Bölgesel veya yerel bir gazetenin uluslararası dış politikayı ilgilendiren mevzulara girmesi, haber ve yorumlarda bulunması genelde okur açısından sempatik karşılanmaz. Okur, haber ve yorumlarda gazetenin yüzünü öncelikle yerel sorunları dönmesini bekler ve ister. Bu doğaldır.

Ancak, öylesi günler ve olaylarla karşılaşıyoruz ki, ülkenin ulusal, bölgesel ve hatta yerel düzeyde karşılaştığı, yaşadığı, şu  veya bu oranda olumsuz düzeyde etkilendiği hemen her konu uluslararası yani ‘dış bağlantılı.. İç politika ile dış politika adeta et ile tırnak gibi, iç içe geçmiş durumda. Bunun salt bir Türkiye gerçeği olmadığını, yüz yılımız da tüm ülkelerin gerçeği olduğunu belirtelim. Çünkü, ekonomik, bilimsel, endüstriyel, haberleşme ve internetin yani dijital çağ da insanlığın önünde sınırsız bir bilgilenme, haberleşme, dünyanın en ücra ülkesinde bile nu olup-bittiğini öğrenme olanağı var. Herşey bilgisayarınız ve cep telefonunuzda bir tuşa basmanızla artık mümkün. Bir anlamda ‘bilmiyordum’, ’duymadım’ın hiçbir mazereti yok.! Çünkü, bacak kadar çocuğun elinde bile cep telefonu üzerinden tük dünya coğrafyasını, ülkeleri gezebilmesi mümkün.

Türkiye ve Türklerin tarihi, toplumsal ve kültürel açıdan bir çok ayrıcalığı içinde barındırıyor ve bir çok ülke ve milletten ayrıştırıyor. Örneğin, 20.yüzyılda döneminin en gelişkin, en modern, en güçlü kapitalist-emperyalist ülkelerine ve bu güçlerin taşeronu konumundaki ülkelere ve Anadolu’yu işgallerine karşı bağımsızlığı için mücadele vererek, kanlı savaşları muzaffer bir şekilde kazanarak bağımsızlığını kazanmış, Osmanlı’nın küllerinden yeniden dirilip Cumhuriyet  Devletini kurmuş bir millet ve bu devletin 2023 yılında 100.yılını kutlayacağız. Tarih boyunca her alanda her cephede destan yazmış, destanlarla gelişip, serpilmiş, büyümüş bir milletten söz ediyoruz.

Türkler, sömürgeciliğin ve emperyalizmin  ne melanet bir şey olduğunu yaşayarak, mücadele ederek ve en önemlisi ‘tek dişi kalmış canavar’ı yenmeyi başararak, öğrenmiş bir millet.! Orta Asya’dan bugünlere edindiğimiz ders çok.. O nedenle varlığımıza, bağımsızlığımız ve egemenliğimize, dinimize, bayrağımıza, namusumuza yönelik en ufak bir yeltenişi, iç işlerimize yönelik en ufak bir müdahaleyi kabullenemeyiz. Bu değerlere, yönelik en ufak bir yelteniş, tepemizin tasının atma noktasıdır. Onun içindir ki Türkler’de, vatan-bayrak-ezan kutsaldır. Uğruna sava seve can verir, şehit düşeriz. Mandacıyı, muhipi de sevmeyiz. Bu;  bebelerimize, çocuklarımıza, gençlerimize taşıyacağımız, vereceğimiz en büyük mirastır.

Arıcan, bunları neden-niçin yazdın diye soruyor ve düşünüyorsanız ,etrafınıza bir bakın.! Dört bir yanımız çakallarla çevrili ve ortalık çakal ulumalarından geçilmiyor. Diriliş, bu milletin kaderidir.!