Ozan Utku ARICAN ‘Türkiye, Türkiye’den Büyüktür’
Yazı Detayı
01 Ekim 2022 - Cumartesi 14:28 Bu yazı 134 kez okundu
 
‘Türkiye, Türkiye’den Büyüktür’
Ozan Utku ARICAN
oznn.utkk@gmail.com
 
 

 

    Türkiye’nin dört tarafına baktığınızda, Doğu’da ve Batı’da ciddi güvenlik sorunlarının olduğunu görüyoruz.  Suriye’de güvenlik çemberi bir şekilde kurulsa da, son günlerde yaşanan olaylara bakıldığında hala tehdit az da olsa devam ediyor. Ülke içinde patlayan bombaların, onlarca şehit olan insanın görüntüleriyle karşılaştığımız akşam haberleri artık sınır dışı operasyon haberleriyle doluyor.  Yapılan operasyonlarla ilgili yapılan haberlere baktığımızda TSK’nın başarısız olduğu bir operasyon yok. Tam aksine PKK terör örgütünün ağladığı günlerdeyiz. Türk askeri vurdukça onlar daha da dağılıyor ve bir şekilde Türkiye ayağıyla ‘artık vurmayın’ demeye çalışıyorlar.  Arada sırada sizler de görüyorsunuz, hiç ummadığınız, konduramadığınız mecralar, kişiler; cephe almaları gerekliyken, destek verdiklerini açıkça söylüyorlar. Elbette biz bu insanlara destek veriyoruz, aslında böyle olmamalı demeyecekler, bunu emelleriyle, üstü örtülü şekilde uygun bir dille söylecekler. Kimisi zaten buna bile gerek duymuyor, ulu orta desteğini ortaya koyuyor. Tabi, onlar üzülmeye, biz de gerekeni yapmaya devam edeceğiz, bu kaçınılmaz bir gerçek.

   Suriye ve Irak Operasyonları’yla bölgeye yumruğunu vuran, iç ve dış güvenliğini sağlamayı büyük ölçüde başaran Türkiye, kısa süre sonra Libya Mutabakatı’yla Yunanlıları daha da alevlendirdi. Türkiye güçlendikçe, askeri ve ekonomik olarak yeterli düzeye eriştikçe, onlar arka planda korkaklıklarını yaşasalar da, büyük abilerinden güç alıp cesaretlendiler.  Türkiye’de ekonomik kriz olsa da, kendi askeri gücünü ortaya koyabilmiş bir ülke her zaman düşmanın yüreğine korku düşürür. Bu da onu yiyip bitirir. Kurt gibi beynini yiyen bu hisler nereden türedi? Elbette tarihte yaşadığımız olayların korkusundan.

   Elden ayaktan düşmüş, içten içe ele geçirilerek devletin bekası sıkıntı içerisine girmişken, bir anda farklı stratejiler ve politiklar besleyen bir ordu ortaya çıktı.  Tabiki bu stratejiler, planlar yeni değildi. Bunu komutanlarımızın konuşmalarından, planlanan projelerin başlangıç tarihlerinden kolayca görüyoruz. Ancak, sona gelinmemiş projelerden ziyade,  başarıyla hayata geçirilen projelerin etkisi bambaşka bir durumu ortaya çıkardı. Örneğin Türkiye’nin yerli ve milli sanayi girişimler Atatürk döneminden itibaren başladı ancak kısa süre sonra sabotaj ve operasyonlar sonucunda yok edildi.  Daha sonra ise yurtdışından alınan destek sayesinde ordunun ihtiyaçları sağlandı. Hatta tablo kimi zaman istenmeyecek hale geldi. Örneğin Kıbrıs sorunu ortaya çıktığı zaman ve sonrasında, askeri olarak sürekli sorun yaşandı.  Askeri, siyasi ve ekonomik güç olarak yetersiz olan Türkiye, harekatı imkansızlıklar içerisinde gerçekleştirerek bugünkü yavru vatanı kazanmayı başardıç. Nitekim hep imkansızlıklar içerisinden umudu doğuran bir millet değil miydik?

  

 

İşte tam olarak bu umut ve ümitle tarihe baktığımızda, eksiklikler içerisinde ayakta kalabilmiş bir millet varsa, Türk milletine her zaman kurtuluş yoldaştır. Atatürk’ü sevmek, anlamak demek, Bilge Kağan’dan bugüne kadar yanlışıyla doğrusuyla tüm Türk tarihini kucaklamaktır. Sadece Türk tarihini değil, Dünya’yı dize getiren bir milletsek eğer, Dünya tarihini de anlamak zorundayız.  Ancak öyle günlerdeyiz ki, inanç, umut ve ümit artık bir çok insana boş ve saçma geliyor... 

   ABD’nin karakolu haline gelmiş Yunanistan yönetimi ve Yunan ordusu işte bu gerçeklikten ve güçlü ruhumuzdan korkuyor.  Tarihsel olarak ne kadar affetsek de, hümanist yaklaşmaya çalışıp yeni dünya böyle diyerek, savaşların çağ dışı olduğunu söylesek de; unutmamak gerekiyor ki diplomasinin ve ülkeler arası güç dengesinin en önemli dayanağı potansiyel varlıklarınızdır. Çağa ayak uydurmak, modernlik, çağdaşlık, uygarlık vs. adını ne koyarsak koyalım, devletler arasında güç dengesini, askeri teknoloji, istihbarat, ekonomi ve nitelikli insan gücü sağlar. Elbette siyasetin, aklın yeri yadsınamaz. Ancak bu güçler olmadan da, güçlü siyaset yapılamaz. O yüzden dibimizdeki ülkeler bahsedilen gelişmelerden hiç memnun değil. Peki neden memnun değiller, Türkiye ne yapabilir ki? Türkiye’nin askeri olarak güçlenerek, bölgede söz sahibi olması demek, oyuna dahil olması demektir. Örneğin Suriye’de oyuna dahil olduk. Ne kadar avantajı olsa da, bize yansıyan iç sorunlara da sebep oldu. Bir başka örnek ise, Türkiye uzun yıllar sonra denizlerde varım demeye çalıştı. Libya ile geliştirilen ikili ilişkiler, bir çok ülkeyi rahatsız etti. Bu rahatsızlığı Kıbrıs’a demirleyen ABD ve Fransız gemilerinden de anlayabilirsiniz.

  Yunanistan ayak seslerini mi hissediyor, eceline mi susadı, bilinmez... Bugün yayınlanan ve Yunanistan’da yapılan bir ankete göre, Yunanistan’da yaşayan Türkler, Yunan ordusundan korkmuyormuş... Yanlı mı, yansız mı olduğu konusunda bir şey söylemem mümkün değil ancak bir değerlendirme yapabiliriz. Yunan ordusunun, Türklere neler yaptığını unutmadık. ABD ve Milletler Cemiyeti’nin raporlarına da yansıyan savaş hukukunu ve insan haklarını çiğneyen faaliyetlerinizi, tarihin altın sayfalarına kaydettik.  Yaşananları unutmamız mümkün değildir. Neden mümkün değildir? Türkler hiç bir zaman kahpeliği unutmaz da ondan.

   Dün İngiltere’nin sırtından geçinen, Avrupa’yı Megali İdea için kandırmaya çalışan Venizelos vardı, bugünde Miçotakis denilen soytarı var. Üstelik devlet adamıyım diye gezinen bu arkadaş, devletin anahtarlarını da ABD’ye teslim etmiş durumda. Yani Yunanistan artık bir devlet değil, bir eyalet. Aynı şekilde Ukrayna’da da Zelenski denilen kukla yönetici ülkesini uçurumun kenarına getirmiş durumda. ABD ve Avrupa ne istiyor? Balkanlar ve Kuzey Karadeniz’de kaos yaratarak, yeniden dizayn edebileceğini mi zannediyor?.. Öyle görünüyor ki bu onun için pek mümkün değil. Ne Türkiye eski Türkiye, ne de Rusya eski Rusya... İkili ilişkilerin dahi bambaşka yerlere evrilerek, Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye olmak isteyen ve NATO kartını şimdilik kullanan bir Türkiye Cumhuriyeti’yle karşı karşıya olan ABD’nin, jandarmalığa soyunduğu günler! Peki bizim için şaşırtıcı mı, kesinlikle değil. Türkiye’nin şu an için zora giren ekonomisi, herhangi bir savaşla sallanmaya başlarsa; ya da fırsattan istifade ABD’nin askeri güdümü içine girerse, bu bölgede ABD’nin yararına olur. Hem ülkedeki anti emperyalist damardan rahatsızlar, hem de çıkarlarını gözeten türk askeri gücünden.

   Peki Türkiye bir savaşta yıkılır mı?

Osmanlı’nın son zamanlarında, İttihat ve Terakki Partisi, 2. Abdülhamid’den itibaren kalan yerleri 1. Dünya Savaşı’nda daha iyi koruyabilseydi; ya da alel acele Almanya’nın kuyruğuna takılmasaydı. Belki her şey daha başka olurdu. Nitekim tarihi değiştiremeyiz. Ancak o zorlu dönemlerde dahi, yoktan bir ülke var eden bu devlet ve millet Çanakkale gibi bir kıyametin içinden umudu doğurdu. Her yazımda da, konuşmamda da bunu ısrarla dile getireceğim. Bizler umuda yabancı değiliz. Biz onun kendisiyiz. Gerekirse ölerek, yaşayarak... Bir şekilde sancağı bir sonraki sırtlayacak değil mi? Yokluğun içerisinde, zorluklara rağmen mücadele azmini kaybeden, tükenmiş bir milletin ayaklanması ve bir avuç insanla bunu başarabilmesi tarihte eşine az rastlanır bir andır. O yüzden, Yunanistan/ABD hamisine güvense de, Dünya’nın en güçlü kara ordusuna sahip, hava da güçlü ve deneyimli, teknolojik üstünlüğe sahip, Rusya’nın ve Türk devletletlerinin desteğini alan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, her şekilde tarihsel misyonunu yerine getirebilir. Yunanistan’ın tüm hukuksuz kışkırtmaları bir yana, fiili olarak savaş davulu çalan eylemleri karşısında, bizler de şunu çok iyi biliyoruz ve yıllardır söylüyoruz: “ Abicim, aslında imkan olucak. Şu adaları alıvereceksin. Zaten bunlar bizimdi! Şerefsizler işgal ettiler. Yetmedi bir de Türklere burada işkence edip, öldürdüler. Bir gece de bayrak dikerim ben buraya!”.

  Evet, halkın içerisine biraz karışmışsanız, ‘adalar’ dendiğinde, alacağınız gerçek tepki budur. Hesapsız ve plansız, gözü kapalı gider Türk insanı. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Sonuçta Rumeli eski değil, hala ata toprağıdır. Prof. Dr. Tufan Gündüz hocamızın deyimiyle “Türkiye, Türkiye’den büyüktür”.

 
Etiketler: , , , , ‘Türkiye,, Türkiye’den, Büyüktür’,
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
16 Ekim 2024
BARIŞ- DEMOKRASİ – CUMHURİYET VE NEO-LİBERALİZM?
36 Okunma.
20 Nisan 2024
Türk Rönesansı: KÖY ENSTİTÜLERİ (1940-1954)
90 Okunma.
01 Nisan 2023
Türk Siyasi Zihniyeti Neden Çözüm Üretemiyor?
174 Okunma.
29 Mart 2023
TÜRKİYE'DE DOĞRU SİYASET HANGİ İLKELERE DAYANMALI?
134 Okunma.
25 Mart 2023
HAYAT BİZE NEYİ ÖĞRETEMEDİ?
112 Okunma.
25 Mart 2023
GERÇEĞİN IŞIĞINDAKİ BUKALEMUN
124 Okunma.
04 Şubat 2023
TARTIŞMA VE ELEŞTİRİ KÜLTÜRÜ NİYE ÖNEMLİ?
183 Okunma.
30 Ocak 2023
GERÇEĞİN IŞIĞINDAKİ BUKALEMUN
127 Okunma.
21 Aralık 2022
ŞEREF VE İSTİKLÂL
126 Okunma.
12 Aralık 2022
İktisadi Krizler Tüketim Alışkanlıklarını Nasıl Etkiledi?
107 Okunma.
08 Aralık 2022
Anadolu ve Türkler
119 Okunma.
05 Aralık 2022
SİYASİ DURUŞ VE KİMLİK SORUNU
127 Okunma.
01 Ekim 2022
KIVILCIM
124 Okunma.
30 Ağustos 2022
GAFLET-DALALET-HIYANET
145 Okunma.
29 Ağustos 2022
TOPLUMSAL ALZHEİMER
145 Okunma.
19 Temmuz 2022
TÜRKİYE'DE EĞİTİM ÜCRETSİZ Mİ?
152 Okunma.
19 Haziran 2022
ABD'NİN 'CAMBAZA BAK' OYUNU !
147 Okunma.
27 Mayıs 2022
FİYASKO: NEO-LİBERAL EKONOMİK-POLİTİKA
133 Okunma.
09 Mayıs 2022
AŞAĞILIK PSİKOLOJİSİ VE İNSANOĞLUNUN DEHLİZLERİ
178 Okunma.
06 Mayıs 2022
İNTERNETİN NATO'SU NE ANLAMA GELİYOR?
121 Okunma.
06 Mayıs 2022
TARİHTE BİR YOLCULUK.. (1)
128 Okunma.
06 Mayıs 2022
KÜLTÜREL DÖNÜŞÜM VE EĞİTİM
140 Okunma.
25 Mart 2022
BİR PULSUZ DÜŞÜNCE
167 Okunma.
25 Mart 2022
DOSTOYEVSKİ'den TOLSTOY'a...
171 Okunma.
25 Mart 2022
MABED
124 Okunma.
23 Mart 2022
ATATÜRK VE DEVRİM -2-
132 Okunma.
01 Mart 2022
BU GİDİŞLE...
162 Okunma.
01 Mart 2022
ATATÜRK VE DEVRİM -1-
127 Okunma.
15 Şubat 2022
CEPHANE
172 Okunma.
03 Şubat 2022
BELEDİYE, HALKLA İÇSELLEŞME VE HALKÇILIK
165 Okunma.
22 Ocak 2022
13
221 Okunma.
18 Ocak 2022
Endüstriyel Et Yığınları
143 Okunma.
07 Ocak 2022
Batıcılık ve Aşağılık Psikolojisi
184 Okunma.
28 Aralık 2021
Kapitalizm İçerisinde Şans Oyunu ve İnsana Dair..
165 Okunma.
12 Aralık 2021
GÖNLÜ YOL GÖSTERİCİ, ELİ ÖPÜLESİ İNCİLÂ ÖĞRETMEN
240 Okunma.
29 Kasım 2021
Çok Farklı Bir Gelecek..!
240 Okunma.
28 Kasım 2021
Çok Farklı Bir Gelecek..!
136 Okunma.
23 Kasım 2021
EFESLİ HERAKLEİTOS'A SELAM OLSUN
158 Okunma.
15 Kasım 2021
TAVUĞUN BACAĞI..!
157 Okunma.
10 Kasım 2021
Deve Kuşu Politikası
149 Okunma.
Haber Yazılımı