Bursa’da sabah 05.00’te uyuşturucu operasyonuna giden polisleri uğurlayan Bakan Soylu, 2,5 saat içinde 132 kişinin gözaltına alınmasının ardından Kent Güvenlik Yönetim Sistemi’nde Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş, Bursa Valisi Yakup Canbolat, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Daire Başkanı, Bursa Emniyet Müdürü Tacettin Aslan ve Bursa İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Tekin Aktemur ile birlikte açıklamalarda bulunarak, Bursa’nın tarihinde  2020 polis, 220 araç bir helikopter,3 iha, aynı zamanda 16 narkotik köpeği ile gerçekleştirilen operasyonun bilgilerini kamuoyu ile paylaştı.

Uyuşturucu ile mücadeleyi terörden, fuhuştan, mafyasal örgütler ile kaçakçılıkla mücadeleden yani kimi ülkelerin istihbarat örgütlerin hatta devlet yönetimlerinden ayrı düşünemezsiniz.

Bilindiği gibi son aylarda tüm bu gayri meşru mafyasal faaliyetlerin odağında yer almış Sedat Peker, internetten yayınladığı videolar ve gündeme taşıdığı  itham, iddia, tehdit ile şantaj yüklü açıklamalarla adeta bir siyasi bir lider gibi kamuoyunun gündemine oturdu ve milyonlarca kişi tarafından ilgiyle izleniyor. Yurt dışında kaçak olarak yaşayan Peker, aynı zamanda belli ülkelerin ve istihbarat örgütlerinin  koruması ve  yönlendirmesi altında iktidar partisi ve başta İçişleri Bakanı Soylu olmak üzere Bakan ve bürokratlarına tabiri caiz ise   birilerinin kullanışlı aparatı olarak bülbül gibi şakıyıp, sıyırıyor. Kuşkusuz, yaşanan ve ifşa etmeye çalıştığı rezilliklerden devlet ve iktidar nezdinde çıkartılması gereken ibretlik çok ders var. Örneğin, siyasetin, ekonominin, bürokrasinin, güvenlik kurumlarının, yargının hatta görsel, işitsel ve yazılı basının mafyalaşması  konuları(ne yazık ki) salt bugünün konusu olmaktan çok uzak. Dünyanın en büyük ve en organize mafya organizasyonu ise başta ABD ve CIA ile Batılı istihbarat örgütleri. Konu ile ilgili geoogle da  kısa bir sörf yapmanız yeterli.

Yine örneğin ülkenin başına bela edilmiş PKK/YPG,DEAŞ,FETÖ gibi taşeron terör örgütlerinin en önemli finans kaynağı uyuşturucu ticareti ve kaçakçılık faaliyetleri. Ülkemizde de ilk günden beri Başkan Erdoğan ile İçişleri Bakanı Süeyman Soylu’nun kişiliklerine yönelik özellikle algı operasyonlarının, itibar suikastleri yapılıyor olmasının temel nedenlerinden biri  bu.! Böylece Küresel Efendiler ile istihbarat örgütlerinin kontrol ve yönlendirmesi altında hem ülkede devlet ve yönetim ile yöneticilerine yönelik toplumda güven duygusu zedelenmeye ve yok edilmeye çalışılırken hem de bürokrasi ile bu tür mafyasal organizasyonlarla, faaliyetlerle mücadeleyi görev  edinmiş güvenlik kurumları ve personelinin üzerinde psikolojik baskı kurulmaya, etkisizleştirilmeye çalışılırken, ülkenin göz nuru gençleri ve genelde toplum uyuşturulmaya, madde bağımlısı haline getirilmeye çalışılıyor.

Mafya baronları ve  uyuşturucu, kaçakçılıkla  mücadele bu nedenle aynı zamanda bir ulusal güvenlik sorunu olarak görülmek zorunda. Bu mücadele çok yönlü ve salt ne  devlet ile iktidarı ne de salt polis ile jandarmayı ya da istihbaratı ilgilendiriyor. Mafyasal organizasyonlar ve uyuşturucu yanı sıra her türlü kaçakçılıkla mücadelenin asli ve vazgeçilemez unsuru ise , başta aileler olmak üzere  toplumsal duyarlılık.Bu mücadele aynı zamanda bir savaş ve devlet ile milletin seferberliğini, dayanışmasını, karşılıklı güvene dayalı iş birliğini gerektiriyor ve yurttaş olarak hepimize görev düşüyor. Her birimizin ocağı ve bu ocağın vazgeçilmez direği aile bireyleri ile çocuklarımızdır. Ocağımız söndürülmeye çalışılırken, ülkenin ocağı söndürülmek, yıkılmak isteniyor. Vatandaşlar, herşeyi biliyor, görüyor, izliyor.. Jandarma ve polise ulaşabilmek için  ihbar hattına ulaşmak, seslenmek, paylaşmak için telefonlar elimizin altında. Haramilerin, baronların ve çakalların sesini kesebilmek için gerisi devletin jandarmasının ve  polisinin işi.. Jandarmanız ile polisinize, savcı ile hakimlerinize  omuz verip ocağınızı, çocuklarınızı koruyun.!

Sonuç olarak,devlet devletliğini millet de milletliğini yapacak..!