Arıcan: Bir ana ve bir oğul
Haber
02 Aralık 2022 - Cuma 11:56 Bu haber 1727 kez okundu
 
Arıcan: Bir ana ve bir oğul
Gazeteci-Yazar Engin Arıcan, Mustafa Kemal ile annesi arasındaki ilişkiyi değerlendirdi.
Manşet Haberi
Arıcan: Bir ana ve bir oğul

Anneler ile çocukları arasındaki ilişki kutsi, muhteşem, mucizevi bir nitelik taşır ve doğumdan ölüme sonsuz güven ile sevgi bağlarıyla zenginleşir. Bu ilişki annenin çocuğunu salt 9 ay karnında taşıması ile biyolojik bağı ve bağlılığı içermez.İlişki salt duygusallıkla da izah edilemeyeceği gibi   anne ile çocuğu arasına da girilemez. Ana,çocuğunun ömür boyu güven,destek,fiziki ve psikolojik,moral enerji ve neşe kaynağıdır.

Milli kurtuluştan sonra  18 Aralık 1922’de  İzmir’de gelini Latife’nin yanında son günlerini geçiren Mustafa Kemal(in annesi Zübeyde Hanım, 14 Ocak 1923'te 66 yaşında vefat etti.  Mustafa Kemal annesi Zübeyde Hanım'ın ölüm haberini aynı gün Eskişehir'deyken aldı.Atatürk’ün Annesi’nin mezarı başında gözyaşları içerisinde yaptığı Konuşma ve ettiği yemin tarihsel ve toplumsal önemi ile anne-oğul ilişkisini  özgür vatan konusunda bugünde Türk milleti için hala rehberdir.

Atatürk’ün Yaveri Salih Bozok’un hatıralarından yaşanan an şöyle aktarılır:

 

“Zavallı validem(annem), bütün millet için mefkûre(ülkü) olan İzmir’in mukaddes topraklarına tevdi-i vücut(verilmiş) etmiş bulunuyor.  Arkadaşlar, ölüm hilkatin(yaratılışın) en tabiî kanunudur. Fakat böyle olmakla beraber bazen ne hazin tecelliler arz eder.  Burada yatan validem, cevrin(haksızlığın), bütün milleti felâket uçurumuna götüren bir keyfi idarenin kurbanı olmuştur. Bunu izah ettim. Müsaade buyurursanız hayat ıstırabının biraz, birkaç noktasını arz edeyim.

 

Abdülhamit devrindeydi. 1320(1904) tarihinde mektepten henüz erkânıharp(kurmay) yüzbaşısı olarak çıkmıştım. Hayata ilk hatveyi(adımı) atıyordum.   Fakat bu hatve (adım), hayata değil, zindana tesadüf etti.  Hakikaten beni bir gün aldılar ve idare-i müstebidenin (baskı yönetiminin) zindanlarına koydular.

Validem bundan, ancak mahpustan çıktıktan sonra haberdar olabildi. Ve derhal beni görmeye şitab(koştu) etti. İstanbul’a geldi. Fakat orada kendisiyle ancak üç beş gün görüşmek nasip oldu. Çünkü tekrar idare-i müstebidenin hafiyeleri, casusları, cellatları ikametgâhımızı sarmış ve beni alıp götürmüşlerdi.

 

Validem ağlayarak arkamdan takip ediyordu. Beni menfama(sürgün yeri) götürecek olan vapura bindirirlerken benimle görüşmekten men edilmiş validem, gözyaşlarıyla Sirkeci rıhtımında elem ve keder içinde terk edilmiş bulunuyordu.  Menfada(sürgünde) geçirdiğim seneleri anam, ıstırap ve gözyaşları içinde geçirmiştir.

 

Bir başka nokta daha: Mütareke zamanında Anadolu’ya geçtiğim zaman, validemi mustarip(acı çeker) bir halde İstanbul’da terke mecbur olmuştum.  Yanında kendisinin tefrik ettiği(refakat eden, güvenip seçtiği) bir adamım vardı.  Bunu Erzurum’dan İstanbul’a gönderdiğim zaman, validem, bu adamın yalnız olarak geldiğinden haberdar olduğu dakikada, benim hakkımda Halife ve Padişah tarafından verilmiş olan idam kararının infaz edildiğini zannetmiş ve bu zan kendisini felce duçar(felç olmuştu) etmişti.

 

Ondan sonra bütün mücadele senelerini elem ve ıstırap içinde geçirmişti. Padişah ve Hükümet’inin ve bütün düşmanların daima tazyik ve işkencesi altında kalmıştı. İkametgâhı bin bir türlü sebep ve vesilelerle basılır, taharri edilir(aranır), kendisi izaç(rahatsız( olunurdu.  Validem üç, beş senenin gece ve gündüzlerini gözyaşları içinde geçirdi. Bu gözyaşları ona gözlerini kaybettirdi.

…..

Validemin ruhuna müteahhit(söz verdiğim) olduğum vicdan yeminimi tekrar edeyim. Validemin metfeni(mezarı) önünde ve Allah’ın huzurunda ahd-ü peyman ediyorum. (yemin ediyorum): Bu kadar kan dökerek milletimin istihsal ve tesbit ettiği hakimiyetin muhafaza ve müdafaası için,icap ederse validemin yanına gitmekte ‘mezara girmeğe,ölmeğe) asla tereddüt etmeyeceğim. Hamiyet-i Milliye  uğrunda canımı vermek,benim için vicdan ve namus borcu olsun.”

 

Bu yemine aradan yüzyıl geçse de  her Türk ve Cumhuriyet evladının eşlik etmemesi mümkün mü? Biz de ANT olsun diyoruz.!Şairin dediği gibi;  Analardır adam eden adamı,aydınlıklardır önümüzde gider, Sizi de bir ana doğurmadı mı? Analara kıymayın efendiler. Bulutlar adam öldürmesin…

Kaynak: Editör:
Etiketler: Arıcan:, Bir, ana, ve, bir, oğul,
Yorumlar
Haber Yazılımı