ERCAN DOLAPÇI
Gazeteci Uğur Mumcu’nun 30, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın ise şehit edilişinin 22. yıl dönümü. İkisi de aynı izin peşindeydi. İkisi de aynı merkez tarafından katledildi: Gladyo!
Gazeteci yazar Uğur Mumcu terör örgütlerinin arkasında ABD’nin olduğunu yazıyordu. Uğur Mumcu’nun ağabeyi Av. Ceyhan Mumcu bu konuda şu önemli bilgiyi veriyor: “1992 Nisanından ölümüne kadar ana konusu bu idi. Son yıl yazdığı 312 yazısının yüzde 64’ü ABD, müttefikleri ve PKK ilişkileri üzerineydi. Bu ilişkileri kanıtlarıyla ortaya koydu.”
TERÖRÜ BESLEYEN GÜÇLER
Uğur Mumcu’nun Türk basınında özel bir yeri vardı. Masa başında yazılar yazan değil, yolsuzluk ve terör örgütlerini sahada araştırarak en derinlemesine ele alan bir gazeteciydi. Son güne kadar vatansever, dürüst ve korkusuzdu. Tehditlere pabuç bırakmadı. Gazeteciliğe Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisiyken 1962 yılında başladı. 12 Eylül 1980 darbesi öncesi terör örgütleri ve bunlara silah sağlayan mafya ve Gladyo'ya yoğunlaştı. Silah kaçakçılığının dış kaynaklarıyla da ilgileniyordu. Bu amaçla Almanya’ya çok seyahat yaptı. İç çatışmanın derinleşmesi ve Türkiye’nin darbeye gitmesi için Avrupa’da birçok ülkenin seferber olduğunu, mafya üzerinden Türkiye’ye akın akın silah gönderdiklerini belirledi.
Sol ya da sağ örgütlere, silahları aynı ülkelerin gönderdiğini sık sık kaleme aldı. 12 Eylül darbesinden sonra da yazılarına devam etti. Bu sefer 1990’lardan itibaren karşısına dinci ve bölücü terör örgütleri çıktı. Onlarla da yakından ilgilendi. Almanya’da Kaplancılarla görüştü. Yolsuzluk, uyuşturucu ve terörün birbirini beslediğini tespit etti. Bunları dizi yazılar halinde kaleme aldı. Tehdit ediliyordu. Aldırmadı. Yazıları büyük ilgi gördü.
PKK’NIN ÇIKIŞI
1978 yılında Diyarbakır’da kurulan PKK terör örgütü, darbeye kadar Güneydoğu’da kendi dışındaki herkesi hedef aldı ve bölgede etkinlik kurmaya çalıştı. Darbe sonrası Suriye üzerinden Lübnan’a taşındı. Burada kurduğu kamplarda üyelerini eğitti. 15 Ağustos 1984 tarihinde Şırnak ve Eruh karakol baskınlarıyla yoğun terör eylemlerini başlattı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra ABD, Irak’a yerleşmeye başladı. Kuveyt saldırısını da bahane ederek Irak’a savaş açtı. Irak’ı fiilen üçe böldü. PKK, ABD’nin bölgeye abanmasıyla kamplarını 1991 yılından itibaren Irak’ın kuzeyine taşıdı ve burada ABD desteğiyle büyüdü. Bugünlere geldi. İşte bu ilişkileri Uğur Mumcu yakından takip etti. ABD ve İsrail'in terör örgütüyle temaslarını yazdı. İsrail’in silah, eğitim ve mühimmat yardımları üzerine yazdığı bir yazısından ötürü dönemin İsrail’in Ankara Büyükelçisi, Mumcu’yu ziyaret ederek “Korkmuyor musun?” diye sordu.
NATO BOMBASIYLA KATLEDİLDİ
Devlet yetkilileri PKK saldırıları için “Arkasında dış güçler var” diyor ancak ABD’yi açıkça dile getiremiyordu. İşte bu günlerde Mumcu’nun yazıları ABD’yi rahatsız etti. Gladyo eliyle onu 24 Ocak 1993 günü Ankara’da aracına konulan profesyonel bomba ile katletti. Kullanılan bomba NATO mahreçli C4 idi. Mumcu son yıllarda PKK yazıları nedeniyle Genelkurmay’dan destek görüyordu. Aynı çizgide olan Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis de onun ardından 17 Şubat 1993 günü uçağı Ankara'da sabotajla düşürülerek katledildi. İki suikast da Türkiye’ye aslında bir mesajdı. Mesaj da şuydu: “Bölgede kukla İkinci İsrail devleti kuruyorum. Buna karşı gelmeyin! Gelirseniz sonunuz böyle olur.”
YİĞİT EMNİYETÇİ GAFFAR BABA
Uğur Mumcu gibi 24 Ocak günü katledilen Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan da cesur ve vatansever bir emniyetçiydi. Çok kitap okuyan kültürlü bir insandı… Diyarbakır’da görev yaptığı 4 yıl içinde halkla kurduğu sıcak ve samimi ilişkiyle devlet ve milleti birleştirdi. Derin izler bıraktı. Bu hareketiyle, ABD destekli bölücülüğe karşı kararlı duruş sergiledi. Okkan, Gladyo’nun tetikçi örgütü Hizbullah’ı da ezmişti. Bu örgüt için “Ne örgütü, bunların hepsi casus” diyordu!
YİRMİ KURŞUN SIKTILAR
Son derece iyi korunuyordu... 24 Ocak 2001 günü Diyarbakır Şehitlik semtindeki Emniyet Müdürlüğü’nden ayrılmış konvoy ilerliyordu. Önde ve arkada eskort. Ayrıca makam aracının arkasında da koruma ekibi vardı. İlk saldırı 500 metre ileride şehitlik yakınlarında yapıldı. Burada koruma ekibi etkisiz hale getirildi. İçindekilerin hepsi öldürüldü. Okkan’ın aracı ve eskort hızlandı, ancak onlar da 100 metre ilerideki bombalı ve silahlı saldırıdan kurtulamadı. Saldırganlar en az 10- 15 kişilik bir ekipti. Çok iyi hazırlanmışlardı. Her sokağın başında polisin olduğu bölgede en önemli kişiye saldırı yapıyorlardı. Hiçbiri de vurulmadan hedefi vurarak kaçmıştı! Sıfır hata… Okkan ve 5 arkadaşı şehit olmuştu. Okkan’ın vücudundan 20 kurşun çıkarıldı. Yapılış şekliyle “ben Gladyo’yum” diyordu!
HİZBULLAH'I ÇÖKERTTİ
Okkan’ın önemli bir özelliği de Hizbullah operasyonunun temelini atmasıydı. Yaptığı çalışmalarla örgütün şifrelerini çözmüştü. Batı destekli ajan örgütlenmesi olduğunu saptadı. Okkan ölmeseydi, saptadığı 26 tetikçiyi daha bulacaktı. İstanbul’daki büyük operasyon sırasında gizlice buraya gelmiş ve operasyonu izlemişti. İstanbul operasyonu, Diyarbakır’da bulduğu bilgiler doğrultusunda yapıldı. “Örgütün belini kırdık” diyordu. Sansasyonel eylemi de beklediğini söylüyordu. Bir de eklemişti: “Devlet büyük oranda Hizbullah’ı kontrol altında tutuyor.” En önemlisi de elinde ‘Hizbullah Bilgi Bankası’ vardı. O darbeden sonra örgüt bir daha toparlanamadı.