Ozan Utku ARICAN Batıcılık ve Aşağılık Psikolojisi
Yazı Detayı
07 Ocak 2022 - Cuma 16:37 Bu yazı 250 kez okundu
 
Batıcılık ve Aşağılık Psikolojisi
Ozan Utku ARICAN
oznn.utkk@gmail.com
 
 

Batıcılık ve aşağılık psikolojisi, Osmanlı’dan bugüne kadar etkisini sürdüren yegane sorunumuz ve dayanağımız oldu. Her anlamda Avrupa bize cazip geliyordu. Sınıfsal yapı değişiyor, bilim ekonomiyi besliyor; sanayilerini beslemek isteyen ülkeler hammadde yarışına giriyorlardı. Dünya’da konjonktür değişmiş, diplomasi denilen bilim artık dünya ülkeleri tarafından kabul görüyor, uygulanıyordu. Ancak bu, yaşanacak savaşların da önüne geçemeyecekti; oturuşmanın yaşanması ve örtülü bir savaş evresine geçilmesi ancak 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde gerçekleşecekti.

 

Bizler izledik, tanımaya ve anlamaya çalıştık; gelişmeleri paçasından yakalamak için gayret sarf ettik.  Yerli ve yabancı okulların desteğiyle Avrupa ile boy ölçüşebilecek kadrolar yetiştirmek için uğraştık ve başardık. Uzun süren Batıcılık, etkisini yıkılış evresinde daha çok gösteriyordu.  Bu durumun bize iyi yönde getirilerini yaşasak da, elbette kötü etkilerini de yaşamamız kaçınılmazdı. 

 

Savaşlar sürecinin son evresinde, ideolojik ve politik bir çok çözüm önerisi tarihe karışmaktaydı. Yeni bir devlet doğacaktı. Uzun süren imparatorluk anlayışından ve etkisinden kurtulmak kolay olmadı.  Dünya ne kadar modern bir görünüm alsa da, perdenin arkasında vahşi dişlerini gösteren sırtlanları görüyorduk. Düşman, aynı düşmandı; ama silahları teknolojisi gibi  gelişmiş, ingiliz kurnazlığında kabuk değiştirmişti. 

 

Yaşanan oyun, bize hiç yabancı değildi. İmparatorluğu devraldıktan sonra geniş bir etnik yelpazeyi yönetmek ve dengeyi korumak gerekiyordu. Az değil, 622 sene boyunca aynı anlayışı koruduk ve kimi zaman gayrimüslim dediğimiz müslüman olmayan farklı etnik guruplara geniş haklar tanıdık; hatta bazen dozunu kaçırıp müslümanların tepkisini çektik. Ne de olsa Batı bizden bunu istemiş, alttan alta oyduğu parçalarımızı bir bir bizden almak için ellerini ovuşturuyor, ağzının suyu akıyordu.

 

Milli bir mücadele verilmesi gerektiğinde, o kadar farklı anlayışı savunan insan vardı ki! Tüm güçleri bir araya getirmek hiç kolay bir iş değildi...  Bu ölüm kalım savaşında, var olarak çıkmak, tek parça halinde kalabilmek gerçekten imkansız gözüküyor, devlet adamlarının çoğu buna inanmıyordu. Ve halk uzun süren savaşlar sonunda bitap düşmüştü.

 

Avrupalılar geliyordu. Osmanlı bir süre denge politikasıyla, oyalamayla, devletlere verdiği tavizlerle toprak kaybede kaybede bugünlere kadar gelmişti. Bir gün biri, diğer gün bir başkasının abiliğinde kısa olan ömrünü uzatmayı başarmıştı.

 

Halk ne yaptı derseniz, halk filler tepişirken ezildi elbette. Osmanlı’nın yıkılışına engel olmak, ellerinde kalan tek şey olan vatan toprağını kurtarmak için canını feda etti. Ki bu halk, zaten olan hayatından beklentisi olmadığı için değil, Türk halkı olduğu için, Müslüman olduğu için  gözünü kırpmadan kutsalı olan toprağı korumasını her zaman bilirdi.

 

“Ya istiklâl, ya ölüm” dendiğinde de, emperyalizmi yenmeyi bildi. Uzatılan tüm namluları kırdı geçti. Ve yeni bir devlet kuruldu. İlk defa millete dayanan, milleti gerçekten temsil eden bir yapı kurulacaktı. Bu eskinin artıklarıyla ne oranda kolaydı? Çıkacak engeller neydi? Belki de karşı devrim yaşanacaktı... Sonuçta, ihtimallerin sayısı gayet yüksekti. Kimse geleneksel yapıdan vazgeçmek için bu yola çıkmamıştı. Ancak önderlik edene olan inanç, kazanılan başarı azımsanacak ölçüde değildi. Böyle bir yapı kurulacaksa, ancak gücü elinde bulunduran kişi bunu başarabilirdi.

 

29 Ekim 1923’te cumhuriyeti kurduğumuzda, elden ayaktan düşmüş bir devlet, bitap düşmüş bir halk, kayıp bir genç nüfus ve bolca tehdit vardı. Askeri bir savaş kazanılmış, ancak büyük emperyal güçlere karşı kapitalizm içerisinde ayakta kalabilmek için vereceğimiz seferberlik, Atatürk’ün bile ömründen ömür eksiltti. Mustafa Kemal Paşa’nın ömrü cephelerde geçmişti. Ve yıllar sonra savaşın sonuna gelmiş, kendi tabiriyle başka bir savaş başlamıştı. Artık yeni devleti ayağa kaldırmak, yeniden toparlanmak gerekiyordu. Ne için? Yeni bir savaş için.! Çünkü, Türkiye, hep savaştı bulunduğu coğrafyada. Tarihin göbeğinde, yani merkezinde oldu.

 

Bu süreçte Batıcılık kuvvetle aramızda yaşadı. Dilimizde, beynimizde, heveslerimizde, tarihimizde, kültürümüzde, hayallerimizde...  Birileri yürüdükçe, düştük. Kalkmaya çalıştık, sendeledik, yine düştük. Tam kalkıyoruz dedik, kafamıza vurdular ama durduramadılar; yok edemediler. Baktılar ki olacak gibi değil, bunları dışardan değil, içeriden çökertmemiz lazım. Aynı Lord Curzon’un Lozan görüşmelerinde dediği gibi, bugün yuttuğumuz şeyleri cebimize atıyoruz; günü geldiğinde cebimizden çıkaracağız dediler, gerçekten çıkardılar; bizde boyun eğdik.

 

Öyle bir duruma geldik ki, bu içimizdeki Batıcılık, sadece teknolojik ve bilimsel gelişmeleri edinmek anlamında kalmadı, ruhunu ve tarihine reddetmeye kadar vardı, işte o zaman biz, biz olmaktan çıktık; tarihin tozlu sayfalarında ki şu cümleleri vücutlaştırdık  “ Bizden bişey olmaz”, “ biz kimiz ki!” , “Türkler yapamaz”...

 

 Niye ve niçin?

 

Olan ve biten her şeye karşı böyle yaklaşmak ‘niye’ diye sorunca aklıma bunlar geldi. Bu süreci yeterince anlatır mı? Elbette mümkün değil...  Ancak şunu biraz olsun anlamamız gerekiyor: Bizler başaranlara ne koşulda, hangi alanda, hangi yerde, hangi siyasi düşünceye sahip olursa olsun saygı duymak, tarihten aldığımız bilgi ve deneyimle düşünüp, değerini toplumsal olarak yüceltmek ve korumak zorundayız. A-B-C partisi olması önemli mi? Şu konjonktürde hele kesinlikle değil!

 

‘İyi ve kötüyü nasıl ayırt edeceğim?’ diye soruyorsun. En başta felsefe olmak üzere, sosyoloji, psikoloji ve tarih okumalı ve anlayabilmeliyiz. Tarih yazan bir millet, tarih okumazsa, tarih yazmazsa hali nice olur?!

 

 
Etiketler: Batıcılık, ve, Aşağılık, Psikolojisi,
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
31 Temmuz 2025
KUKLACI-SAHNE-OYUN
411 Okunma.
16 Temmuz 2025
15 Temmuz - Neyi Niye Yazmaktan Korktunuz?
97 Okunma.
13 Temmuz 2025
KEMALİZM’DEN RAHATSIZ OLANLAR…
46 Okunma.
22 Mayıs 2025
ATA'NIN YOLU
96 Okunma.
04 Mart 2025
YOL HARİTASI
123 Okunma.
04 Şubat 2025
GÖKBÖRÜ
104 Okunma.
23 Ocak 2025
KARTALKAYA FACİASI ve DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
103 Okunma.
19 Ocak 2025
DEPREM GERÇEĞİ VE SOSYOLOJİK DURGUNLUK
93 Okunma.
17 Ocak 2025
YILLAR ÖNCE YAZDIĞIM BİR YAZININ ANIMSATTIKLARI
93 Okunma.
12 Ocak 2025
SURİYE MESELESİNE NASIL BAKMALIYIZ?
90 Okunma.
16 Ekim 2024
BARIŞ- DEMOKRASİ – CUMHURİYET VE NEO-LİBERALİZM?
121 Okunma.
20 Nisan 2024
Türk Rönesansı: KÖY ENSTİTÜLERİ (1940-1954)
166 Okunma.
01 Nisan 2023
Türk Siyasi Zihniyeti Neden Çözüm Üretemiyor?
251 Okunma.
29 Mart 2023
TÜRKİYE'DE DOĞRU SİYASET HANGİ İLKELERE DAYANMALI?
206 Okunma.
25 Mart 2023
HAYAT BİZE NEYİ ÖĞRETEMEDİ?
178 Okunma.
25 Mart 2023
GERÇEĞİN IŞIĞINDAKİ BUKALEMUN
191 Okunma.
04 Şubat 2023
TARTIŞMA VE ELEŞTİRİ KÜLTÜRÜ NİYE ÖNEMLİ?
266 Okunma.
30 Ocak 2023
GERÇEĞİN IŞIĞINDAKİ BUKALEMUN
186 Okunma.
21 Aralık 2022
ŞEREF VE İSTİKLÂL
193 Okunma.
12 Aralık 2022
İktisadi Krizler Tüketim Alışkanlıklarını Nasıl Etkiledi?
181 Okunma.
08 Aralık 2022
Anadolu ve Türkler
191 Okunma.
05 Aralık 2022
SİYASİ DURUŞ VE KİMLİK SORUNU
197 Okunma.
01 Ekim 2022
‘Türkiye, Türkiye’den Büyüktür’
209 Okunma.
01 Ekim 2022
KIVILCIM
195 Okunma.
30 Ağustos 2022
GAFLET-DALALET-HIYANET
218 Okunma.
29 Ağustos 2022
TOPLUMSAL ALZHEİMER
218 Okunma.
19 Temmuz 2022
TÜRKİYE'DE EĞİTİM ÜCRETSİZ Mİ?
229 Okunma.
19 Haziran 2022
ABD'NİN 'CAMBAZA BAK' OYUNU !
220 Okunma.
27 Mayıs 2022
FİYASKO: NEO-LİBERAL EKONOMİK-POLİTİKA
213 Okunma.
09 Mayıs 2022
AŞAĞILIK PSİKOLOJİSİ VE İNSANOĞLUNUN DEHLİZLERİ
246 Okunma.
06 Mayıs 2022
İNTERNETİN NATO'SU NE ANLAMA GELİYOR?
181 Okunma.
06 Mayıs 2022
TARİHTE BİR YOLCULUK.. (1)
204 Okunma.
06 Mayıs 2022
KÜLTÜREL DÖNÜŞÜM VE EĞİTİM
201 Okunma.
25 Mart 2022
BİR PULSUZ DÜŞÜNCE
234 Okunma.
25 Mart 2022
DOSTOYEVSKİ'den TOLSTOY'a...
243 Okunma.
25 Mart 2022
MABED
190 Okunma.
23 Mart 2022
ATATÜRK VE DEVRİM -2-
198 Okunma.
01 Mart 2022
BU GİDİŞLE...
239 Okunma.
01 Mart 2022
ATATÜRK VE DEVRİM -1-
195 Okunma.
15 Şubat 2022
CEPHANE
244 Okunma.
03 Şubat 2022
BELEDİYE, HALKLA İÇSELLEŞME VE HALKÇILIK
228 Okunma.
22 Ocak 2022
13
280 Okunma.
18 Ocak 2022
Endüstriyel Et Yığınları
205 Okunma.
28 Aralık 2021
Kapitalizm İçerisinde Şans Oyunu ve İnsana Dair..
225 Okunma.
12 Aralık 2021
GÖNLÜ YOL GÖSTERİCİ, ELİ ÖPÜLESİ İNCİLÂ ÖĞRETMEN
319 Okunma.
29 Kasım 2021
Çok Farklı Bir Gelecek..!
325 Okunma.
28 Kasım 2021
Çok Farklı Bir Gelecek..!
201 Okunma.
23 Kasım 2021
EFESLİ HERAKLEİTOS'A SELAM OLSUN
222 Okunma.
15 Kasım 2021
TAVUĞUN BACAĞI..!
219 Okunma.
10 Kasım 2021
Deve Kuşu Politikası
215 Okunma.
Haber Yazılımı