve onun iyiliği için çalışmadır. Ziya Gökalp gibi sosyologlar da milliyeti meydana getiren unsurlar arasında ırk birliğini saymamıştır. İslâm’ın öngörüsü zaten milletlerin, kültürlerin ve dillerin varlığını kabul etmektedir. İslâm’ın yasakladığı şey ırkçılıktır. İslâm’da milletini sevmek ve onun için mücadele etmek mugayir değildir.
KAYNAKÇA
1) Ahmet Yıldız, “İslâm’ın Milli Görünümlerinden Müslümanların Milliyetçilikle Serencamına”, Köprü, S:140, 2018, s. 129.
2) Mustafa Şahin, Birinci Kuşak İslamcıların Milliyetçiliğe Bakışı, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Afyonkarahisar, 2015, s. 70.
3) Age, s. 90.
4) “Hoşgörü İftarında Terör Şiirle Kınandı”, Yeni Asır, https://www.yeniasir.com.tr/politika/2012/08/18/hosgoru-iftarinda-teror-siirle-kinandi Son Erişim Tarihi: 19.05.2025.
5) Abdülbaki Erdoğmuş, “İslâm ve Milliyetçilik-3 İslâm Açısından Milliyetçilik”, Hemhal, https://hemhal.org/islam-ve-milliyetcilik-3-islam-acisindan-milliyetcilik/ Son Erişim Tarihi: 19.05.2025.
6) Rum Suresi, 22.
7) Hucurât Suresi, 13.
8) Zekeriya Beyaz, İslâm’a Göre Milliyetçilik, 2. B., Öz Yayınları, İstanbul, 1973, s. 1.
9) Beyaz, age, s. 12.
10) Beyaz, age, s. 14.
11) Beyaz, age, s. 21.
12) Haşr Suresi, 9.
13) Beyaz, age, s. 37.