Dünyada 623 yıl hüküm sürmüş Osmanlı Devleti’nin 1.Dünya savaşından yenik çıkması  ve savaşın galip devletleri adına İngiltere ile imzaladığı Mondros Mütarekesi sonrası işgallerle parçalanması ve çöküşü  sürecinde Başkomutan Mustafa Kemal  öncülüğünde verilmiş milli kurtuluş mücadelesinin  zaferle sonuçlanmasıyla  Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruldu.19234 yılı 24 Temmuz’unda  emperyalist ülkelerle imzalanmış Lozan Anlaşması ile de Sevr hükümsüz kılınıp,T.C Devleti’nin sınırları tanınıp,varlığı ve kuruluşu meşruluk kazandı.

Şu tarihsel ve toplumsal gerçekliği hepimiz biliyoruz.:Misak-ı Milli uhdesini yürek ve belleğinde yaşatan Mustafa Kemal ve milletimiz için Lozan, tarihsel ve toplumsal bir kazanım olmakla birlikte  milat değildi.Bugün Cumhuriyet Devletimizin 100.yılını kutladığımız günlerde 100 yıl öncesine kadar Osmanlı toprakları içinde yer almış coğrafyada  yer alan ülkelerde yaşanan kargaşa,iç savaşlar,huzursuzluklar ortada ve biliniyor.

Dünü ve bugünleri anlamak için karşınıza bir dünya  ve Türkiye haritası koymanız yeterli.Sınırları kanlı çizilmiş sınırlarımızın ötesinde Suriye,Irak yanı sıra değer bölge ülkelerinin cetvelle çizilmiş sınırlarına tanık olursunuz. Cumhuriyet Devleti’nin kurucusu Mustafa Kemal, Osmanlı’nın parçalanmasına dönük emperyal hamlelerin,cetvelle sınırları çizilmiş uydu ülke ve devletler yanı sıra hemen her şeyin farkındaydı.

Örneğin, Atatürk, 1937 yılında Türkiye’yi ziyaret eden Suriye Başbakanı Cemil Mardam’a şöyle diyordu: “... Ben bütün kuvvetimi ve kudretimi bu imparatorluk içindeki Türk olan unsura hasretmek zorunda kaldım. Ancak ben bu işi yaparken çok emindim ki asırlardan beri beraber yaşamış, dindaşlık yapmış insanlar ayrılmazlar. Yalnız imparatorluğun yarattığı bir takım sui tefehhümlerin [kötü anlayışların] unutulabilmesi, nihayet beraber yaşamış bu insanların birbirlerini anlayabilmesi için muayyen bir zamanın geçmesi lazımdı. Bugün henüz gelmiş olduğuna itiraf ederim ki kani değilim. Fakat o gün gelecektir… Sorunları çözmek için kuvvetli olmak gerekir. Türkiye kuvvetini kurmuştur. Suriye de mükemmelen kuvvet yapabilir. Fakat Suriye’nin ellerini kollarını bağlamışlar. Çözünüz onları, koparınız o bağları!”

Son yıllarda İrak ile Suriye’de yaşananları, iç savaş ile yıkımdan kaçmış milyonlarca mültecinin yaşadıkları dramı ve sınır komşularımızda yaşanan felaketleri anlamak isteyenler bir de yaşananlara Mustafa Kemal’in gözüyle bakabilmeli diye düşünüyoruz.Aslında yaşanan dramın ve trajedinin içinde ve altında kendi tarihsel ve toplumsal dram ve trajedimizin de olduğunu görüyoruz. Kederimiz, kaderimiz,acılarımız ortak.!

Bosna da bir annenin  erzak  götürmek  için  kapısını çalmış Türk askerine,hasret ve özlemle,” Nerede kaldınız.Biz de ne zaman geleceksiniz diye bekliyorduk” sözlerinin altındaki yakarışı,gözlerindeki yorgun ışıltıyı iyi anlamak  gerekiyor.

Türkiye,Türkiye’den daha büyüktür…