|
|||
BELEDİYE, HALKLA İÇSELLEŞME VE HALKÇILIK | |||
Ozan Utku ARICAN | |||
oznn.utkk@gmail.com | |||
Ekonomik olarak dar boğazdan geçtiğimiz bu zorlu ve kritik dönemde, halkın en büyük ihtiyacı gıda ürünlerinde uygun fiyatı yakalayabilmek. Market fiyatlarının her gün orantısız ve suistimal derecesine gelen fiyat değişiklikleri en çok dar ve orta gelirli halkı etkiledi. Fiyatlarda düşüşün yaşanmaması bir yana günden güne artan fiyatlar konusunda herkes ne yapacağını şaşırmış ve boyun eğmiş halde yaşamını sürdürebilmenin kavgasını veriyor. Daha önce ülkemizde yaşanan ekonomik krizler sonucunda karne ile saatlerce sıra beklendiği günler akla geliyor. Acaba, yine aynı günlere geri mi dönüyoruz derken garip bir şekilde ürünlerin stoğu konusunda yetersizlik değil, aksine pandemi dönemi boyunca fazlasıyla yeterli olduğu da ortaya çıkmış oldu. Bu da fiyatlar konusunda devletin belli önlemler ve müdahalelerde bulunmasının önemini daha net ve kesin bir şekilde gösterdi. Daha önce köşemde de bu durumu tartışmış, devletçiliğin önemini vurgulamıştım. Ekonomik olarak durumumuza bakınca Allah’ın çayını-kahvesini içmeye korka korka gider-gelir hale geldik. Türlü sebepler öne sürerek fiyatları üst düzeylere çeken mekan sahipleri, diğer alanlarda düzenlemeler ve ayarlamalar yapılmadığı için fiyatları tavana çekmiş durumda. İnsanlar bu fiyatlarla yiyebilir mi içebilir mi diyen yok! Özellikle özel sektörün halkı tavuk gibi yolduğu bugünlerde, “nerede bu devlet kardeşim!” deme zorunluluğunu hissediyorum. Devletin desteği ile ürünlerin üretilmesi, üreticilere destek verilerek insanların refahının yükseltilmesi gerekiyor. Bu gerçek her gün yüzümüze tokat gibi çarpıyor. En kötüsü de şu ki, tarımsal anlamda değerlendirilebilecek topraklarımız olmasına rağmen, üreticinin zorlandığı bilinmesine rağmen, aracı sorunlarıyla, büyük kuruluşların ucuza alıp pahalıya satarken elde ettiği yüksek kârların ezilen kesime yansımaması başlı başına bir vaka. Öyle ki, ne üreten mutlu ne de müşteri mutlu! Sadece aracı ve satıcının mutlu olarak ayrıldığı bu ticarette, devlet de aldığı vergilerden mutlu. Ancak, devletin sorumluluğu demek sadece aldığı vergilerle, sistemde sorunların olduğunu bile bile geçiştirmelerle maçı idare etmek demek mi?.. ‘Devlet’ denilince ilk aklımıza en üst ‘makam’ gelir. Ancak, ‘devlet’ demek ‘teşkilat’ demektir. Teşkilatlanma olmadan, devletin elleri, kolları en uç noktaya kadar uzanamaz. Yani, vatandaşına hizmet götüremez. O yüzden devlet,en ücra mahalleye kadar kollarını uzatmıştır. Bu düşüncelerle yaşanan süreç değerlendirildiğinde önce yaşadığımız çevreye bakacağız. Örneğin bizim yaşadığımız yer her neresi ise, oranın yönetimi ne ölçüde hizmet ediyor, neler yapıyor, neler planlıyor, bunlara bakmalıyız. Tabii ki en üst makamların, bürokrasinin yatırımları da, hizmetleri de olmalı. Bu, kaçınılmaz bir gerçektir. Çünkü , belediyeler her türlü yatırımın, hizmetin altından kalkamayabilir. Ancak, yaşanılan bölgenin kaldıracı olan her belediye, kısıtlı finans ve araç, personelle bir çok sorunun üstesinden gelebilir, bölgenin nefesi olabilir, yerelde ve hükümete örnek projeler geliştirip bahsettiğimiz sorunların üstesinden gelebilir. Bandırma Belediyesi’nin geçtiğimiz yıllardan bugüne kadar gerçekleştirdiği projelere ve yatırımlara baktığınızda tam da bu noktada önemli ve değerli işlere imza attığını görüyoruz. Piyasa fiyatları, bir insanın sosyalleşmesi için fazlasıyla müşkül durumdayken insanların alım gücüne uygun kafecilik hizmetleri; bu sene açılan ve engelli vatandaşlarımıza da hizmet eden Bandırma Belediyesi Tatlısu Dinlenme Tesisleri ve Kamp Alanı Bandırmalılar olarak en gözde uğrak noktalarımızdan biri haline geldi. Peki neden? Çünkü, halkın cebine uygun! Örneğin; Çamlık ile Sanat Kafe’ye ne zaman gitsem, her zaman genel fiyatlandırma çizelgesinde Bandırma’da en uygun ve iyi vakit geçirebileceğiniz yer olarak insanların hafızasında yer etti. Örneğin; yıllardır burnumuzun dibinde bulunan Tatlısu’ya konumu ve hizmetiyle, özellikle hafta sonu planımızda da yer edecek bir atıl alanı hareketlendirme başarıldı. Bu yüzden bu hizmet ancak alkışlanır, takdir edilir. Kafeciliğin yanında otel alanı için de kollarını sıvayan Bandırma Belediyesi’nin kamucu politikasını öngörerek ve benimseyerek üretim sahasına adım atması, paketleme işlemleri yapması, bunları sosyal yardım olarak halka arzetmesi sadece “kurufasulye”,”nohut” olarak değerlendirilmemeli; Bandırma Belediyesi, aynı zamanda yöre çiftçilerine destek vererek, kırsal kalkınma için mücadele veren bir yerel yönetim anlayışı ortaya koydu. Doğa, Çepni ve Eski Ziraatli Mahalleleri ile yapılan protokolün meyvelerini hem üreticilerimiz hem belediye hem de tüketicilerimiz topladı. Ve içimizden şunu geçirmedik mi? Keşke tüm belediyeler ve hükümet aynı şekilde halkla bütünleşse , destek verse, kol kanat gerse… Verilen hizmetleri elbette sadece Bandırma Belediyesi vermiyor. Kaymakamlıklar, Valilikler, diğer belediyeler, vakıflar da halkın ihtiyaçlarını karşılıyor, destek olmaya çalışıyor. Ancak, devlet desteğiyle, üreticiyi ve halkı destekleyerek, halka hizmet etmek; takdir edilmeli, desteklenmeli ve bu hizmet anlayışı yaygınlaştırılmalı diye düşünüyorum. O yüzden, devletçilik, halkçılık, ekonomi-politikte merkezi yönlendirici olmalı. Fiyatların üreticiyi de halkı da yerden yere vurduğu, içten içe sıkıntılarla çürüttüğü bu devirde, devlet, devletliğini yapmalı, halkına uygun hizmeti götürmeli. Bu açıdan Bandırma Belediyesi’ni ve Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun’u ve emeği olan herkesi, öncelikle bir yurttaş olarak kutluyor, teşekkürlerimi sunuyorum.
|
|||
Etiketler: BELEDİYE,, HALKLA, İÇSELLEŞME, VE, HALKÇILIK, |
|